yemek

[isim] Yemek yeme, karın doyurma işi
YEMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
YEMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
ağzı oynamak
aldanmak
aldatmak
atıştırmak
cezalanmak
cila çekmek
çayırlamak
çiftleşmek
çimlenmek
dövmek
düzmek
ekmek
etkilenmek
gagalamak
girmek
göçürmek
götürmek
haklamak
hapazlamak
harcamak
ısırmak
iyi etmek
kapatma
kaymak
kemirmek
kifaflanmak
lüpletmek
mahvetmek
nefsini körletmek
nemalanmak
otlamak
öğün
öpmek
parmaklamak
piknik yapmak
rızık
sahura kalkmak
silip süpürmek
soymak
şölen
tadına bakmak
tatmak
temize havale etmek
tıkıştırmak
tüketmek
üzmek
yalamak
yalayıp yutmak
yararlanmak
yayılmak
yemlenmek
yıpratmak
yumulmak
yutmak
yuvarlamak
zıkkımlanmak
ziyafet çekmek
HECELEME
ye-mek
YEMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [isim] Yemek yeme, karın doyurma işiÖrnek: Yemekten sonra gocuğuna sarar yatırırdı beni. [Necati Cumalı]
  2. [isim] Yenmek için pişirilip hazırlanmış yiyecek, aş, taam, ekmekÖrnek: Yemekten sonra lokantalı vagondan birer de kahve getirttiler. [Memduh Şevket Esendal]
  3. [isim] Günün belli saatlerinde yenilen besin
  4. [isim] Konuklara yiyecek verilerek yapılan ağırlamaÖrnek: Pek protokolcü olduğu için yemek sessiz geçiyordu. [Falih Rıfkı Atay]
  5. [fiil] [-i] Ağızda çiğneyerek yutmakÖrnek: Adam o kadar çabuk yiyor ki hizmetçi ekmek yetiştiremiyor. [Burhan Felek]
  6. [fiil] Aşındırmak, kemirmek, oymak, delmekÖrnek: Neclâ onun böyle kendinden geçercesine çalıştığını gördükçe üzüntüden tırnaklarını yiyor. [Haldun Taner]
  7. [fiil] IsırmakÖrnek: Sivrisinekler çocuğun kollarını yemiş.
  8. [fiil] Batmak, çizmek, kaşındırmak, dalamak
  9. [fiil] Hoşa gitmeyen kötü bir duruma uğramak, tutulmakÖrnek: Kendini topladı ama fena yerinden gagayı yedi sanırım... [Memduh Şevket Esendal]
  10. [fiil] [nesnesiz] Hakkı olmayan ve kendisine yasak edilmiş bulunan bir şeyi kabul etmekÖrnek: Haram yemek. Rüşvet yemek.
  11. [fiil] Harcamak, tüketmek, bitirmekÖrnek: Mirası sen yedin, zahmeti ben çekiyorum diye latife ediyordu. [Memduh Şevket Esendal]
  12. [fiil] Yasal yoldan cezalandırılmak
  13. [fiil] Birine alacağını vermemek, ödememekÖrnek: Bu adam benim yüz bin liramı yedi.
  14. [fiil] Başkasının parasını harcamakÖrnek: Dalkavuklar çok parasını yemişler.
  15. [fiil] [nesnesiz] Harcanmak, kullanılmak, sarf edilmekÖrnek: Yapımına başlanan bu yapı günde 5 ton çimento yiyor.
  16. [fiil] [mecaz] Sürekli üzmek, tedirgin etmekÖrnek: Bu dert beni yiyor.
  17. [fiil] [argo] Gücünü kırmak, perişan etmek, mahvetmek
  18. [fiil] [argo] KandırmakÖrnek: Bizi yemek, sana mı kaldı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: