kilitlemek
[fiil] [-i] Anahtarla kilidi kapamak
KİLİTLEMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağzı varmamak
- ağzında gevelemek
- ahenk yapmak
- alalamak
- bozuntuya vermemek
- dilinin altında bir şey olmak
- ekini belli etmemek
- es geçmek
- gizli din taşımak
- gizli tutmak
- içine atmak
- inkâr etmek
- kaçamak yapmak
- kaçırmak
- kalaylamak
- kaldırmak
- kamufle etmek
- kan kusup kızılcık şerbeti içtim demek
- kanı içine akmak
- kanını içine akıtmak
- kapalı geçmek
- kapatmak
- karda gezip izini belli etmemek
- kazanı kapalı kaynamak
- kilit altına almak
- kilitlemek
- maskelemek
- meskût geçmek
- ortadan kaldırmak
- örtmek
- peçelemek
- perde çekmek
- perde inmek
- perdelemek
- renk vermemek
- saklamak
- ser verip sır vermemek
- setretmek
- sır saklamak
- sır tutmak
- şifrelemek
- topraklamak
- üstüne perde çekmek
- yaşını içine akıtmak
- yaşmak
- zula etmek
- zulaya atmak
- bekitmek
- bitirmek
- cezalandırmak
- çıtçıtlamak
- demirlemek
- durdurmak
- düğmelemek
- engellemek
- hapsetmek
- iliklemek
- indirmek
- kapatmak
- kapısına kilit vurmak
- kenetlemek
- kesmek
- kırpmak
- kısmak
- kilitlemek
- kopçalamak
- mandallamak
- mühürlemek
- önlemek
- örtmek
- rezelemek
- saklamak
- sarmak
- sarmalamak
- susmak
- susturmak
- sürgülemek
- sürmelemek
- süzmek
- tapalamak
- tıkaçlamak
- tıkamak
- tıpalamak
- tırkazlamak
- yummak
- asmak
- bantlamak
- birleştirmek
- bitiştirmek
- borçlanmak
- cezalandırmak
- cıvatalamak
- çatmak
- çitmek
- dikmek
- döşemek
- eklemlemek
- geçirmek
- giymek
- iliklemek
- iliştirmek
- kalmak
- kaynak yapmak
- kaynaştırmak
- kaynatmak
- kenet etmek
- kenetlemek
- kilitlemek
- kondurmak
- kurmak
- kuşanmak
- kuşatmak
- lehimlemek
- mandallamak
- monte etmek
- önemsemek
- perçinlemek
- raptetmek
- sarmak
- sermek
- soymak
- talik etmek
- tebelleş olmak
- tespit etmek
- teyellemek
- tutturmak
- vermek
- vidalama
- vurmak
HECELEME
ki-lit-le-mek KİLİTLEMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Anahtarla kilidi kapamakÖrnek: Kapıyorum zannıyla kilitlemişim, diyordu.
- [fiil] Bir nesne veya bir kimseyi kilitli bir yere kapamakÖrnek: Bütün giyeceklerini dolaba kilitlemişler. Çocuğu bodruma kilitlemiş.
- [fiil] Karşılıklı çıkıntı ve girintileri olan şeyleri birbirine geçirmek, kenetlemekÖrnek: Sırtüstü kerevete uzanarak iki elimin parmaklarını ensemde kilitledim.
- [fiil] [mecaz] Sıkıca tutmakÖrnek: Zehra parmaklarıyla kadehini kilitledi.
- [fiil] [mecaz] KapatmakÖrnek: Hafızamı kilitlemiştim, maziyi hiç çıkaramıyordum, küflensin kalsın orada diyordum.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük