takmak
[fiil] [-i] Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmek
TAKMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- asmak
- bantlamak
- birleştirmek
- bitiştirmek
- borçlanmak
- cezalandırmak
- cıvatalamak
- çatmak
- çitmek
- dikmek
- döşemek
- eklemlemek
- geçirmek
- giymek
- iliklemek
- iliştirmek
- kalmak
- kaynak yapmak
- kaynaştırmak
- kaynatmak
- kenet etmek
- kenetlemek
- kilitlemek
- kondurmak
- kurmak
- kuşanmak
- kuşatmak
- lehimlemek
- mandallamak
- monte etmek
- önemsemek
- perçinlemek
- raptetmek
- sarmak
- sermek
- soymak
- talik etmek
- tebelleş olmak
- tespit etmek
- teyellemek
- tutturmak
- vermek
- vidalama
- vurmak
TAKMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ceza almak
- ceza kesmek
- ceza vermek
- ceza yazmak
- cezaya çarptırmak
- defterini dürmek
- deliğe tıkmak
- diskalifiye etmek
- giydirmek
- hapsetmek
- hesabını görmek
- hüküm vermek
- içeri almak
- içeri atmak
- içeri tıkmak
- idam etmek
- kapamak
- kapatmak
- kısas etmek
- kıymak
- kodese tıkmak
- kulağını çekmek
- mahkûm etmek
- nallamak
- nefyetmek
- sallandırmak
- sokmak
- sürgüne göndermek
- sürmek
- takmak
- tecziye etmek
- tomruğa atmak
- toplamak
- toplatmak
- tundan tuna atmak
- uzaklaştırmak
- yasak etmek
- yasaklamak
- yuvasını yapmak
- almak
- ayağına geçirmek
- ayağını giymek
- azarlanmak
- baş bağlamak
- başına geçirmek
- bürünmek
- çarşaflanmak
- çelmek
- çulu düzeltmek
- çulu düzmek
- donanmak
- fayrap etmek
- giyinip kuşanmak
- giyinmek
- kılıktan kılığa girmek
- kullanmak
- örtmek
- örtünmek
- sarınmak
- sırtına almak
- sırtına geçirmek
- takınmak
- takmak
- taşımak
- üstüne almak
- üstüne geçirmek
- vurunmak
- alaya çıkmak
- arka kapıdan çıkmak
- artakalmak
- barınmak
- beklemek
- bulunmak
- bürümek
- bütünlemeye kalmak
- çakmak
- çuvallamak
- devam etmek
- dinmek
- diplemek
- dönmek
- durmak
- gecikmek
- gümlemek
- ikmale kalmak
- kaput gitmek
- konaklamak
- konmak
- kökleşmek
- olanaksızlaşmak
- oturmak
- oyalanmak
- sınıfta çakmak
- sınıfta kalmak
- sürdürmek
- sürmek
- takılmak
- takmak
- top atmak
- topu atmak
- torpillemek
- yaşamak
- yerleşmek
- yetinmek
- yitirmek
- a
- aldırmak
- bakmak
- benimsemek
- büyük bilmek
- büyük görmek
- ciddiye almak
- deyip de geçmemek
- dinlemek
- ehemmiyet vermek
- eslemek
- göz önünde bulundurmak
- gözetmek
- gözünde büyütmek
- hesaba almak
- hesaba katmak
- ip takmak
- iplemek
- işi ciddiye almak
- kıymetini bilmek
- kulak asmak
- kuvvet vermek
- mim koymak
- mühimsemek
- önem vermek
- paye vermek
- sallamak
- saymak
- sıkı tutmak
- şan vermek
- takmak
- umursamak
- üzerinde durmak
- yüceltmek
- ambalaj yapmak
- ambalajlamak
- bağlamak
- balya yapmak
- balyalamak
- beğenmek
- belemek
- bohçalamak
- bulaşmak
- bükmek
- bürümek
- çember geçirmek
- çemberlemek
- çevirmek
- çevrelemek
- çıkılamak
- çıkın etmek
- çıkınlamak
- çuvallamak
- demetlemek
- denk yapmak
- destelemek
- dolamak
- dürmek
- dürümlemek
- düşünmek
- elemek
- fıçılamak
- hayran etmek
- kâğıtlamak
- kangallamak
- kapamak
- kaplamak
- kapsamak
- kasalamak
- kefenlemek
- kılıflamak
- kınlamak
- kucaklamak
- kundaklamak
- kutulamak
- örtmek
- paket etmek
- paketlemek
- sandıklamak
- sarılmak
- sarıp sarmalamak
- sarmalamak
- sataşmak
- sepetlemek
- şaşırmak
- takmak
- tedavi etmek
- tekfin etmek
- torbalamak
- turalamak
- yumaklamak
- yuvarlamak
- yükselmek
- alan talan etmek
- almak
- anaforlamak
- aparmak
- araklamak
- aşırmak
- atmak
- ayıklamak
- boynuna geçirmek
- cebellezi etmek
- cebine atmak
- cebine indirmek
- ceplemek
- çalımlamak
- çalıp çırpmak
- çalmak
- çamura yatmak
- çapullamak
- çarpmak
- çıkarmak
- çırpmak
- dağa çıkmak
- deve etmek
- deve yapmak
- dızlamak
- dolandırmak
- döviz kaçırmak
- el uzatmak
- elemek
- emmek
- emzirmek
- fırıldak çevirmek
- fırıldak döndürmek
- gargaraya getirmek
- gelberi etmek
- götürmek
- gözden sürmeyi çalmak
- gözden sürmeyi çekmek
- gözünden sürmeyi çalmak
- hak yemek
- hakkını yemek
- haraca bağlamak
- haraca kesmek
- haraç almak
- haraç yemek
- haram yemek
- hırsızlamak
- hırsızlık etmek
- hırsızlık yapmak
- iç etmek
- iş almak
- işlemek
- iteklemek
- itelemek
- iyi etmek
- kaçırmak
- kafese koymak
- kafeslemek
- kakalamak
- kaldırmak
- kamulaştırmak
- kanatlandırmak
- kaparozlamak
- kapışmak
- karmanyolaya getirmek
- kazımak
- kementlemek
- kesmek
- ketenpereye getirmek
- koymak
- makaslamak
- mantarlamak
- omuzlamak
- otlamak
- para dönmek
- para koparmak
- para sızdırmak
- rüşvet almak
- rüşvet yemek
- sağmak
- selbetmek
- sırıklamak
- sızdırmak
- soyup soğana çevirmek
- söğüşlemek
- sürmeyi gözden çekmek
- takmak
- talan etmek
- talanlamak
- taramak
- tecavüz etmek
- tırtıklamak
- tüydürmek
- uçurmak
- uğrulamak
- uğurlamak
- utmak
- uyutmak
- üçkâğıda getirmek
- ürkütmek
- ütmek
- vergiye bağlamak
- voli vurmak
- vurgun vurmak
- yağma etmek
- yağmalamak
- yemek
- yol kesmek
- yol vurmak
- yolmak
- yolunu bulmak
- yutmak
- yürütmek
- yüzmek
- zimmetine geçirmek
- zula etmek
- ardılmak
- asıntı olmak
- balta olmak
- başına bela olmak
- başına dikilmek
- başına ekşimek
- başına kalmak
- başında değirmen çevirmek
- başını ağrıtmak
- başının etini yemek
- batmak
- bela olmak
- bizar etmek
- çamurlaşmak
- çengel atmak
- çengel takmak
- çullanmak
- demir atmak
- demirlemek
- eşiğini aşındırmak
- gölge etmek
- göze batmak
- haram etmek
- huzurunu kaçırmak
- izaç etmek
- kancalamak
- kancayı atmak
- kancayı takmak
- kapısını aşındırmak
- kemirmek
- kene gibi yapışmak
- musallat olmak
- oynamak
- parmağına dolamak
- peşini bırakmamak
- rahat bırakmamak
- rahat vermemek
- rahatsız etmek
- rahatsızlık vermek
- sarkıntı olmak
- sarkmak
- sırnaşmak
- sıvaşmak
- sorun olmak
- taciz etmek
- tacizlik vermek
- takmak
- tedirgin etmek
- tepesinde bitmek
- tepesine dikilmek
- tırmalamak
- tırnak takmak
- tutmak
- yakasını bırakmamak
- yapışmak
- acısını çıkarmak
- aktarmak
- arz etmek
- atlamak
- attırmak
- bahşetmek
- ballandırmak
- bastırmak
- başına çalmak
- bayılmak
- bırakmak
- çağırmak
- çalıştırmak
- çekmek
- çıkarmak
- çıkmak
- çiftleşmek
- dayamak
- devretmek
- dökülmek
- elden çıkarmak
- eline tutuşturmak
- evlendirmek
- gazlamak
- gelmek
- gezdirmek
- gönlünden kopmak
- görmek
- gözünü doyurmak
- hamletmek
- hediye etmek
- helal etmek
- helallik vermek
- hibe etmek
- iade etmek
- ikram etmek
- iletmek
- işlemek
- ithaf etmek
- iyi etmek
- kamanço etmek
- kıymak
- koklatmak
- lütfetmek
- ödemek
- öksürmek
- peşkeş çekmek
- sahip kılmak
- sarkıtmak
- satmak
- sebil etmek
- sıkıştırmak
- sökülmek
- sundurmak
- sunmak
- takdim etmek
- takılmak
- takmak
- temlik etmek
- teslim etmek
- tevcih etmek
- tevdi etmek
- toka etmek
- topraklandırmak
- toslamak
- tutmak
- tutuşturmak
- uçlanmak
- uzatmak
- vazgeçmek
- yağdırmak
- yandırmak
- yaymak
- yetiştirmek
- yırtılmak
- yöneltmek
- zarar etmek
- zula etmek
- acıtmak
- ateş etmek
- atmak
- avlamak
- bağlamak
- basmak
- başına geçirmek
- bombalamak
- boş yerine vurmak
- boynuzlamak
- çakmak
- çalmak
- çarpmak
- çekmek
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çıkmak
- çırpıştırmak
- çırpmak
- çifte atmak
- çiftelemek
- çubuklamak
- darbe indirmek
- darbe vurmak
- darbelemek
- darbetmek
- değneklemek
- dirseklemek
- dokunmak
- dönmek
- dövmek
- dövünmek
- düşmek
- ekleştirmek
- ekmek
- etkilemek
- fiskelemek
- giydirmek
- göçmek
- görünmek
- gümlemek
- gürültü etmek
- hırpalamak
- içirmek
- içmek
- indirmek
- inmek
- isabet etmek
- kafa atmak
- kafasını kırmak
- kelepçelemek
- kesmek
- kıç atmak
- konmak
- koymak
- kötek atmak
- küçülmek
- kütletmek
- leşini sermek
- mıhlamak
- ödül almak
- öldürmek
- patlatmak
- pençe atmak
- pençe vurmak
- pençelemek
- rastlaşmak
- sallamak
- saplamak
- sarkıtmak
- savurmak
- sıvamak
- söylemek
- sumsuklamak
- suratına indirmek
- sürmek
- süsmek
- şamar atmak
- şamarlamak
- şaplak atmak
- şaplatmak
- şut atmak
- şut çekmek
- şutlamak
- takmak
- tartaklamak
- tekme atmak
- tekmelemek
- tepiklemek
- tepmek
- tıkırdatmak
- tıklatmak
- tırpan atmak
- tokat aşk etmek
- tokmaklamak
- tokuşturmak
- topuklamak
- tos vurmak
- toslamak
- toslaşmak
- turalamak
- üzengilemek
- vurduğu yerden ses gelmek
- vurunmak
- yanıltmak
- yansımak
- yapıştırmak
- yaralamak
- yerleştirmek
- yumruk atmak
- yumruk indirmek
- yüreği çarpmak
- zımbalamak
HECELEME
tak-mak TAKMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Bir şeyi başka bir yere uygun bir biçimde tutturmak, iliştirmek, geçirmekÖrnek: Gözlüğünü takıp masaya eğildi.
- [fiil] [-e] [nesnesiz] Düğün vb. törenlerde takı armağan etmekÖrnek: Geline pırlanta yüzük takmışlar.
- [fiil] [-e] [-i] Ad, lakap koymakÖrnek: Ona bu adı kim takmıştır, ne zaman takmıştır, bilemiyor.
- [fiil] [nesnesiz] KuşanmakÖrnek: Kılıç takmak.
- [fiil] Kendisiyle birlikte götürmek, yanına almak veya arkasından izletmekÖrnek: Arabaya hafiye kıyafetinde polis memurları da takıyorlar.
- [fiil] [-e] [mecaz] Biriyle olumsuz olarak uğraşmakÖrnek: Matematik öğretmeni ona taktığı için dersten kaldı.
- [fiil] [argo] Borç bırakmakÖrnek: Bu eve asilzadelerin biri girip öteki giderdi. Giden kirayı takar, gelen ortalığı kasıp kavururdu.
- [fiil] [argo] Önemsemek, önem vermek, tınmakÖrnek: Dün koskoca bir mebus kızıyken, bir zamanların Şalvarlı Nuriyesi'ni takar mıyım?
- [fiil] [-den] [argo] [-de] Sınavını başaramamakÖrnek: Bütün derslerden takarak sınıfta kaldı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük