çatmak
[fiil] [-i] Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmak
ÇATMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ÇATMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- acı söylemek
- ağır söylemek
- ağız açmak
- ağzından çıkan sözü kulağı duymamak
- ağzından çıkan sözü kulağı işitmemek
- ağzından çıkanı kulağı duymamak
- ağzından çıkanı kulağı işitmemek
- ağzının ölçüsünü vermek
- ağzının payını vermek
- aşağılamak
- aşağısamak
- ateş yağdırmak
- bağırıp çağırmak
- bağırmak
- benzetmek
- bomba gibi patlamak
- bombardıman etmek
- boyamak
- bozuk çalmak
- çatmak
- çekişmek
- çıkış yapmak
- çıkışmak
- çivilemek
- demediğini bırakmamak
- diskur çekmek
- diskur geçmek
- donatmak
- döşenmek
- esmek
- fırça atmak
- fırça çekmek
- fırçalamak
- gacırdamak
- gagalamak
- gıcırdamak
- giydirmek
- görünmek
- haddini bildirmek
- hakaret etmek
- harlamak
- haşlamak
- hırpalamak
- homurdanmak
- içini boşaltmak
- itap etmek
- itin götüne sokmak
- itin kıçına sokmak
- kakımak
- kalafata çekmek
- kamış atmak
- kamış koymak
- kesip biçmek
- muaheze etmek
- paylamak
- pek söylemek
- sapartayı vermek
- söylemediğini bırakmamak
- söylenmek
- süslemek
- şarlamak
- tahkir etmek
- takaza etmek
- tedip etmek
- tekdir etmek
- terbiyesini vermek
- terslemek
- tezyif etmek
- topa tutmak
- tutunmak
- verip veriştirmek
- veriştirmek
- yerden yere çalmak
- yerden yere vurmak
- yüzüne bağırmak
- zart zurt etmek
- zılgıt vermek
- anlaşmak
- bağdamak
- birleştirmek
- bitirmek
- çatmak
- dağıtmak
- dayandırmak
- durmak
- duşaklamak
- düğmek
- düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm vurmak
- düğümlemek
- hayran etmek
- ilgilendirmek
- ilişkilendirmek
- ilmek
- ilmik atmak
- ilmiklemek
- kelepçelemek
- köstek vurmak
- kösteklemek
- oluşmak
- önlemek
- sarmak
- sikkelemek
- tedavi etmek
- tutuşturmak
- ulamak
- vurmak
- zorlamak
- almak
- asmak
- ayağına geçirmek
- ayağını giymek
- azarlanmak
- baş bağlamak
- başına geçirmek
- bürünmek
- çarşaflanmak
- çatmak
- çelmek
- çulu düzeltmek
- çulu düzmek
- donanmak
- fayrap etmek
- geçirmek
- giyinip kuşanmak
- giyinmek
- kılıktan kılığa girmek
- kullanmak
- kuşanmak
- örtmek
- örtünmek
- sarınmak
- sarmak
- sırtına almak
- sırtına geçirmek
- takınmak
- taşımak
- üstüne almak
- üstüne geçirmek
- vurunmak
- atanmak
- aylığa geçmek
- baş bağlamak
- çalışmak
- çatmak
- çıraklık etmek
- dört elle sarılmak
- emrine girmek
- eteğine sığınmak
- eteğine yapışmak
- geçmek
- görev almak
- görevlendirilmek
- görevlenmek
- hizmet görmek
- hizmete girmek
- hizmetinde olmak
- intisap etmek
- iş tutmak
- işe girmek
- koltuğuna girmek
- koltuğunun altına sığınmak
- kula kul olmak
- kulluk etmek
- maaşa geçmek
- sığınmak
- tabi olmak
- tayini çıkmak
- vazifelendirilmek
- yakasını kaptırmak
- yamanmak
- yanaşmak
- yer bulmak
- yerleşmek
- yuları birinin elinde olmak
- yuları ele vermek
- aldırmak
- asmak
- basmak
- bırakmak
- boşaltmak
- çatmak
- dah etmek
- damlatmak
- dikmek
- dizmek
- doldurmak
- doruklamak
- döşemek
- düzmek
- eklemek
- gol atmak
- istif etmek
- istiflemek
- oturtmak
- örtmek
- salmak
- sermek
- sığdırmak
- sıkıştırmak
- sokmak
- soymak
- sürmek
- sürüştürmek
- tepmek
- tıka basa doldurmak
- tıkıştırmak
- tıkmak
- unutmak
- üzmek
- vazetmek
- vurmak
- yağ basmak
- yağdırmak
- yakmak
- yatırmak
- yaymak
- yazmak
- yerine getirmek
- yerleştirmek
- yığmak
- yük vurmak
- yüklemek
- aramak
- aranmak
- arının yuvasına çöp dürtmek
- ateşle oynamak
- başlatmak
- bela aramak
- belasını aramak
- belayı satın almak
- bokuyla kavga etmek
- bulaşmak
- cıvımak
- cıvıtmak
- çamura taş atmak
- çamurlaşmak
- çanak açmak
- çanak tutmak
- çatmak
- çıbanın başını koparmak
- çıngar çıkarmak
- çirkefe taş atmak
- dalamak
- dalaşmak
- dalına basmak
- dalına binmek
- damarına basmak
- dırıltı çıkarmak
- dil uzatmak
- dokunmak
- eceline susamak
- elleşmek
- esmayı üstüne sıçratmak
- fincancı katırlarını ürkütmek
- gerize taş atmak
- güneşe karşı işemek
- hınzırlık etmek
- hır çıkarmak
- hırgür çıkarmak
- hırlatmak
- ilişmek
- iş çıkarmak
- kanına susamak
- kaşınmak
- kavga çıkarmak
- kötü kişi olmak
- kuyruğuna basmak
- maraza çıkarmak
- mesele çıkarmak
- öfkesini almak
- öfkesini çıkarmak
- patırtı çıkarmak
- sarkıntılık etmek
- sarmak
- sırtı kaşınmak
- sürtünmek
- tasallut etmek
- tehlikeye atılmak
- uyuyan yılanın kuyruğuna basmak
- yılanın kuyruğuna basmak
- zıddına basmak
- zifos atmak
- bozuk çalmak
- burnundan düşen bin parça olmak
- çatınmak
- çatmak
- dudak sarkıtmak
- ekşimek
- kaşlarını çatmak
- soğuk durmak
- soğuklaşmak
- sorutmak
- surat asmak
- surat etmek
- suratı değişmek
- suratından düşen bin parça olmak
- suratını ekşitmek
- şişinmek
- yüzü alabora olmak
- yüzü allak bullak olmak
- yüzü asılmak
- yüzünden düşen bin parça olmak
- yüzünü buruşturmak
- yüzünü ekşitmek
- asmak
- bantlamak
- birleştirmek
- bitiştirmek
- borçlanmak
- cezalandırmak
- cıvatalamak
- çatmak
- çitmek
- dikmek
- döşemek
- eklemlemek
- geçirmek
- iliklemek
- kalmak
- kaynak yapmak
- kaynaştırmak
- kaynatmak
- kenet etmek
- kenetlemek
- kilitlemek
- kondurmak
- kurmak
- kuşanmak
- kuşatmak
- lehimlemek
- mandallamak
- monte etmek
- önemsemek
- perçinlemek
- raptetmek
- sarmak
- sermek
- soymak
- talik etmek
- tebelleş olmak
- tespit etmek
- teyellemek
- vermek
- vidalama
- vurmak
- aborda etmek
- andırmak
- benzemek
- borda etmek
- bordalamak
- burnuna girmek
- burnunun dibine sokulmak
- çatmak
- erişmek
- geçinmek
- gelip çatmak
- gelip dayanmak
- gelmek
- hulul etmek
- merdiven dayamak
- rampa etmek
- rampalamak
- raspalamak
- sanmak
- sıkışmak
- sokulmak
- üzerine düşmek
- yakınlaşmak
- yanaşmak
- yumurta kapıya dayanmak
- yumurta kapıya gelmek
- zannetmek
HECELEME
çat-mak ÇATMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Odun, değnek, kılıç, tüfek vb. uzun şeylerden birkaç tanesini, tepelerinden birbirine çaprazlama dayayarak durdurmakÖrnek: Avlusunda silahlarını çatmış, ayaklarını germiş askerler var.
- [fiil] Kereste vb.ni birbirine tutturmakÖrnek: Kırık tahtaları bir solukta yan yana çattılar.
- [fiil] Bir şeyi yapmak için gerekli parçaları bir araya getirmekÖrnek: Koca bir nahiye titreştik, odunsuz yattık / O büyük mektebi gördün ya, kışın biz çattık
- [fiil] Yükü hayvana iki yanlı yüklemek
- [fiil] Başa yemeni, çatkı, yazma vb.ni bağlamak
- [fiil] [-e] Üzücü, kızdırıcı veya şaşırtıcı olaylarla karşılaşmakÖrnek: Hacı Mustafa bağırıyor, ömründe böyle bir işe çatmadığını söylüyordu.
- [fiil] [-e] Yazıyla veya sözle sataşmakÖrnek: Böyle söyler de sonra yemek biraz azca çıkarsa yahut pek düzgün olmasa aşçıya çatacak gibi olur.
- [fiil] [-e] Rastlamak, karşılaşmakÖrnek: Nerden çattım böylesi bir güzele...
- [fiil] [-e] [hukuk] Gemiler birbirine çarpmak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük