almak

[fiil] [-i] Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmak
ALMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ALMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
addetmek
alıntılamak
asılmak
atamak
avuçlamak
ayrılmak
azaltmak
başlamak
bulmak
bulundurmak
bürümek
çarpmak
çekmek
değiştirmek
düşürmek
düzeltmek
düzmek
el koymak
elde etmek
ele geçirmek
evlendirmek
evlenmek
giymek
götürmek
hapazlamak
içmek
iktisap etmek
istila etmek
işgal etmek
kaldırmak
kapışmak
kaplamak
kapmak
kapsamak
kaptırmak
kavramak
kazanmak
kesmek
kıvırmak
kıvırtmak
koparmak
kopartmak
mal etmek
mal olmak
mallanmak
maruz kalmak
müyesser olmak
olmak
peydahlamak
sağlamak
sahip olmak
satın almak
sıyırtmak
soymak
sürmek
tahsil etmek
tedarik etmek
tedavi etmek
temizlemek
teslim almak
tıraş etmek
tüttürmek
uçlanmak
yapmak
yürütmek
zapt etmek
HECELEME
al-mak
ALMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-i] Bir şeyi elle veya başka bir araçla tutarak bulunduğu yerden ayırmak, kaldırmakÖrnek: Sağ elinin çevik bir hareketiyle başındaki tülbendi çekip aldı. [Necati Cumalı]
  2. [fiil] [nesnesiz] Satın almak
  3. [fiil] [nesnesiz] Ele geçirmek, fethetmekÖrnek: Fakat aldıkları yerlerin ahalisini Türkleştiremediklerinden bu büyüklük onların zayıf düşmelerine sebep olmuş. [Ömer Seyfettin]
  4. [fiil] [-i] [-den] Bir şeyi veya kimseyi bulunduğu yerden ayırmakÖrnek: Çocuğu okuldan aldı.
  5. [fiil] Birlikte götürmek
  6. [fiil] [nesnesiz] İçine sığmakÖrnek: Bu kavanoz iki kilo bal alır. Bu salon bin kişi alır.
  7. [fiil] [-e] [nesnesiz] Kabul etmek
  8. [fiil] [nesnesiz] Kendine ulaştırılmak, iletilmekÖrnek: Mektup almak. Haber almak.
  9. [fiil] [nesnesiz] İçeri sızmak, içine çekmekÖrnek: Gemi su alıyor. Fotoğraf makinesi ışık almış, film yanmış.
  10. [fiil] [nesnesiz] Erkek, kadınla evlenmekÖrnek: O sırada aldığı kadının babasının birçok yardımını görmüştü. [Memduh Şevket Esendal]
  11. [fiil] [-i] [nesnesiz] Sürükleyip götürmekÖrnek: Öküzü sel aldı, harmanı yel aldı.
  12. [fiil] [nesnesiz] Kazanmak, elde etmek
  13. [fiil] [nesnesiz] Zararlı, tehlikeli bir şeye uğramakÖrnek: Soğuk almak. Ceza almak.
  14. [fiil] [-i] [nesnesiz] Bürümek, sarmak, kaplamakÖrnek: Burayı kötü bir koku aldı, durulamaz hâle geldi.
  15. [fiil] [-den] Kısaltmak, eksiltmekÖrnek: Ceketin boyundan almak.
  16. [fiil] [nesnesiz] Yolmak, koparmakÖrnek: Kaş almak.
  17. [fiil] TemizlemekÖrnek: Karyolanın altını süpürge ile al.
  18. [fiil] [-e] [-i] İçeri girmesini sağlamakÖrnek: Sevdiği delikanlıyı gece evine almış. [Necati Cumalı]
  19. [fiil] [nesnesiz] Tat veya koku duymakÖrnek: Sigaradan hiç tat alamaz oldum. Burnu iyi koku alır.
  20. [fiil] [-e] [-i] Örtmek, koymakÖrnek: Paltosunu sırtına aldı.
  21. [fiil] [-i] [-de] Yol gitmek, mesafe katetmekÖrnek: O yolu bir saatte alırsınız.
  22. [fiil] [-i] [-den] ÇalmakÖrnek: Cebimden saatimi almışlar.
  23. [fiil] SoldurmakÖrnek: Güneş perdelerin rengini aldı.
  24. [fiil] Vücuttaki hasta bir organı ameliyatla çıkarmakÖrnek: Dalağını aldılar.
  25. [fiil] [nesnesiz] Motor çalışması için gerekli olan elektrik veya yakıttan yararlanır duruma gelmekÖrnek: Savcı yardımcısı gaza bastı, motor almadı. Bir daha bastı, yine almadı. [Haldun Taner]
  26. [fiil] [nesnesiz] Göreve, işe başlatmakÖrnek: Yeni bir kapıcı aldı.
  27. [fiil] [-den] Görevden, işten çekmek
  28. [fiil] [nesnesiz] BaşlamakÖrnek: Üsküdar'a gider iken aldı da bir yağmur [Halk türküsü]
  29. [fiil] [nesnesiz] İçecek veya sigara içmekÖrnek: Tadına bakmak için bir yudum aldım.
  30. [fiil] [nesnesiz] Yutmak, kullanmakÖrnek: İlaç almak.
  31. [fiil] [nesnesiz] [-den] Kazanç sağlamakÖrnek: Bir pantolondan beş yüz lira alıyorlar.
  32. [fiil] Gidermek, yok etmekÖrnek: İçine biraz su koy, tuzunu alır.
  33. [fiil] Yer değiştirmek
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: