düşürmek
[fiil] [-e] Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmak
DÜŞÜRMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
DÜŞÜRMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- addetmek
- alıntılamak
- asılmak
- atamak
- avuçlamak
- ayrılmak
- başlamak
- bulmak
- bulundurmak
- bürümek
- çarpmak
- çekmek
- değiştirmek
- denkleştirmek
- devralmak
- düşürmek
- düzeltmek
- düzmek
- edinmek
- el koymak
- elde etmek
- evlendirmek
- evlenmek
- fethetmek
- giymek
- götürmek
- hapazlamak
- içmek
- iktisap etmek
- istila etmek
- işgal etmek
- kaldırmak
- kapışmak
- kaplamak
- kapmak
- kapsamak
- kaptırmak
- kavramak
- kazanmak
- kesmek
- kıvırmak
- kıvırtmak
- koparmak
- kopartmak
- mal etmek
- mal olmak
- mallanmak
- maruz kalmak
- müsadere etmek
- müyesser olmak
- olmak
- peydahlamak
- sağlamak
- sahip olmak
- sıyırtmak
- soymak
- sürmek
- tahsil etmek
- tedarik etmek
- tedavi etmek
- temizlemek
- teslim almak
- tıraş etmek
- tüttürmek
- uçlanmak
- yapmak
- yürütmek
- zapt etmek
- alaşağı etmek
- altını üstüne getirmek
- altüst etmek
- aşağı almak
- ayağına çelme takmak
- ayaklanmak
- bağdalamak
- bağdamak
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çelmelemek
- çökermek
- çökertmek
- çöktürmek
- dağıtmak
- düşürmek
- düzmek
- eğmek
- feshetmek
- göçertmek
- göçürmek
- göçürtmek
- hâk ile yeksan etmek
- hallaç pamuğu gibi atmak
- harap etmek
- içmek
- karıştırmak
- karmakarış etmek
- karmakarışık etmek
- nakavt etmek
- okumak
- sermek
- tahrip etmek
- tahttan indirmek
- tarumar etmek
- taş taş üstünde bırakmamak
- uzatmak
- viraneye çevirmek
- yakıp yıkmak
- yere sermek
- yere vurmak
- yerle bir etmek
- yerle yeksan etmek
- yıkmak
- yuvarlamak
- arayıp da bulamamak
- çalımına getirmek
- dengine getirmek
- denk getirmek
- düşmek
- düşürmek
- eli değmek
- eline fırsat geçmek
- fırsat bilmek
- fırsat çıkmak
- fırsat düşmek
- fırsatı ganimet bilmek
- fırsattan istifade etmek
- gün doğmak
- kertesine getirmek
- münasebet düşmek
- münasebeti düşmek
- münasebetini getirmek
- nasip olmak
- peresesine getirmek
- punduna getirmek
- pundunu bulmak
- saati çalmak
- sebep
- sırası düşmek
- sırası gelmek
- sırasına getirmek
- tavını bulmak
- yeri gelmek
- yolu düşmek
- açığa çıkarmak
- affetmek
- affeylemek
- aforoz etmek
- aforozlamak
- atmak
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayakkabılarını çevirmek
- ayıklamak
- azletmek
- bağışlamak
- başından savmak
- bohçasını koltuğuna vermek
- çıkarmak
- defetmek
- deflemek
- dehlemek
- düşürmek
- ekmeğinden etmek
- ekmeğine göz dikmek
- ekmeğine göz koymak
- ekmeğiyle oynamak
- el çektirmek
- elemek
- emekliye ayırmak
- emekliye çıkarmak
- emekliye çıkartmak
- göndermek
- görevden almak
- haydamak
- hudut dışı etmek
- ışınlamak
- ihraç etmek
- istiskal etmek
- işten el çektirmek
- izin vermek
- izole etmek
- kapı dışarı etmek
- kapıyı göstermek
- kıçına tekmeyi atmak
- kıçına tekmeyi vurmak
- kıçına tekmeyi yapıştırmak
- kışlamak
- kızağa çekmek
- kovalamak
- kuyruğuna teneke bağlamak
- müdafaa etmek
- nefyetmek
- pabucunu eline vermek
- pabuçlarını çevirmek
- paçasından tutup atmak
- pasaportunu eline vermek
- posta etmek
- postalamak
- savmak
- sepet havası çalmak
- sepetlemek
- sınır dışı etmek
- sokağa atmak
- süpürmek
- sürgüne göndermek
- sürmek
- şut çekmek
- şutlamak
- tahttan indirmek
- tasfiye etmek
- tecrit etmek
- tehcir etmek
- tezkeresini eline vermek
- tırpan atmak
- tüydürmek
- uğratmak
- uzaklaştırmak
- yakadan atmak
- yol vermek
- yürütmek
- yüzdürmek
HECELEME
dü-şür-mek DÜŞÜRMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Düşmesine yol açmak, düşmesine sebep olmakÖrnek: Ben şimdi buracıkta tarağımı düşürmüşüm, gördünüz mü?
- [fiil] [-i] Değerini, fiyatını indirmek
- [fiil] [-i] Azaltmak
- [fiil] [nesnesiz] Vücuttan yavru, çocuk, taş, solucan vb. atmakÖrnek: Çocuk solucan düşürüyor.
- [fiil] [-i] Görevi bıraktırmakÖrnek: Bakanlar kurulunu düşürmek.
- [fiil] UğratmakÖrnek: Tehlikeye düşürmek.
- [fiil] [-i] [-den] Değerli bir şeyi ucuz veya kolay elde etmek
- [fiil] [-i] Zayıf bırakmak, gücünü azaltmakÖrnek: Annemi verem iyiden iyiye düşürmüştü.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük