sallamak
[fiil] [-i] Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmek
SALLAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- çalkalamak
- çalkamak
- dalgalandırmak
- demek
- devindirmek
- geciktirmek
- geçiştirmek
- ırgalamak
- ırgamak
- içmek
- ipe un sermek
- işkembeden atmak
- itiştirmek
- kımıldatmak
- kıpırdatmak
- maval okumak
- oynatmak
- önemsemek
- sallandırmak
- sarsalamak
- sarsmak
- savsaklamak
- savurmak
- silkelemek
- silkmek
- tartaklamak
- titretmek
- uydurmak
- vurmak
- zangırdatmak
- zıngırdatmak
SALLAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açmak
- ağzından çıkmak
- anlatmak
- bahis açmak
- baklayı ağzından çıkarmak
- buyurmak
- çıtlatmak
- dermeyan etmek
- dikte etmek
- dile getirmek
- dökmek
- eğlence
- eyitmek
- fısıldamak
- fıslamak
- gargaraya getirmek
- girişmek
- göstermek
- gürültü etmek
- hikâye etmek
- iddia etmek
- ifade etmek
- ileri sürmek
- kapı açmak
- kaydetmek
- kulağına koymak
- kulağına sokmak
- kulağına söylemek
- lütfetmek
- mırıldamak
- mırıldanmak
- nakletmek
- ortadan söylemek
- öne sürmek
- öyleyse
- patlatmak
- saçılıp dökülmek
- sallamak
- sayıklamak
- sayıp dökmek
- saymak
- söylemediğini bırakmamak
- söylemek
- söz açmak
- tabir etmek
- üstüne basmak
- yerleştirmek
- almak
- atıştırmak
- atmak
- attırmak
- başına dikmek
- bir tek atmak
- cila çekmek
- çakıştırmak
- çakmak
- çekmek
- dem çekmek
- demlenmek
- devirmek
- dikmek
- diplemek
- gitmek
- göçmek
- götürmek
- hararet kesmek
- hararet söndürmek
- hopurdatmak
- höpürdetmek
- kafa cilalamak
- kafa çekmek
- kafayı çekmek
- kafayı tütsülemek
- kaymak
- kullanmak
- parlatmak
- sallamak
- tatmak
- tütsülemek
- tüttürmek
- vuruşturmak
- yakıştırmak
- yudumlamak
- yumulmak
- yutmak
- yuvarlamak
- zıkkımlanmak
- a
- aldırmak
- bakmak
- benimsemek
- büyük bilmek
- büyük görmek
- ciddiye almak
- deyip de geçmemek
- dinlemek
- ehemmiyet vermek
- eslemek
- göz önünde bulundurmak
- gözetmek
- gözünde büyütmek
- hesaba almak
- hesaba katmak
- ip takmak
- iplemek
- işi ciddiye almak
- kıymetini bilmek
- kulak asmak
- kuvvet vermek
- mim koymak
- mühimsemek
- önem vermek
- paye vermek
- sallamak
- saymak
- sıkı tutmak
- şan vermek
- takmak
- umursamak
- üzerinde durmak
- yüceltmek
- ağırdan almak
- ağırsamak
- ağız yapmak
- ağzına bir parmak bal çalmak
- aksatmak
- askıda bırakmak
- askıya almak
- asmak
- atlatmak
- ayağını sürümek
- ayak sürümek
- bahane aramak
- boşlamak
- çamura yatmak
- eğlemek
- el sürmemek
- el vurmamak
- elinden iş çıkmamak
- Ermeni gelini gibi kırıtmak
- estek köstek etmek
- evelemek gevelemek
- gevelemek
- içi almamak
- ihmal etmek
- işi uzatmak
- işi yokuşa sürmek
- kapıları açık tutmak
- kapıp koyuvermek
- kendi hâline bırakmak
- kımkım etmek
- kokutmak
- kukla gibi oynatmak
- lafa boğmak
- müşkülat çıkarmak
- oyalamak
- rafa kaldırmak
- rafa koymak
- sallamak
- sallantıda bırakmak
- savsamak
- sermek
- sürgit yapmak
- sürüncemede bırakmak
- süründürmek
- tavsatmak
- terk etmek
- uyutmak
- uzatmak
- vakit kazanmak
- yatırmak
- yavaştan almak
- yerinde saymak
- yumurtaya kulp takmak
- yüzüstü bırakmak
- zaman kazanmak
- zorluk çıkarmak
- acıtmak
- ateş etmek
- atmak
- avlamak
- bağlamak
- basmak
- başına geçirmek
- bombalamak
- boş yerine vurmak
- boynuzlamak
- çakmak
- çalmak
- çarpmak
- çekmek
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çıkmak
- çırpıştırmak
- çırpmak
- çifte atmak
- çiftelemek
- çubuklamak
- darbe indirmek
- darbe vurmak
- darbelemek
- darbetmek
- değneklemek
- dirseklemek
- dokunmak
- dönmek
- dövmek
- dövünmek
- düşmek
- ekleştirmek
- ekmek
- etkilemek
- fiskelemek
- geçirmek
- giydirmek
- göçmek
- görünmek
- gümlemek
- gürültü etmek
- hırpalamak
- içirmek
- indirmek
- inmek
- isabet etmek
- kafa atmak
- kafasını kırmak
- kelepçelemek
- kesmek
- kıç atmak
- kondurmak
- konmak
- koymak
- kötek atmak
- küçülmek
- kütletmek
- leşini sermek
- mıhlamak
- ödül almak
- öldürmek
- patlatmak
- pençe atmak
- pençe vurmak
- pençelemek
- rastlaşmak
- sallamak
- saplamak
- sarkıtmak
- sıvamak
- soymak
- söylemek
- sumsuklamak
- suratına indirmek
- sürmek
- süsmek
- şamar atmak
- şamarlamak
- şaplak atmak
- şaplatmak
- şut atmak
- şut çekmek
- şutlamak
- takmak
- tekme atmak
- tekmelemek
- tepiklemek
- tepmek
- tıkırdatmak
- tıklatmak
- tırpan atmak
- tokat aşk etmek
- tokmaklamak
- tokuşturmak
- topuklamak
- tos vurmak
- toslamak
- toslaşmak
- turalamak
- üzengilemek
- vurduğu yerden ses gelmek
- vurunmak
- yanıltmak
- yansımak
- yapıştırmak
- yaralamak
- yerleştirmek
- yumruk atmak
- yumruk indirmek
- yüreği çarpmak
- zımbalamak
HECELEME
sal-la-mak SALLAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Düzenli bir biçimde ve hep aynı doğrultuda hareket ettirmekÖrnek: Sen yine anahtarını çıkar, salla, eğlendir.
- [fiil] Uydurmak, kafadan atmak
- [fiil] Sarsmak
- [fiil] [mecaz] Beklenmedik bir başarı kazanmakÖrnek: Seçimlerde Ankara'yı salladı.
- [fiil] [mecaz] Zor durumda bırakmak
- [fiil] [argo] Bir işi sürekli olarak başka bir zamana ertelemek, savsaklamakÖrnek: Ev sahibinin gözünü boyarım, kalan borcu bir müddet daha sallarım diyordu.
- [fiil] [nesnesiz] [argo] Vurmak, atmakÖrnek: Sokaktan geçen bir adam, bunları ayırdı, ikisine birer tokat salladı...
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük