yapmak
[fiil] [-i] Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmek
YAPMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- akdetmek
- almak
- arada çıkarmak
- aradan çıkarmak
- attırmak
- bırakmak
- bina etmek
- bulunmak
- buyurmak
- cavlamak
- çevirmek
- çözmek
- dışarı çıkmak
- düzenlemek
- düzmek
- etmek
- evlendirmek
- eylemek
- geçirmek
- gerçekleştirmek
- geri kalmamak
- geri komamak
- gitmek
- görmek
- göstermek
- halk etmek
- halletmek
- hazırlamak
- icra etmek
- ifa etmek
- imal etmek
- inşa etmek
- işlemek
- ittihaz etmek
- kaptırmak
- kılmak
- kurmak
- mahvetmek
- meydana getirmek
- oluşturmak
- onarmak
- pişirmek
- sarkıtmak
- takılmak
- tatbik etmek
- tekvin etmek
- tesis etmek
- teşkil etmek
- uğratmak
- uygulamak
- üretmek
- vücuda getirmek
- vücut vermek
- yağdırmak
- yallah etmek
- yapıp etmek
- yaratmak
- yardım etmek
- yerine getirmek
YAPMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- addetmek
- alıntılamak
- asılmak
- atamak
- avuçlamak
- ayrılmak
- azaltmak
- başlamak
- bulmak
- bulundurmak
- bürümek
- çarpmak
- çekmek
- değiştirmek
- denkleştirmek
- devralmak
- düşürmek
- düzeltmek
- edinmek
- el koymak
- elde etmek
- ele geçirmek
- evlenmek
- fethetmek
- giymek
- götürmek
- hapazlamak
- içmek
- iktisap etmek
- istila etmek
- işgal etmek
- kaldırmak
- kapışmak
- kaplamak
- kapmak
- kapsamak
- kavramak
- kazanmak
- kesmek
- kıvırmak
- kıvırtmak
- koparmak
- kopartmak
- mal etmek
- mal olmak
- mallanmak
- maruz kalmak
- müsadere etmek
- müyesser olmak
- olmak
- peydahlamak
- sağlamak
- sahip olmak
- satın almak
- sıyırtmak
- soymak
- sürmek
- tahsil etmek
- tedarik etmek
- tedavi etmek
- temizlemek
- teslim almak
- tıraş etmek
- tüttürmek
- uçlanmak
- yapmak
- yürütmek
- zapt etmek
- abluka etmek
- ambargo koymak
- caymak
- çember içine almak
- çeviri yapmak
- çevrelemek
- değişmek
- değiştirmek
- döndürmek
- dönüştürmek
- etrafını almak
- etrafını sarmak
- geri vermek
- halkalamak
- ihata etmek
- kalp etmek
- kaplamak
- kıstırmak
- kordon altına almak
- kucaklamak
- kumar oynamak
- kuşatmak
- muhasara etmek
- ortaya almak
- önlemek
- reddetmek
- sarmak
- sıkıştırmak
- sınırlamak
- tedvir etmek
- yapmak
- yöneltmek
- yönetmek
- açmak
- akort etmek
- ayakkabılarını çevirmek
- ayar etmek
- ayarlamak
- biçim vermek
- biçimlendirmek
- bölümlemek
- bölümlendirmek
- çekidüzen vermek
- çırpıya getirmek
- derecelemek
- derlemek
- derleyip toplamak
- devşirmek
- dizilemek
- dizmek
- doğrultmak
- dosyalamak
- düzeltmek
- düzen kurmak
- gruplandırmak
- hâle yola koymak
- ıslah etmek
- istif etmek
- istiflemek
- iyileştirmek
- kalem oynatmak
- katarlamak
- kavzamak
- numaralamak
- organize etmek
- örgütlemek
- örgütlendirmek
- rötuş etmek
- sınıflamak
- sınıflandırmak
- sıralamak
- sıraya koymak
- sistemleştirmek
- standartlaştırmak
- şekil vermek
- şekillendirmek
- şekle koymak
- şekle sokmak
- tanzim etmek
- tashih etmek
- tasnif etmek
- tedavi etmek
- tensik etmek
- tertip etmek
- tertiplemek
- teşkilatlandırmak
- toparlamak
- toplamak
- yapmak
- yasamak
- yerleştirmek
- yoluna koymak
- yön vermek
- anasını bellemek
- aşmak
- atlamak
- basmak
- bastırmak
- becermek
- biçimlemek
- binmek
- bombalamak
- bozmak
- çivilemek
- daldırmak
- dalmak
- delmek
- demir atmak
- demirlemek
- devirmek
- dikmek
- diplemek
- doldurmak
- düdüklemek
- dürtmek
- dürtüklemek
- düzeltmek
- elden geçirmek
- fişek atmak
- gerdeğe girmek
- haklamak
- ırzına geçmek
- ırzını bozmak
- ifadesini almak
- iğfal etmek
- iş almak
- iş tutmak
- iyi etmek
- kanına girmek
- kasnaklamak
- kayarlamak
- kaymak
- kiremit aktarmak
- kirletmek
- koymak
- koynuna almak
- koynuna girmek
- köklemek
- lehimlemek
- nefes çekmek
- perçinlemek
- pompalamak
- sallanmak
- sıraya dizmek
- sikmek
- sokmak
- şişirmek
- tamamlamak
- tecavüz etmek
- tokmaklamak
- ufalamak
- uydurmak
- üflemek
- üfürmek
- vuruşmak
- yapmak
- yemek
- yıkmak
- zımbalamak
- açılmak
- açmak
- akın etmek
- akmak
- alarga etmek
- apazlamak
- aralanmak
- aramak
- aşındırmak
- avara etmek
- ayağına gitmek
- ayak atmak
- ayrılmak
- azimet etmek
- basıp gitmek
- basmak
- boylamak
- boynunu kırmak
- caddeyi tutmak
- cehennemin dibine gitmek
- cicozlamak
- çekip gitmek
- çekmek
- çıkmak
- defolmak
- demir almak
- denize açılmak
- dere tepe düz gitmek
- devam etmek
- doğrulmak
- dümeni kırmak
- düşmek
- erişmek
- gaza basmak
- gazlamak
- geçmek
- gerilemek
- gezmek
- göç etmek
- göç eylemek
- göçmek
- gözden uzaklaşmak
- gurbete düşmek
- hareket etmek
- hicret etmek
- ıraklaşmak
- ıramak
- icabet etmek
- içmek
- ikilemek
- ilerlemek
- inmek
- intikal etmek
- ipi kırmak
- izlemek
- kalkmak
- kapağı atmak
- kapı yapmak
- kaymak
- kendini atmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini dar atmak
- kirişi kırmak
- koşmak
- kuş kanadıyla gitmek
- kuyruğu dikmek
- muhaceret etmek
- ölmek
- palamarı çözmek
- palamarı koparmak
- pırlamak
- posta yapmak
- sarkmak
- savuşmak
- savuşup gitmek
- sefa geldine gitmek
- sel gibi akmak
- seyretmek
- siktirip gitmek
- siktirmek
- sürmek
- süzülmek
- taşınmak
- tatmin olmak
- tayyetmek
- toz olmak
- tutmak
- tükenmek
- uçmak
- uçup gitmek
- uğramak
- uymak
- uzaklaşmak
- uzamak
- uzanmak
- voltasını almak
- yağ gibi kaymak
- yapmak
- yaylanmak
- yelken açmak
- yelken basmak
- yetmek
- yıkılmak
- yırtmak
- yitmek
- yol almak
- yol gitmek
- yol görünmek
- yol yürümek
- yola çıkmak
- yola düşmek
- yola düzülmek
- yola koyulmak
- yola revan olmak
- yollanmak
- yolunu tutmak
- yürümek
- yürüyüşe geçmek
- zıplamak
- ziyaret etmek
- açıkta bırakmak
- ağzına sıçmak
- aleyhine olmak
- aman vermemek
- anasından doğduğuna pişman etmek
- anasını ağlatmak
- anasını bellemek
- asıp kesmek
- ateşe vermek
- bağışlamamak
- baş yemek
- başına dert açmak
- başına iş açmak
- başına iş çıkarmak
- başını belaya sokmak
- başını derde sokmak
- başını ezmek
- başını nâra yakmak
- başını yakmak
- başını yemek
- batırmak
- belini bükmek
- belini kırmak
- benzetmek
- berbat etmek
- bir pula satmak
- bitirmek
- bok etmek
- bozuk para gibi harcamak
- burnunu kırmak
- can yakmak
- canına ezan okumak
- canına okumak
- canını çıkarmak
- canını yakmak
- cendereye sokmak
- ciğerini sökmek
- çanına ot tıkamak
- çanına ot tıkmak
- dağıtmak
- darbelemek
- ders vermek
- dişini sökmek
- doğduğuna pişman etmek
- duman attırmak
- duman etmek
- dünyanın kaç bucak olduğunu göstermek
- dünyanın kaç köşe olduğunu göstermek
- dünyayı haram etmek
- dünyayı zehir etmek
- dünyayı zindan etmek
- eline yüzüne bulaştırmak
- ensesinde boza pişirmek
- etmediğini bırakmamak
- etmediğini komamak
- ezmek
- felce uğratmak
- fena etmek
- fena yapmak
- fenalık etmek
- gaddarlık etmek
- gadretmek
- gâvurluk etmek
- gedik açmak
- gözlerini oymak
- gözünü oymak
- gözünün yaşına bakmamak
- gününü göstermek
- hainlik etmek
- hakkından gelmek
- haklamak
- haksızlık etmek
- harcamak
- iflahını kesmek
- imha etmek
- insafsızlık etmek
- ip takmak
- israf etmek
- iş açmak
- iş çıkarmak
- işini bitirmek
- kafasını ezmek
- kahretmek
- kan kusturmak
- kanına ekmek doğramak
- kasıp kavurmak
- kılçık atmak
- kırıp geçirmek
- kıyıcılık etmek
- kıymak
- kökünü kazımak
- kötülük etmek
- kötülük yapmak
- kül etmek
- mahkûm etmek
- meydanda bırakmak
- ocağına incir dikmek
- öldürmek
- perişan etmek
- silindir gibi ezmek
- süründürmek
- tahrip etmek
- tazip etmek
- telef etmek
- tepelemek
- toz etmek
- yakmak
- yapmadığı kalmamak
- yapmadığını bırakmamak
- yapmak
- yaşatmamak
- yemek
- yıkım olmak
- yıkıntı olmak
- yıkmak
- yıpratmak
- yiyip bitirmek
- yok etmek
- yuvasını yapmak
- yuvasını yıkmak
- yüzüne gözüne bulaştırmak
- zarar vermek
- zarara sokmak
- zararı dokunmak
- zebun etmek
- zulmetmek
- adam etmek
- aktarmak
- bayındırlaştırmak
- berkitmek
- beslemek
- çekidüzen vermek
- çitmek
- desteklemek
- düzeltmek
- elden geçirmek
- gözemek
- havuzlamak
- ıslah etmek
- kalafata çekmek
- kalafatlamak
- kalaylamak
- kayarlamak
- kızağa çekmek
- ödeşmek
- örmek
- pekiştirmek
- pençe vurmak
- pençelemek
- sağlamlamak
- sağlamlaştırmak
- sökük dikmek
- tahkim etmek
- takviye etmek
- tamir etmek
- tornistan etmek
- yama vurmak
- yamalamak
- yamamak
- yapmak
- ablalık etmek
- affettirmek
- ağabeylik etmek
- amcalık etmek
- analık etmek
- annelik etmek
- arka vermek
- askıya almak
- ayağının türabı olmak
- ayakta tutmak
- babalık etmek
- bağışlamak
- bağışlatmak
- bağrına basmak
- barındırmak
- başını bir yere bağlamak
- bel vermek
- boş bırakmamak
- boyun olmak
- çamurdan çekip çıkarmak
- çırak çıkarmak
- çorbada tuzu bulunmak
- destek olmak
- desteklemek
- donatmak
- düğününde elekle su taşımak
- düğününde kalburla su taşımak
- ekmeğine yağ sürmek
- el atmak
- el katmak
- el uzatmak
- el vermek
- elinden tutmak
- elini uzatmak
- fır dönmek
- fırsat vermek
- geçindirmek
- geri almak
- giydirip kuşatmak
- giydirmek
- güçlendirmek
- gül gibi bakmak
- hakkı geçmek
- hamamın namusunu kurtarmak
- hayrı dokunmak
- hırsıza yol göstermek
- hibe etmek
- himmet etmek
- hizmet etmek
- hizmet görmek
- ibate etmek
- iflah etmek
- imdada yetişmek
- imdadına koşmak
- imdadına yetişmek
- imdat etmek
- inayet etmek
- inayet eylemek
- inayette bulunmak
- iyiliği dokunmak
- kaçırmak
- kalkındırmak
- katkıda bulunmak
- kefil olmak
- kerem etmek
- kol vermek
- kolaylık göstermek
- kollamak
- kollarını açmak
- kopya vermek
- korumak
- koz vermek
- kredi açmak
- kucak açmak
- kurtarmak
- lehinde olmak
- lehine olmak
- lehte olmak
- medar olmak
- merhem olmak
- mezardan çıkarmak
- muavenet etmek
- müzaheret etmek
- olanak sağlamak
- omuz vermek
- sıyırmak
- şans tanımak
- şefaat etmek
- takviye etmek
- taraf çıkmak
- taraf olmak
- tarafa çıkmak
- tekeffül etmek
- terviç etmek
- tesahup etmek
- torpillemek
- tutmak
- yamaklık etmek
- yanına almak
- yapmak
- yâr olmak
- yararlı olmak
- yaraya merhem olmak
- yardakçılık etmek
- yardımcı olmak
- yardımda bulunmak
- yardımına koşmak
- yataklık etmek
- yer açmak
- yetişmek
- yüzdürmek
- zekât vermek
HECELEME
yap-mak YAPMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Ortaya koymak, gerçekleştirmek, oluşturmak, meydana getirmekÖrnek: Her görevi ayrım gözetmeden aynı titizlikle yapmak başarının sırrıdır.
- [fiil] [nesnesiz] Olmasına yol açmakÖrnek: Durgun sular sıtma yapar.
- [fiil] [nesnesiz] Yol almak
- [fiil] Onarmak, tamir etmekÖrnek: Bozulan saatimi saatçi yaptı.
- [fiil] [nesnesiz] Bir şeyi başka bir şey durumuna getirmekÖrnek: Ayrıca terbiye edeceğim, onu yaman bir polis köpeği yapacağım.
- [fiil] Bir dileği, bir isteği yerine getirmek, uygulamak, ifa etmekÖrnek: Şu işi yapıver diye yalvarmıştı da enişte engel olmuştu.
- [fiil] [nesnesiz] Bir düşünceyi, bir davranışı, bir isteği işe dönüştürmek, gerçekleştirmekÖrnek: Elimi ağzına götürerek sus işareti yaptım.
- [fiil] Düzenli bir duruma getirmekÖrnek: Yatak yapmak. Yolu yaptılar.
- [fiil] [nesnesiz] ÜretmekÖrnek: Ayakkabı yapmak.
- [fiil] [nesnesiz] Bir harekete, işe başlamak veya bir hareketle, işle uğraşmakÖrnek: Koşu yapmak. Sarsıntı yapmak.
- [fiil] [nesnesiz] Salgılamak, çıkarmakÖrnek: Tükürük bezleri tükürük yapar.
- [fiil] [-e] Dışkı çıkarmakÖrnek: Çocuk, altına yapmış.
- [fiil] GerçekleştirmekÖrnek: İlk ve ortaöğrenimini Anadolu'da yapmıştır.
- [fiil] Tehdit yoluyla birini herhangi bir duruma düşürmekÖrnek: Ben adamı ne yaparım biliyor musun?
- [fiil] [-e] [-i] EvlendirmekÖrnek: Bu kızı sana yapacağız.
- [fiil] [yardımcı fiil] Bir durum yaratmakÖrnek: Fırının harlı ateşi yanaklarını pembe pembe yapmıştı.
- [fiil] [yardımcı fiil] Edinmek, sahip olmakÖrnek: Servet yapmak. Altın yapmak.
- [fiil] [yardımcı fiil] Bir kimseye bir meslek kazandırmak, yetiştirmekÖrnek: Onu da Üsküdar'daki ambar memuru yapmak suretiyle daireden uzaklaştırdı.
- [fiil] [nesnesiz] Davranmak, hareket etmekÖrnek: İyi yapmıyorsunuz, çocuğu çok azarlıyorsunuz. Uyumuş gibi yapmak.
- [fiil] [nesnesiz] OlmakÖrnek: Bu kış çok soğuk yaptı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük