çıkarmak

[fiil] [-den] Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
ÇIKARMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ÇIKARMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
affetmek
anlamak
anmak
atmak
azaltmak
bulmak
dışarı çıkmak
göndermek
görevden almak
göstermek
hastalanmak
ihraç etmek
kaldırmak
kazımak
konuşmak
kovmak
kusmak
oymak
oynatmak
pabucunu ters giydirmek
salıvermek
sepetlemek
soymak
soyunmak
sökmek
tahliye etmek
tarh etmek
türetmek
uzaklaştırmak
üretmek
vermek
yayımlamak
yok etmek
yol vermek
yürütmek
HECELEME
çı-kar-mak
ÇIKARMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-den] Birinin veya bir şeyin çıkmasını sağlamak, çıkmasına sebep olmak
  2. [fiil] [-i] Sonunu getirmekÖrnek: Bu para ile ayı çıkarırız.
  3. [fiil] [-i] Anlamak, ne olduğunu bilmek, sezmek
  4. [fiil] [-i] Bulmak, ortaya koymakÖrnek: Yalanını çıkarmak. Yanlışını çıkarmak.
  5. [fiil] [-i] HatırlamakÖrnek: Adamı nereden tanıdığımı tam olarak çıkarmaya çalıştım. [Necati Cumalı]
  6. [fiil] [-i] [-den] Öfke, hırs, acı vb.nin zararını çektirmekÖrnek: Öfkesini benden çıkardı.
  7. [fiil] [-i] [-den] Sağlamak, elde etmekÖrnek: Ekmeğini taştan çıkarmak.
  8. [fiil] [-i] [nesnesiz] Gibi göstermek, bir davranış yüklemekÖrnek: Birini hırsız çıkarmak. Suçlu çıkarmak.
  9. [fiil] [-i] Sindirim yolundan dışarı atmak, kusmakÖrnek: Sonunda dayanamayıp o gece ne yediyse çıkardı. [İhsan Oktay Anar]
  10. [fiil] İlgisini keserek uzaklaştırmak
  11. [fiil] [-i] Giysi, ayakkabı vb.ni vücuttan ayırmak, soymakÖrnek: İhtiyar hatun, onun ayakkabılarını ve ceketini çıkarıp çekilip gitmişti. [Sait Faik Abasıyanık]
  12. [fiil] [-i] YayımlamakÖrnek: Gençlerin tenkitlerini gördü, yeni çıkardıkları edebiyat tarihlerini karıştırdı. [Orhan Seyfi Orhon]
  13. [fiil] [-i] GidermekÖrnek: Lekeyi çıkarmak.
  14. [fiil] [nesnesiz] Yapmak, üretmekÖrnek: Bu terzi çok iş çıkarıyor.
  15. [fiil] [-e] [nesnesiz] SunmakÖrnek: Konuklara çerez çıkardı.
  16. [fiil] [-e] [-i] GöstermekÖrnek: Sosyeteye bir ustabaşıyı kocam diye çıkaracaksın. [Memduh Şevket Esendal]
  17. [fiil] [-i] [-le] Bir müzik parçasını notalarıyla çalmakÖrnek: Yeni öğrendiği bir tangoyu piyanoda tek parmakla çıkarmaya çalışan İlhami... [Haldun Taner]
  18. [fiil] [nesnesiz] Yollamak, göndermekÖrnek: Bir adam çıkarıp oğlunu yanına getirtti.
  19. [fiil] [nesnesiz] BoşaltmakÖrnek: Karşıki kıyıda yün denkleri çıkaran gemiye haykırdık, işaretler ettik. [Refik Halit Karay]
  20. [fiil] [nesnesiz] Resim yapmak
  21. [fiil] [nesnesiz] Fotoğraf çektirmek
  22. [fiil] [-i] [mecaz] SöylemekÖrnek: Bu dedikoduyu ortaya mutlak bizim arkadaş çıkarmıştır. [Osman Cemal Kaygılı]
  23. [fiil] [-i] [-den] [matematik] Üçüncü bir sayı elde etmek üzere belli bir sayıdan, daha az değerli başka bir sayı kadar birim eksiltmek, tarh etmek
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: