atmak
[fiil] [-e] [-i] Bir cismi bir yöne doğru fırlatmak
ATMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ATMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- atıp tutmak
- atmak
- ballandırmak
- bir bardak suda fırtına koparmak
- bire bin katmak
- büyüksemek
- büyültmek
- büyütmek
- dallandırıp budaklandırmak
- dallandırmak
- dramatize etmek
- göklere çıkarmak
- gözünde büyütmek
- habbeyi kubbe yapmak
- iğne deliğinden Hindistan'ı seyretmek
- izam etmek
- mesele yapmak
- mübalağa etmek
- ölçüyü kaçırmak
- palavra atmak
- palavra savurmak
- palavra sıkmak
- pireyi deve yapmak
- şişirmek
- uçmak
- üfürmek
- yüksek perdeden konuşmak
- yüksekten atmak
- aktarmak
- almak
- aparmak
- arkasına almak
- arkasından sürüklemek
- aşırmak
- atmak
- çekmek
- geçinmek
- geçirmek
- gütmek
- iletmek
- kaçırmak
- kaldırmak
- katlanmak
- kaydırmak
- koşturmak
- nakletmek
- öldürmek
- önüne düşmek
- önüne katmak
- peşine takmak
- posta etmek
- postalamak
- sürüklemek
- sürümek
- taşımak
- toplamak
- ulaştırmak
- uzaklaştırmak
- yaka paça etmek
- yaka paça götürmek
- yakalamak
- yedmek
- yemek
- yenmek
- yetiştirmek
- yürütmek
- almak
- atıştırmak
- atmak
- attırmak
- başına dikmek
- bir tek atmak
- cila çekmek
- çakıştırmak
- çakmak
- çekmek
- dem çekmek
- demlenmek
- devirmek
- diplemek
- gitmek
- göçmek
- hararet kesmek
- hararet söndürmek
- hopurdatmak
- höpürdetmek
- kafa cilalamak
- kafa çekmek
- kafayı çekmek
- kafayı tütsülemek
- kaymak
- kullanmak
- parlatmak
- sallamak
- tatmak
- tütsülemek
- tüttürmek
- vuruşturmak
- yakıştırmak
- yudumlamak
- yumulmak
- yutmak
- yuvarlamak
- zıkkımlanmak
- açığa çıkarmak
- affetmek
- affeylemek
- aforoz etmek
- aforozlamak
- atmak
- ayağını kaydırmak
- ayağını kesmek
- ayakkabılarını çevirmek
- ayıklamak
- azletmek
- bağışlamak
- başından savmak
- bohçasını koltuğuna vermek
- defetmek
- deflemek
- dehlemek
- devirmek
- düşürmek
- ekmeğinden etmek
- ekmeğine göz dikmek
- ekmeğine göz koymak
- ekmeğiyle oynamak
- el çektirmek
- elemek
- emekliye ayırmak
- emekliye çıkarmak
- emekliye çıkartmak
- haydamak
- hudut dışı etmek
- ışınlamak
- ihraç etmek
- istiskal etmek
- işten el çektirmek
- izin vermek
- izole etmek
- kapı dışarı etmek
- kapıyı göstermek
- kıçına tekmeyi atmak
- kıçına tekmeyi vurmak
- kıçına tekmeyi yapıştırmak
- kışlamak
- kızağa çekmek
- kovalamak
- kuyruğuna teneke bağlamak
- müdafaa etmek
- nefyetmek
- pabucunu eline vermek
- pabuçlarını çevirmek
- paçasından tutup atmak
- pasaportunu eline vermek
- posta etmek
- postalamak
- savmak
- sepet havası çalmak
- sınır dışı etmek
- sokağa atmak
- süpürmek
- sürgüne göndermek
- sürmek
- şut çekmek
- şutlamak
- tahttan indirmek
- tasfiye etmek
- tecrit etmek
- tehcir etmek
- tezkeresini eline vermek
- tırpan atmak
- tüydürmek
- uğratmak
- uzaklaştırmak
- yakadan atmak
- yol vermek
- yürütmek
- yüzdürmek
- alan talan etmek
- almak
- anaforlamak
- aparmak
- araklamak
- asmak
- aşırmak
- atmak
- ayıklamak
- boynuna geçirmek
- cebellezi etmek
- cebine atmak
- cebine indirmek
- ceplemek
- çalımlamak
- çalıp çırpmak
- çalmak
- çamura yatmak
- çapullamak
- çarpmak
- çırpmak
- dağa çıkmak
- deve etmek
- deve yapmak
- dızlamak
- dolandırmak
- döviz kaçırmak
- el uzatmak
- elemek
- emmek
- emzirmek
- fırıldak çevirmek
- fırıldak döndürmek
- gargaraya getirmek
- gelberi etmek
- gözden sürmeyi çalmak
- gözden sürmeyi çekmek
- gözünden sürmeyi çalmak
- hak yemek
- hakkını yemek
- haraca bağlamak
- haraca kesmek
- haraç almak
- haraç yemek
- haram yemek
- hırsızlamak
- hırsızlık etmek
- hırsızlık yapmak
- iç etmek
- iş almak
- işlemek
- iteklemek
- itelemek
- iyi etmek
- kaçırmak
- kafese koymak
- kafeslemek
- kakalamak
- kaldırmak
- kamulaştırmak
- kanatlandırmak
- kaparozlamak
- kapışmak
- karmanyolaya getirmek
- kaynatmak
- kazımak
- kementlemek
- kesmek
- ketenpereye getirmek
- koymak
- makaslamak
- mantarlamak
- omuzlamak
- otlamak
- para dönmek
- para koparmak
- para sızdırmak
- rüşvet almak
- rüşvet yemek
- sağmak
- selbetmek
- sırıklamak
- sızdırmak
- soyup soğana çevirmek
- söğüşlemek
- sürmeyi gözden çekmek
- takmak
- talan etmek
- talanlamak
- taramak
- tecavüz etmek
- tırtıklamak
- tüydürmek
- uçurmak
- uğrulamak
- uğurlamak
- utmak
- uyutmak
- üçkâğıda getirmek
- ürkütmek
- ütmek
- vergiye bağlamak
- voli vurmak
- vurgun vurmak
- yağma etmek
- yağmalamak
- yemek
- yol kesmek
- yol vurmak
- yolmak
- yolunu bulmak
- yutmak
- yürütmek
- yüzmek
- zimmetine geçirmek
- zula etmek
- acıtmak
- atmak
- avlamak
- bağlamak
- basmak
- başına geçirmek
- boş yerine vurmak
- boynuzlamak
- çakmak
- çalmak
- çarpmak
- çekmek
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çıkmak
- çırpıştırmak
- çırpmak
- çifte atmak
- çiftelemek
- çubuklamak
- darbe indirmek
- darbe vurmak
- darbelemek
- darbetmek
- değneklemek
- dirseklemek
- dokunmak
- dönmek
- dövmek
- dövünmek
- düşmek
- ekleştirmek
- ekmek
- etkilemek
- fiskelemek
- geçirmek
- giydirmek
- göçmek
- görünmek
- gümlemek
- gürültü etmek
- hırpalamak
- içirmek
- indirmek
- inmek
- isabet etmek
- kafa atmak
- kafasını kırmak
- kelepçelemek
- kesmek
- kıç atmak
- kondurmak
- konmak
- koymak
- kötek atmak
- küçülmek
- kütletmek
- leşini sermek
- mıhlamak
- ödül almak
- öldürmek
- patlatmak
- pençe atmak
- pençe vurmak
- pençelemek
- rastlaşmak
- sallamak
- saplamak
- sarkıtmak
- sıvamak
- söylemek
- sumsuklamak
- suratına indirmek
- sürmek
- süsmek
- şamar atmak
- şamarlamak
- şaplak atmak
- şaplatmak
- şut çekmek
- şutlamak
- takmak
- tartaklamak
- tekme atmak
- tekmelemek
- tepiklemek
- tepmek
- tıkırdatmak
- tıklatmak
- tırpan atmak
- tokat aşk etmek
- tokmaklamak
- tokuşturmak
- topuklamak
- tos vurmak
- toslamak
- toslaşmak
- turalamak
- üzengilemek
- vurduğu yerden ses gelmek
- vurunmak
- yanıltmak
- yansımak
- yapıştırmak
- yaralamak
- yerleştirmek
- yumruk atmak
- yumruk indirmek
- zımbalamak
- artırmak
- aşık atmak
- at oynatmak
- atışmak
- atlamak
- atmak
- bahse girmek
- başa güreşmek
- boy ölçüşmek
- çekişmek
- çıkışmak
- dövüşmek
- güreş tutmak
- güreşmek
- iddialaşmak
- iddiaya girmek
- iddiaya tutuşmak
- kaldırmak
- karşılaşmak
- kaymak
- kıyışmak
- koşmak
- kürek çekmek
- lades tutuşmak
- maç yapmak
- müsabakaya girmek
- oynamak
- oyun çıkarmak
- ölçüşmek
- rekabet etmek
- tutuşmak
- yarış etmek
- yüzmek
- açılmak
- akmak
- aşınmak
- atmak
- berbat olmak
- berelenmek
- bozulmak
- buruşmak
- canı çıkmak
- çatlamak
- çentiklenmek
- çürümek
- dağılmak
- deforme olmak
- delinmek
- dökülmek
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- eprimek
- erimek
- erozyona uğramak
- eskileşmek
- eskimek
- farımak
- fenalaşmak
- gedilmek
- güvelenmek
- harap olmak
- haraplaşmak
- haşat olmak
- hayır kalmamak
- hırpalanmak
- hırtlambası çıkmak
- hışırı çıkmak
- hurdahaş olmak
- hurdası çıkmak
- iler tutar yeri kalmamak
- iler tutar yeri olmamak
- ipliklenmek
- kabaklaşmak
- kabarmak
- kaçmak
- kağşamak
- kalbura dönmek
- karıncalanmak
- kavlamak
- keçelenmek
- keçeleşmek
- kefekiye dönmek
- kelleşmek
- kırılıp dökülmek
- kırış kırış olmak
- kırışmak
- köhneleşmek
- köhnemek
- kötüleşmek
- kül ufak olmak
- lime lime olmak
- miadı dolmak
- oynamak
- örselenmek
- palazlamak
- palazlanmak
- paralanmak
- paramparça olmak
- parçalanmak
- patlamak
- pestili çıkmak
- pul pul olmak
- pullanmak
- rezil olmak
- saçaklanmak
- sağılmak
- sınmak
- sökülmek
- talazlanmak
- tarazlanmak
- tiftik tiftik olmak
- tiftiklenmek
- tirfillenmek
- turşulaşmak
- turşusu çıkmak
- tuz buz olmak
- tuzla buz olmak
- ufalanmak
- un ufak olmak
- üzülmek
- viran olmak
- viranlaşmak
- yalama olmak
- yanmak
- yarılmak
- yenmek
- yıpramak
- yırtılmak
- yorulmak
- zedelenmek
- zembereği boşalmak
- zembereği boşanmak
- aradan kaldırmak
- atmak
- bastırmak
- bertaraf etmek
- bıçak gibi kesmek
- çizmek
- dökmek
- eritmek
- geçirmek
- gidermek
- hükümsüz kılmak
- ıskartaya çıkarmak
- ifna etmek
- ilga etmek
- imha etmek
- iptal etmek
- itlaf etmek
- izale etmek
- kaldırmak
- kalem çekmek
- karalamak
- kayıttan düşmek
- kazımak
- kesmek
- kırmak
- kökünü kazımak
- kurutmak
- kül etmek
- lağvetmek
- mahvetmek
- ortadan kaldırmak
- öldürmek
- refetmek
- selbetmek
- silip süpürmek
- silmek
- susturmak
- tasfiye etmek
- tayyetmek
- telef etmek
- temizlemek
- temizlik yapmak
- tırpandan geçirmek
- tırpanlamak
- yakmak
- yürürlükten kaldırmak
HECELEME
at-mak ATMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] [-i] Bir cismi bir yöne doğru fırlatmakÖrnek: Taşı suya atmak.
- [fiil] Bir şeyi yere doğru bırakmak
- [fiil] Bir kimsenin ilişiğini kesmek
- [fiil] [-e] [nesnesiz] KoymakÖrnek: Mutlaka yemeklerimize biber atmayı âdet edinmişiz.
- [fiil] Rastgele bir kenara koymak
- [fiil] [nesnesiz] [-den] UzatmakÖrnek: Vapurdan iskeleye attılar.
- [fiil] Bir yerden başka bir yere taşımakÖrnek: Hazır araba varken eşyayı eve atalım.
- [fiil] [nesnesiz] Sille, tokat vurmak
- [fiil] [nesnesiz] Top, tüfek vb. silahları patlatmak
- [fiil] [nesnesiz] Kurşun, gülle, ok vb. şeyleri hedefe fırlatmakÖrnek: Ona üç kurşun attı, vuramadı.
- [fiil] [-e] [nesnesiz] Geri bırakmak, ertelemekÖrnek: Bu konunun tartışılmasını gelecek haftaya attılar.
- [fiil] ÖrtmekÖrnek: Sırtına bir şal attı.
- [fiil] Yapılmış kötü bir işi birine yüklemekÖrnek: Suçu onun üzerine attılar.
- [fiil] [-i] [-den] Kovmak, dışarıya çıkarmak, ilgisini kesip uzaklaştırmak
- [fiil] [-i] İstenilmeyen bir şeyi kendi malı olmaktan çıkarmakÖrnek: Bu lüzumsuz eşyayı atmalı.
- [fiil] [-i] Kullanılması gelenek hâline gelmiş bir şeyi kullanmaktan vazgeçmekÖrnek: Şapka inkılabıyla fesi attık.
- [fiil] [-i] Çıkarmak, dışarıya vermekÖrnek: Yabancı cisimleri vücut atar.
- [fiil] [-i] Patlayıcı maddelerle havaya uçurup yıkmakÖrnek: Köprüyü dinamitle attılar.
- [fiil] [-i] Yay ve tokmakla ditmek, kabartmakÖrnek: Pamuğu atmak.
- [fiil] [nesnesiz] Çatlamak
- [fiil] [nesnesiz] Yırtılmak
- [fiil] [-den] Yapışık olduğu yerden ayrılmak
- [fiil] [nesnesiz] Kalp, nabız vurmak, çarpmakÖrnek: Kalbi hızlı hızlı atıyor.
- [fiil] [-i] Sıkıntı dolayısıyla giyilen bir şeyi çıkarmakÖrnek: Sıcak basınca sırtındaki ceketi attı.
- [fiil] [-i] [-den] Yazılı veya banda alınmış bir metinden bazı bölümleri çıkarmak
- [fiil] [-i] Değerini eksiltmek
- [fiil] [nesnesiz] Göndermek, yollamakÖrnek: Mektup atmak.
- [fiil] [-den] Terk etmek
- [fiil] [argo] GötürmekÖrnek: Gözüne kestirdiği erkeği tavlayıp resmen oraya atarmış.
- [fiil] [nesnesiz] [argo] SöylemekÖrnek: Gazel attı.
- [fiil] [nesnesiz] [argo] Yalan veya abartmalı söz söylemekÖrnek: Gene atmaya başladı.
- [fiil] [nesnesiz] [argo] Bilmeden, kestirerek söylemekÖrnek: Bilgi yarışmasında attı ama tutturamadı.
- [fiil] [nesnesiz] [teklifsiz konuşmada] İçki içmekÖrnek: Şimdi arzu buyrulursa dostluğumuzu takviye için şöyle bir iki kadeh atalım.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük