dikmek
[fiil] [-e] [-i] Bir cismi dik olarak durdurmak
DİKMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
DİKMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- almak
- anasını bellemek
- aşmak
- atlamak
- basmak
- bastırmak
- becermek
- biçimlemek
- binmek
- bombalamak
- bozmak
- çivilemek
- daldırmak
- dalmak
- delmek
- demir atmak
- demirlemek
- devirmek
- dikmek
- diplemek
- doldurmak
- düdüklemek
- dürtmek
- dürtüklemek
- düzeltmek
- düzenlemek
- elden geçirmek
- fişek atmak
- geçirmek
- gerdeğe girmek
- gitmek
- haklamak
- halletmek
- ırzına geçmek
- ırzını bozmak
- ifadesini almak
- iğfal etmek
- iş almak
- iş tutmak
- işlemek
- iyi etmek
- kanına girmek
- kasnaklamak
- kayarlamak
- kaymak
- kiremit aktarmak
- kirletmek
- koynuna almak
- koynuna girmek
- köklemek
- lehimlemek
- nefes çekmek
- perçinlemek
- pompalamak
- sallanmak
- sıraya dizmek
- sikmek
- sokmak
- şişirmek
- tamamlamak
- tecavüz etmek
- tokmaklamak
- ufalamak
- uydurmak
- üflemek
- üfürmek
- vuruşmak
- yapmak
- yemek
- yıkmak
- zımbalamak
- aş
- atlatmak
- ayrılmak
- baston francala
- bazlama
- bazlamaç
- bezdirme
- börek
- çavdar ekmeği
- çörek
- dikmek
- dökmek
- ekmek kırıntısı
- ekmek ufağı
- ev ekmeği
- fodla
- francala
- ful
- galeta unu
- glüten ekmeği
- gömme
- gömmek
- görev
- habbe
- israf etmek
- katlama
- kirde
- kömbe
- kurtulmak
- lavaş
- mısır ekmeği
- nan
- nimet
- ödemek
- pide
- saçmak
- sandviç
- savurmak
- serpmek
- sollamak
- somun
- tam ekmek
- tandır
- tandır ekmeği
- tost ekmeği
- vurmak
- yemek
- yenmek
- yitirmek
- yufka
- yufka ekmeği
- almak
- atıştırmak
- attırmak
- başına dikmek
- bir tek atmak
- cila çekmek
- çakıştırmak
- çakmak
- çekmek
- dem çekmek
- demlenmek
- devirmek
- dikmek
- diplemek
- gitmek
- göçmek
- götürmek
- hararet kesmek
- hararet söndürmek
- hopurdatmak
- höpürdetmek
- kafa cilalamak
- kafa çekmek
- kafayı çekmek
- kafayı tütsülemek
- kaymak
- kullanmak
- parlatmak
- sallamak
- tatmak
- tütsülemek
- tüttürmek
- vurmak
- vuruşturmak
- yakıştırmak
- yudumlamak
- yumulmak
- yutmak
- yuvarlamak
- zıkkımlanmak
- aldırmak
- asmak
- basmak
- bırakmak
- boşaltmak
- çatmak
- dah etmek
- damlatmak
- dikmek
- dizmek
- doldurmak
- doruklamak
- döşemek
- eklemek
- gol atmak
- istif etmek
- istiflemek
- oturtmak
- örtmek
- salmak
- sermek
- sığdırmak
- sıkıştırmak
- sokmak
- soymak
- sürmek
- sürüştürmek
- tepmek
- tıka basa doldurmak
- tıkıştırmak
- tıkmak
- unutmak
- üzmek
- vazetmek
- vurmak
- yağ basmak
- yağdırmak
- yakmak
- yatırmak
- yaymak
- yazmak
- yerine getirmek
- yerleştirmek
- yığmak
- yük vurmak
- yüklemek
- asmak
- bantlamak
- birleştirmek
- bitiştirmek
- borçlanmak
- cezalandırmak
- cıvatalamak
- çatmak
- çitmek
- dikmek
- döşemek
- eklemlemek
- geçirmek
- giymek
- iliklemek
- kalmak
- kaynak yapmak
- kaynaştırmak
- kaynatmak
- kenet etmek
- kenetlemek
- kilitlemek
- kondurmak
- kurmak
- kuşanmak
- kuşatmak
- lehimlemek
- mandallamak
- monte etmek
- önemsemek
- perçinlemek
- raptetmek
- sarmak
- sermek
- soymak
- talik etmek
- tebelleş olmak
- tespit etmek
- teyellemek
- tutturmak
- vermek
- vidalama
- vurmak
- acısını almak
- alçıya almak
- alçıya koymak
- almak
- ameliyat etmek
- ateşini almak
- ayıltmak
- bağlamak
- bakım yapmak
- bakmak
- başını çatmak
- bıçak atmak
- birebir gelmek
- boynuz çekmek
- çekmek
- dağlamak
- derdine deva bulmak
- dikiş atmak
- dikmek
- dindirmek
- diriltmek
- dolgu yapmak
- düzenlemek
- emlemek
- hacamat etmek
- hacamatlamak
- hastaneye kaldırmak
- hastaneye yatırmak
- hava vermek
- iflah etmek
- iğne yapmak
- ilaç yazmak
- ilaçlamak
- iyi etmek
- iyileştirmek
- kaldırmak
- kan almak
- kan vermek
- kesmek
- kontrol altına almak
- lapa vurmak
- masaj yapmak
- merhemlemek
- muayene etmek
- ondurmak
- otalamak
- otamak
- pansuman yapmak
- sağaltmak
- sarmak
- su almak
- sülük vurmak
- şifa vermek
- şişe çekmek
- şişe vurmak
- temizlemek
- tımar etmek
- vantuz çekmek
- yakı açmak
- yakı vurmak
HECELEME
dik-mek DİKMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] [-i] Bir cismi dik olarak durdurmakÖrnek: Bir yere direk dikmek.
- [fiil] Yetiştirmek için bir bitkiyi toprağa yerleştirmekÖrnek: Boş toprağa bir koru dikseniz otuz yılda gölge verir.
- [fiil] [-i] Bardak, kadeh, testi vb. kapların içindekini bir çırpıda, bir solukta içmekÖrnek: Doldurmasıyla kadehini dikmesi, gözünü kırpmadan tek yudumda devirmesi bir oluyor.
- [fiil] Beklemek için birini bir şeyin başına getirmekÖrnek: O günden sonra kapıya diktiği bir bekçiye iş çıkışları işçilerin üstlerini arattı.
- [fiil] Top, taş vb.ni dikine havaya atmak
- [fiil] Yapı kurmak, inşa etmek
- [fiil] [spor] Top vb.ni oyun alanında belirli bir yere koymakÖrnek: Oyuncu topu penaltı noktasına dikti.
- [fiil] [-i] Biçilmiş veya yırtılmış kumaş, deri, yara vb.ni iğneye geçirilmiş iplikle tutturmakÖrnek: Giysi dikmek.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük