uymak
[fiil] [-e] Ölçüleri birbirini tutmak
UYMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- açmak
- adapte olmak
- araziye uymak
- ayak değiştirmek
- bağdaşmak
- cemaate uymak
- denk gelmek
- düşmek
- elvermek
- gelmek
- girmek
- gitmek
- hallihamur olmak
- hava iyi esmek
- hesabına gelmek
- hokka gibi oturmak
- imtisal etmek
- imtizaç etmek
- intibak etmek
- iş görmek
- işe yaramak
- işine gelmek
- iyi gelmek
- iyi gitmek
- iyi olmak
- kabul etmek
- kaldırmak
- kalıp gibi oturmak
- kaynaşmak
- kıyak kaçmak
- milim oynamamak
- milim şaşmamak
- münasebet almak
- müsaade etmek
- olmak
- oturmak
- öğür olmak
- rast gelmek
- sığışmak
- sığmak
- sıkışmak
- suyuna gitmek
- şanına yakışmak
- şanından olmak
- takip etmek
- tam gelmek
- tamam gelmek
- tetabuk etmek
- tevafuk etmek
- tutmak
- uygun düşmek
- uygun gelmek
- yakışmak
- yaramak
- yaraşık almak
- yaraşmak
- yeri olmak
UYMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açı
- akıl
- alışmak
- amme efkârı
- ana fikir
- anlayış
- apışmak
- âşık olmak
- azalmak
- azaltmak
- bakım
- bakış açısı
- baş aşağı gelmek
- baş aşağı gitmek
- benimsemek
- bilimsel düşünce
- boylamak
- bulunmak
- çakılmak
- çökmek
- damlamak
- devrilmek
- dinmek
- doğmak
- dökülmek
- düşkün olmak
- düşün
- düşünce
- düşünme
- düşünüş
- efkâr
- efkârıumumiye
- eksilmek
- endişe
- fırsat bulmak
- fikir
- fingirdemek
- göçmek
- görüş
- görüş açısı
- göz
- hesap
- içtihat
- ide
- idea
- iki seksen uzanmak
- imgeleme
- inmek
- kamuoyu
- kapaklanmak
- kaygı
- kaymak
- kovulmak
- kötüleşmek
- mezhep
- mülahaza
- mülahazat
- mütalaa
- nakavt olmak
- nazar
- noktainazar
- ölmek
- pencere
- platform
- rastlaşmak
- rey
- sakıt olmak
- sapır sapır dökülmek
- serilmek
- ses
- sukut etmek
- tahayyül
- tefekkür
- teker meker yuvarlanmak
- tekerlenmek
- telakki
- tepesi aşağı gitmek
- tepetakla gitmek
- tepetakla yuvarlanmak
- ters pers olmak
- ucuzlamak
- uçmak
- uğramak
- uğraşmak
- umumi efkâr
- uymak
- ütopya
- varidat
- vurmak
- yağmak
- yansımak
- yenilmek
- yeri öpmek
- yığılıp kalmak
- yığılmak
- yıkılmak
- yitmek
- yuvarlanmak
- zaviye
- zayıflamak
- zihniyet
- züğürtlemek
- açılmak
- akın etmek
- akmak
- alarga etmek
- apazlamak
- aralanmak
- aramak
- aşındırmak
- avara etmek
- ayağına gitmek
- ayak atmak
- ayrılmak
- azimet etmek
- basıp gitmek
- basmak
- boylamak
- boynunu kırmak
- caddeyi tutmak
- cehennemin dibine gitmek
- cicozlamak
- çekip gitmek
- çekmek
- çıkmak
- defolmak
- demir almak
- denize açılmak
- dere tepe düz gitmek
- devam etmek
- doğrulmak
- dümeni kırmak
- düzmek
- erişmek
- gaza basmak
- gazlamak
- geçmek
- gerilemek
- gezmek
- göç etmek
- göç eylemek
- göçmek
- görmek
- gözden uzaklaşmak
- gurbete düşmek
- hareket etmek
- hicret etmek
- ıraklaşmak
- ıramak
- icabet etmek
- içmek
- ikilemek
- ilerlemek
- inmek
- intikal etmek
- ipi kırmak
- işlemek
- izlemek
- kalkmak
- kapağı atmak
- kapı yapmak
- kaymak
- kendini atmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini dar atmak
- kirişi kırmak
- koşmak
- kuş kanadıyla gitmek
- kuyruğu dikmek
- muhaceret etmek
- ölmek
- palamarı çözmek
- palamarı koparmak
- pırlamak
- posta yapmak
- sarkmak
- savuşmak
- savuşup gitmek
- sefa geldine gitmek
- sel gibi akmak
- seyretmek
- siktirip gitmek
- siktirmek
- sürmek
- süzülmek
- taşınmak
- tatmin olmak
- tayyetmek
- toz olmak
- tükenmek
- uçmak
- uçup gitmek
- uğramak
- uymak
- uzaklaşmak
- uzamak
- uzanmak
- voltasını almak
- yağ gibi kaymak
- yapmak
- yaylanmak
- yelken açmak
- yelken basmak
- yetmek
- yıkılmak
- yırtmak
- yitmek
- yol almak
- yol gitmek
- yol görünmek
- yol yürümek
- yola çıkmak
- yola düşmek
- yola düzülmek
- yola koyulmak
- yola revan olmak
- yollanmak
- yolunu tutmak
- yürümek
- yürüyüşe geçmek
- zıplamak
- ziyaret etmek
- addetmek
- ağırlamak
- ağzının içine bakmak
- baş eğmek
- benimsemek
- boynunu bükmek
- boyun eğmek
- boyun kırmak
- bülbül gibi söylemek
- dediğine gelmek
- diliyle tutulmak
- diliyle yakalanmak
- dinlemek
- eyvallah demek
- fit olmak
- gönlü olmak
- hayır dememek
- he demek
- icabet etmek
- ikrar etmek
- imana gelmek
- itaat etmek
- itiraf etmek
- kabul eylemek
- kabullenmek
- kail olmak
- laf dinlemek
- mum olmak
- muvafakat etmek
- onamak
- onaşmak
- öpüp başına koymak
- ram olmak
- razı gelmek
- razı olmak
- rıza göstermek
- rızası olmak
- riayet etmek
- söz dinlemek
- söz tutmak
- söze yatmak
- sözünden çıkmamak
- sözüne gelmek
- sözünü tutmak
- susta durmak
- tanımak
- tasvip etmek
- teslim bayrağı çekmek
- teslim etmek
- teslimiyet göstermek
- uygun bulmak
- uygun görmek
- uymak
- yanaşmak
- yatmak
- yelkenleri suya indirmek
- yola gelmek
- almak
- bulunmak
- cereyan etmek
- çıkmak
- değişmek
- dokunmak
- geçmek
- gerçekleşmek
- hâlini almak
- hasıl olmak
- husul bulmak
- husule gelmek
- ileri gelmek
- kesilmek
- meydana gelmek
- neşet etmek
- olgunlaşmak
- oluşmak
- sarhoş olmak
- tatmin olmak
- teşekkül etmek
- tezahür etmek
- uymak
- vuku bulmak
- vücuda gelmek
- vücut bulmak
- yer almak
- yerine gelmek
- yerini bulmak
- yitirmek
- apışmak
- ayağını altına almak
- ayak ayak üstüne atmak
- ayaklarını altına almak
- bacak bacak üstüne atmak
- bağdaş kurmak
- barınmak
- başköşeye kurulmak
- birleşmek
- büzülüp oturmak
- çökmek
- çömelmek
- çömmek
- çöreklenmek
- diz çökmek
- domalmak
- eğreti oturmak
- geçmek
- ıhmak
- ilişmek
- kalmak
- kasılmak
- kaykılmak
- kökleşmek
- kurulmak
- külçe gibi oturmak
- maça beyi gibi kurulmak
- manda gibi yayılmak
- misafir gibi oturmak
- tembellik etmek
- tünemek
- uymak
- uzun oturmak
- yayılmak
- yerleşmek
- yığılmak
- yıkılmak
- addetmek
- ağrımak
- anlamak
- atamak
- avlamak
- avlanmak
- ayırmak
- ayırtmak
- başlamak
- beğenmek
- bürümek
- değmek
- depreşmek
- dokunmak
- düşünmek
- el atmak
- el koymak
- elde etmek
- ele geçirmek
- engellemek
- erişmek
- geciktirmek
- gerçekleşmek
- girişmek
- hayran etmek
- izlemek
- kapmak
- kavramak
- kaynamak
- kıstırmak
- kiralamak
- kökleşmek
- mal olmak
- ödeşmek
- önlemek
- sürmek
- tebelleş olmak
- uğramak
- uymak
- vermek
- yakalamak
- yanmak
- yardım etmek
- zapt etmek
HECELEME
uy-mak UYMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Ölçüleri birbirini tutmakÖrnek: Ayakkabı ayağına iyi uydu.
- [fiil] Renk, biçim vb. yönünden birbirini tutmak, uygun düşmekÖrnek: Kravat ceketine uymuş.
- [fiil] Zevke, anlayışa uygun düşmekÖrnek: Sizin tutumunuz bizim görev anlayışımıza uyuyor.
- [fiil] Bir inanca, bir anlayışa, bir duruma veya egemen bir güce uygun davranışta bulunmak, riayet etmekÖrnek: Şu acayip sevdaları bırak, muhite uy, zamana uy, hayatını mükemmel kazanırsın.
- [fiil] Bağlı kalmak, tabi olmakÖrnek: Birtakım kayıt ve şartlara uymalıydı.
- [fiil] Uygun düşmek, münasip olmakÖrnek: Her cihette birbirine uyacak kadın erkek bulmak dünyada kabil değildir.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük