bozmak
[fiil] [-i] Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmek
BOZMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- acayipleştirmek
- acemilik etmek
- ağzına sıçmak
- akılsızlık etmek
- aksatmak
- altını üstüne getirmek
- altüst etmek
- aptallık etmek
- avanaklık etmek
- bağdamak
- başına oturmak
- battal etmek
- becermek
- berbat etmek
- beter etmek
- bok etmek
- bok karıştırmak
- bok yemek
- boklamak
- budalalık etmek
- caymak
- cılk etmek
- çarkına etmek
- çarkına okumak
- çarşaflamak
- çepellemek
- çuvallamak
- çürütmek
- dağıtmak
- dalgasına taş atmak
- dalgasını taşlamak
- dallandırmak
- darmadağın etmek
- darmaduman etmek
- değiştirmek
- dejenere etmek
- delirmek
- dokunmak
- düzmek
- fenalaştırmak
- foslatmak
- gâvur etmek
- göçmek
- gölgelemek
- gölgelendirmek
- halt etmek
- halt karıştırmak
- ıska geçmek
- içine etmek
- içine sıçmak
- ihlal etmek
- karıştırmak
- kökünü kazımak
- ofsayta düşmek
- rahat kıçına batmak
- reddetmek
- rezil etmek
- sekte vurmak
- sekteye uğratmak
- sıçmak
- sındırmak
- sol tarafından kalkmak
- sonunu getirememek
- şişmek
- terslemek
- topallamak
- tüy dikmek
- ucunu kaçırmak
- üzerine tüy dikmek
- yenmek
- yestehlemek
- yüzüne gözüne bulaştırmak
- zarar vermek
BOZMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağız değiştirmek
- aklı sonradan gelmek
- andını bozmak
- arkasını bırakmak
- bırakmak
- bir dalda durmamak
- boşlamak
- bozmak
- bukalemun gibi renkten renge girmek
- çark etmek
- çekilmek
- çevirmek
- çevrilemek
- daldan dala konmak
- dikiş tutturamamak
- dilinin ucuna gelmek
- dönmek
- dümen kırmak
- el çekmek
- fariğ olmak
- feragat etmek
- feragat göstermek
- feshetmek
- geçmek
- geri almak
- geri çekilmek
- gerilemek
- gömlek değiştirmek
- harcamak
- inkâr etmek
- istifa etmek
- izine dönmek
- kafayı değiştirmek
- kayıtmak
- kılıktan kılığa girmek
- kıvırmak
- kıvırtmak
- lafı değiştirmek
- makas değiştirmek
- meydanı bırakmak
- mızıkçılık etmek
- mızımak
- mürekkebi kurumadan bozmak
- nakzetmek
- nükûl etmek
- oyunbozanlık etmek
- pas geçmek
- paydos demek
- postayı kesmek
- rücu etmek
- sarfınazar etmek
- sözü çevirmek
- sözünden dönmek
- sözünü geri almak
- su koyuvermek
- tersinmek
- tevil etmek
- tornistan etmek
- tükürdüğünü yalamak
- vazgeçmek
- yan çizmek
- zikzak yapmak
- aklı zıvanadan çıkmak
- aklını kaçırmak
- aklını oynatmak
- aklının terazisi bozulmak
- anormalleşmek
- bozmak
- cin tutmak
- cinnet getirmek
- çıldırmak
- çılgınlaşmak
- deli çıkmak
- deli olmak
- divane olmak
- fıttırmak
- kaçırmak
- kafayı üşütmek
- keçileri kaçırmak
- kızmak
- mecnun olmak
- oynatmak
- sapıklaşmak
- sapıtmak
- sıyırmak
- tecennün etmek
- tozutmak
- üşütmek
- zıvanadan çıkmak
- zihnini oynatmak
- ağılamak
- azdırmak
- başına vurmak
- bozmak
- çarpmak
- değin
- değinmek
- değmek
- dokunum
- etkilemek
- hasta etmek
- hastalandırmak
- içini bayıltmak
- içini kıymak
- ilişmek
- kafasına vurmak
- lamise
- lemis
- mide bulandırmak
- mideye oturmak
- okşamak
- olmak
- sarhoş etmek
- sataşmak
- sıyırmak
- sürtmek
- sürtünmek
- sürünmek
- süt çalmak
- temas etmek
- tutmak
- uyutmak
- üzmek
- vurmak
- yatağa bağlamak
- zararlı
- zehirlemek
- almak
- anasını bellemek
- aşmak
- atlamak
- basmak
- bastırmak
- biçimlemek
- binmek
- bombalamak
- bozmak
- çivilemek
- daldırmak
- dalmak
- delmek
- demir atmak
- demirlemek
- devirmek
- dikmek
- diplemek
- doldurmak
- düdüklemek
- dürtmek
- dürtüklemek
- düzeltmek
- düzenlemek
- elden geçirmek
- fişek atmak
- geçirmek
- gerdeğe girmek
- gitmek
- haklamak
- halletmek
- ırzına geçmek
- ırzını bozmak
- ifadesini almak
- iğfal etmek
- iş almak
- iş tutmak
- işlemek
- iyi etmek
- kanına girmek
- kasnaklamak
- kayarlamak
- kaymak
- kiremit aktarmak
- kirletmek
- koymak
- koynuna almak
- koynuna girmek
- köklemek
- lehimlemek
- nefes çekmek
- perçinlemek
- pompalamak
- sallanmak
- sıraya dizmek
- sikmek
- sokmak
- şişirmek
- tamamlamak
- tecavüz etmek
- tokmaklamak
- ufalamak
- uydurmak
- üflemek
- üfürmek
- vuruşmak
- yapmak
- yemek
- yıkmak
- zımbalamak
- alçaltmak
- anasını bellemek
- aşağı almak
- beş paralık etmek
- biçimlemek
- bir paralık etmek
- bozmak
- bozum etmek
- ekşitmek
- façasını almak
- iki paralık etmek
- kepaze etmek
- küçük düşürmek
- madara etmek
- mahcup etmek
- maskara etmek
- maskarasını çıkarmak
- maskaraya çevirmek
- namusuna dokunmak
- on paralık etmek
- paçavrasını çıkarmak
- paçavraya çevirmek
- şişirmek
- terzil etmek
- utandırmak
- yere baktırmak
- yüzünü kara çıkarmak
- yüzünü kızartmak
- yüzünü yere getirmek
- alt etmek
- aman dedirtmek
- bahsi kazanmak
- bastırmak
- baş gelmek
- başa çıkmak
- biçimlemek
- birinci çıkmak
- birinci gelmek
- birinci olmak
- bozmak
- derece almak
- destanlaşmak
- dize getirmek
- duman etmek
- ekmek
- ensesine binmek
- fark atmak
- finale kalmak
- galebe çalmak
- galip gelmek
- gazi olmak
- geçmek
- götürmek
- hak etmek
- hakkından gelmek
- haklamak
- haklı çıkmak
- imana getirmek
- kaçırmak
- kama basmak
- kaput etmek
- kazanmak
- kündeden atmak
- mağlup etmek
- muzaffer olmak
- nakavt etmek
- pata olmak
- puan almak
- puan hesabıyla yenmek
- puan kazanmak
- püskürtmek
- sımak
- sırtını yere getirmek
- silkelemek
- tepelemek
- töskürtmek
- tuşa getirmek
- utmak
- üst çıkmak
- üst gelmek
- üstün gelmek
- yere sermek
- yere vurmak
- yıpranmak
HECELEME
boz-mak BOZMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Bir şeyi kendisinden beklenilen işi yapamayacak duruma getirmekÖrnek: Bu iki radyo istasyonu birbirini bozuyor.
- [fiil] Bir yerin, bir şeyin düzenini karıştırmak
- [fiil] Dokunmak, zarar vermekÖrnek: Bu yemek midemi bozdu.
- [fiil] Geçersiz bir duruma getirmekÖrnek: Eğer nişanını bozduysa yazıklar olsun.
- [fiil] Büyük parayı küçük birimlere ayırmakÖrnek: Bir milyon lira bozar mısın?
- [fiil] Bozguna uğratmak, yenmek, mağlup etmekÖrnek: Düşman ordusunu bozmak.
- [fiil] Altını paraya çevirmek, bozdurmak
- [fiil] Yabancı ülke parasını türk parasına çevirmek
- [fiil] Bağ veya bostanın son ürününü toplamakÖrnek: Bostanı bozduk.
- [fiil] Kızlığına zarar vermek
- [fiil] Biçimini ve kullanılışını değiştirmekÖrnek: Eskileri bozuyor; beni, çocuğu giydiriyor.
- [fiil] Bırakmak, dağıtmakÖrnek: Tam biraz rahat edeceğim, işimi bozuyorsun.
- [fiil] [mecaz] Bir kimseyi beklemediği bir davranış karşısında bırakarak veya sözünü yalana çıkararak küçük düşürmekÖrnek: Adamcağızı fena bozdunuz.
- [fiil] [-le] [mecaz] Aklını yitirecek derecede bir şeye düşkün olmakÖrnek: Adamcağız politika ile bozmuş.
- [fiil] [mecaz] Kötü duruma getirmek
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük