yapışmak
[fiil] [nesnesiz] Yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmak
YAPIŞMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
YAPIŞMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağıllanmak
- anlaşmak
- baş başa vermek
- bileşmek
- bir araya gelmek
- bir olmak
- birikmek
- birlik olmak
- buluşmak
- bütünleşmek
- çakışmak
- çatışmak
- çöküşmek
- derişmek
- dökülmek
- el ele vermek
- geçinmek
- geçişmek
- girişmek
- halvet olmak
- içtima etmek
- irkilmek
- iştirak etmek
- ittihat etmek
- kalabalıklaşmak
- karışmak
- katışmak
- kavuşmak
- kaynamak
- kaynaşmak
- kervana katılmak
- kucaklaşmak
- kümelenmek
- kümeleşmek
- meclis kurmak
- mülaki olmak
- odaklanmak
- ortak olmak
- ortaklaşmak
- oturmak
- oyulgalanmak
- paylaşmak
- takılmak
- temasa geçmek
- temerküz etmek
- teraküm etmek
- terekküp etmek
- toplanılmak
- toplanmak
- toplaşmak
- toplumlaşmak
- üşmek
- üşüntü etmek
- üşüşmek
- yapışmak
- yaşamak
- yığılıp kalmak
- yığılışmak
- yığılmak
- yığışmak
- yuvalanmak
- ardılmak
- asıntı olmak
- balta olmak
- başına bela olmak
- başına dikilmek
- başına ekşimek
- başına kalmak
- başında değirmen çevirmek
- başını ağrıtmak
- başının etini yemek
- batmak
- bela olmak
- bizar etmek
- çamurlaşmak
- çengel atmak
- çengel takmak
- çullanmak
- demir atmak
- demirlemek
- eşiğini aşındırmak
- gölge etmek
- göze batmak
- haram etmek
- huzurunu kaçırmak
- izaç etmek
- kancalamak
- kancayı atmak
- kancayı takmak
- kapısını aşındırmak
- kemirmek
- kene gibi yapışmak
- musallat olmak
- oynamak
- parmağına dolamak
- peşini bırakmamak
- rahat bırakmamak
- rahat vermemek
- rahatsız etmek
- rahatsızlık vermek
- sarkıntı olmak
- sarkmak
- sırnaşmak
- sorun olmak
- taciz etmek
- tacizlik vermek
- takmak
- tedirgin etmek
- tepesinde bitmek
- tepesine dikilmek
- tırmalamak
- tırnak takmak
- tutmak
- yakasını bırakmamak
- yapışmak
HECELEME
ya-pış-mak YAPIŞMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Yapışkan bir maddeye bulanmış olan bir şey ayrılmayacak bir biçimde bir yere tutunup kalmakÖrnek: Zarfın iyice yapışıp yapışmadığına o kadar dikkat etti ki...
- [fiil] [-e] İyice yaklaşmak, sokulup değmekÖrnek: Geri geri giderek duvara yapıştı.
- [fiil] [-e] Aralık bırakmayacak biçimde üzerine dokunmakÖrnek: Islanan tül gömleği pembe vücuduna yapıştı.
- [fiil] [-e] Bir iş yapmak amacıyla, hevesle bir şeyi eline almakÖrnek: Dişlerine oltayı almış, tekrar küreklere yapışmıştı.
- [fiil] [-e] Sıkıca yakalamak, tutmak, sarılmakÖrnek: Niçin yalan söylüyor, bu zavallıya iftira ediyorsun diye kulağıma yapıştı.
- [fiil] [spor] Başı çekeni çok yakından izlemek
- [fiil] [mecaz] Birini rahatsız etmek, sataşmak, peşini bırakmamak, musallat olmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük