bilmek
[fiil] [nesnesiz] Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmak
BİLMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
BİLMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abanmak
- akıl erdirmek
- aklına sığdırmak
- algılamak
- anlayıp dinlemek
- aymak
- bilincine varmak
- bilmek
- çakozlamak
- çıkarmak
- derk etmek
- farkına varmak
- görmek
- hissetmek
- içine çekmek
- idrak etmek
- ihata etmek
- intikal etmek
- istihraç etmek
- istintaç etmek
- işi anlamak
- karine ile anlamak
- kavramak
- kestirmek
- kulağını açmak
- künhüne varmak
- nüfuz etmek
- okumak
- onaylamak
- sezmek
- sırra ermek
- şarj etmek
- takdir etmek
- takip etmek
- temizlemek
- tenevvür etmek
- tutmak
- adım atmak
- afişte kalmak
- akıllılık etmek
- arabasını düze çıkarmak
- ardını almak
- ardını getirmek
- arkası yere gelmemek
- arkasını almak
- aşığı cuk oturmak
- at oynatmak
- ayağı düze basmak
- barajı aşmak
- baş edebilmek
- baş etmek
- başa çıkmak
- başarı göstermek
- başına devlet kuşu konmak
- becermek
- belini doğrultmak
- belini kırmak
- bıçak silmek
- bilmek
- bir taşla iki kuş vurmak
- bitirmek
- dama demek
- destanlaşmak
- deveyi düze çıkarmak
- döktürmek
- dümen kırmak
- dümen kullanmak
- düşeş atmak
- ekmeğini taştan çıkarmak
- eli işe yatmak
- eli yatmak
- elinde olmak
- elinden gelmek
- elinden hiçbir şey kurtulmamak
- elinden iyi iş gelmek
- geçmek
- gemisini yürütmek
- gerçekleştirmek
- güçlüğü yenmek
- güçlükleri yenmek
- hak etmek
- hakkından gelmek
- hakkını vermek
- harikalar yaratmak
- hatime çekmek
- hatmetmek
- hüner göstermek
- içinden çıkmak
- iftihara geçmek
- ihraz etmek
- ikmal etmek
- intaç etmek
- iş bilmek
- iş bitirmek
- işi olmak
- işi rast gitmek
- işi yolunda olmak
- işin üstesinden gelmek
- işini bitirmek
- işini görmek
- işini uydurmak
- itmam etmek
- kaleyi içinden fethetmek
- kâm almak
- kazanmak
- keçesini sudan çıkarmak
- kendini göstermek
- kısmet olmak
- kıvırmak
- kotarmak
- köşeyi dönmek
- liyakat göstermek
- mağlup etmek
- malı götürmek
- mezun olmak
- muradına ermek
- muvaffak olmak
- müyesser olmak
- nail olmak
- neticelendirmek
- noktalamak
- oynamak
- parmağının ucunda çevirmek
- parmağının ucuyla çevirmek
- pireyi gözünden vurmak
- pişirip kotarmak
- puan tutturmak
- rayına oturtmak
- rekor kırmak
- sandıktan çıkmak
- sınav vermek
- sırtı yere gelmemek
- sıyırmak
- sıyırtmak
- sonuç almak
- sonuçlamak
- sonuçlandırmak
- sonunu almak
- sükse yapmak
- takla attırmak
- tamamlamak
- tekmillemek
- temizlemek
- terakki etmek
- tulum çıkarmak
- tur atlamak
- turnayı gözünden vurmak
- tuttuğunu koparmak
- tümlemek
- uhdesinden gelmek
- ulaşmak
- varlık göstermek
- yapabilmek
- yerini doldurmak
- yetirmek
- yetişmek
- yetiştirmek
- yırtmak
- yorgunluğunu çıkarmak
- yorgunluk çıkarmak
- yüz akı ile çıkmak
- yüzünü ağartmak
- yüzünün akı ile çıkmak
- yüzüp yüzüp kuyruğuna gelmek
- agâh olmak
- akıl almak
- aklında tutmak
- alışmak
- aydınlanmak
- bellemek
- beynine girmek
- bilgi edinmek
- bilgilenmek
- bilişmek
- bilmek
- çalışmak
- çantadan yetişmek
- dağarcığına atmak
- derinleşmek
- ders almak
- ders görmek
- dirsek çürütmek
- eli alışmak
- eli kırılmak
- erginlenmek
- ezber etmek
- ezberlemek
- fenlenmek
- feyizlenmek
- fikir edinmek
- fikir vermek
- geçmek
- görgülenmek
- haber almak
- hazmetmek
- hıfzetmek
- ibret almak
- ihtisas yapmak
- ilmini almak
- istihbar etmek
- kapmak
- kaşarlanmak
- kavramak
- kıraat etmek
- kulağını açmak
- malumat almak
- malumat edinmek
- meşk almak
- meşk etmek
- mezun olmak
- muttali olmak
- okumak
- papağan gibi ezberlemek
- pişirmek
- sindirmek
- sökmek
- su gibi ezberlemek
- tahsil etmek
- tahsil görmek
- tefeyyüz etmek
- terbiye almak
- terbiye görmek
- ufkunu genişletmek
- uyanmak
- yetişmek
- yoğrulmak
- yontulmak
- yutmak
- zihnine yerleştirmek
HECELEME
bil-mek BİLMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Bir şeyi anlamış veya öğrenmiş bulunmakÖrnek: Bunu bilmek içimi kederle dolduruyordu.
- [fiil] [-i] Bir bilim veya sanat dalında yeterli olmakÖrnek: Yani kısacası bu mükemmel dilimizi kimse bilmez, okumaz.
- [fiil] Bir iş yapmaya alışmış olmak, elinden gelmek
- [fiil] Tanımak, hatırlamakÖrnek: Kadıncığım aç. Ben geldim. Bilemedin mi?
- [fiil] Sanmak, varsaymak, farz etmekÖrnek: Bir hastanın hastalığına gereken önemi vermesi, doktorun ancak kendini o hasta ile birlikte hasta bilmesi ile sağlanabilir.
- [fiil] [-i] Sorumlu tutmakÖrnek: Ben arkadaşını bilmem, seni bilirim.
- [fiil] İnanmakÖrnek: Bilirim yaşamaz güneşte / Bilirim yaşamaz yan yana aşkla / Ne haksızlık / Ne korku
- [fiil] [-i] İşine gelmek, uygun bulmakÖrnek: Mal almasını bildi de parasını vermeyi mi bilmiyor?
- [fiil] -a / -e ekli fiillerle yeterlik bildiren birleşik fiiller oluştururÖrnek: Anlayabilmek. Gidebilmek. Kapayabilmek. Yazabilmek.
- [fiil] [-i] SaymakÖrnek: Teşekkürü borç bilirim.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük