basmak
[fiil] [-e] Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
BASMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
BASMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- afiş yutmak
- aklına uymak
- aldatılmak
- alet olmak
- anafora kaptırmak
- avlanmak
- avunmak
- basmak
- boğulmak
- boynuz takmak
- boynuzlanmak
- deke düşmek
- dolaba gelmek
- dolaba girmek
- dolduruşa gelmek
- dolma yutmak
- dolmuşa gelmek
- donmak
- faka basmak
- ihanete uğramak
- inanmak
- işlemek
- işletilmek
- kafasına uymak
- kafese girmek
- kandırılmak
- kanmak
- kapılma
- kapılmak
- kazık yemek
- kazıklanmak
- kediye ciğer ısmarlamak
- kediye peynir ısmarlamak
- kolpoya düşmek
- kolpoya gelmek
- kül yemek
- kül yutmak
- kündeye gelmek
- mantara basmak
- maşalık etmek
- maşası olmak
- oyuna gelmek
- ökseye basmak
- pusuya düşmek
- sakata gelmek
- tav olmak
- tava gelmek
- tongaya basmak
- tongaya düşmek
- tuzağa düşmek
- uyumak
- yan basmak
- yanılmak
- yem olmak
- yemek
- yutmak
- zokayı yutmak
- adam olmak
- ağırlaşmak
- akil baliğ olmak
- aklı ermek
- artmak
- azmak
- azmanlaşmak
- babacanlaşmak
- balabanlaşmak
- baliğ olmak
- basmak
- bıyığı terlemek
- bitki
- borusu ötmek
- boy almak
- boy atmak
- boy sürmek
- boy vermek
- boya çekmek
- boylanmak
- cücüklenmek
- çarşafa girmek
- devleşmek
- ele gelmek
- ergen olmak
- erginleşmek
- erinleşmek
- erkek olmak
- erkekleşmek
- filizlenmek
- gelişmek
- genelmek
- genişlemek
- genleşmek
- geyik etine girmek
- gün almak
- gürbüzleşmek
- gürleşmek
- hantallaşmak
- irileşmek
- kabarmak
- kendini bilmek
- kişileşmek
- kişilik kazanmak
- koçlanmak
- meydana çıkmak
- neşvünema bulmak
- olgunlaşmak
- palazlamak
- palazlanmak
- palazlaşmak
- reşit olmak
- sakalı bitmek
- serilip serpilmek
- serpilmek
- şenelmek
- uyanmak
- uzamak
- yayılmak
- yeşermek
- yetişmek
- almak
- anasını bellemek
- aşmak
- atlamak
- basmak
- bastırmak
- becermek
- biçimlemek
- binmek
- bombalamak
- bozmak
- çivilemek
- daldırmak
- dalmak
- delmek
- demir atmak
- demirlemek
- devirmek
- dikmek
- diplemek
- doldurmak
- düdüklemek
- dürtmek
- dürtüklemek
- düzeltmek
- düzenlemek
- elden geçirmek
- fişek atmak
- geçirmek
- gerdeğe girmek
- haklamak
- halletmek
- ırzına geçmek
- ırzını bozmak
- ifadesini almak
- iğfal etmek
- iş almak
- iş tutmak
- işlemek
- iyi etmek
- kanına girmek
- kasnaklamak
- kayarlamak
- kaymak
- kiremit aktarmak
- kirletmek
- koynuna almak
- koynuna girmek
- köklemek
- lehimlemek
- nefes çekmek
- perçinlemek
- pompalamak
- sallanmak
- sıraya dizmek
- sikmek
- sokmak
- şişirmek
- tamamlamak
- tecavüz etmek
- tokmaklamak
- ufalamak
- uydurmak
- üflemek
- üfürmek
- vuruşmak
- yapmak
- yemek
- yıkmak
- zımbalamak
- açılmak
- açmak
- akmak
- alarga etmek
- apazlamak
- aralanmak
- aramak
- aşındırmak
- avara etmek
- ayağına gitmek
- ayak atmak
- ayrılmak
- azimet etmek
- basıp gitmek
- basmak
- boylamak
- boynunu kırmak
- caddeyi tutmak
- cehennemin dibine gitmek
- cicozlamak
- çekip gitmek
- çekmek
- çıkmak
- defolmak
- demir almak
- denize açılmak
- dere tepe düz gitmek
- devam etmek
- doğrulmak
- dümeni kırmak
- düşmek
- erişmek
- gaza basmak
- gazlamak
- geçmek
- gerilemek
- gezmek
- göç etmek
- göç eylemek
- göçmek
- görmek
- gözden uzaklaşmak
- gurbete düşmek
- hareket etmek
- hicret etmek
- ıraklaşmak
- ıramak
- icabet etmek
- içmek
- ikilemek
- ilerlemek
- inmek
- intikal etmek
- ipi kırmak
- işlemek
- izlemek
- kalkmak
- kapağı atmak
- kapı yapmak
- kaymak
- kendini atmak
- kendini bir yerde bulmak
- kendini dar atmak
- kirişi kırmak
- koşmak
- kuş kanadıyla gitmek
- kuyruğu dikmek
- muhaceret etmek
- ölmek
- palamarı çözmek
- palamarı koparmak
- pırlamak
- posta yapmak
- sarkmak
- savuşmak
- savuşup gitmek
- sefa geldine gitmek
- sel gibi akmak
- seyretmek
- siktirip gitmek
- siktirmek
- sürmek
- süzülmek
- taşınmak
- tatmin olmak
- tayyetmek
- toz olmak
- tutmak
- tükenmek
- uçmak
- uçup gitmek
- uğramak
- uymak
- uzaklaşmak
- uzamak
- uzanmak
- voltasını almak
- yağ gibi kaymak
- yapmak
- yaylanmak
- yelken açmak
- yelken basmak
- yetmek
- yıkılmak
- yırtmak
- yitmek
- yol almak
- yol gitmek
- yol görünmek
- yol yürümek
- yola çıkmak
- yola düşmek
- yola düzülmek
- yola koyulmak
- yola revan olmak
- yollanmak
- yolunu tutmak
- yürümek
- yürüyüşe geçmek
- zıplamak
- ziyaret etmek
- aldırmak
- asmak
- basmak
- bırakmak
- boşaltmak
- çatmak
- dah etmek
- damlatmak
- dikmek
- dizmek
- doldurmak
- doruklamak
- döşemek
- eklemek
- istif etmek
- istiflemek
- oturtmak
- örtmek
- salmak
- sermek
- sığdırmak
- sıkıştırmak
- sokmak
- soymak
- sürmek
- sürüştürmek
- tepmek
- tıka basa doldurmak
- tıkıştırmak
- tıkmak
- unutmak
- üzmek
- vazetmek
- yağ basmak
- yağdırmak
- yakmak
- yatırmak
- yaymak
- yazmak
- yerine getirmek
- yerleştirmek
- yığmak
- yük vurmak
- yüklemek
- abanmak
- atak yapmak
- atılmak
- baskın yapmak
- basmak
- bastırmak
- bıçak çekmek
- çapmak
- eleştirmek
- girişmek
- hamle etmek
- hamle yapmak
- hücuma kalkmak
- hürya etmek
- ılgar etmek
- ılgarlamak
- istila etmek
- işgal etmek
- kılıç çekmek
- kılıç üşürmek
- kızışmak
- linç etmek
- pala çekmek
- silah çekmek
- silaha davranmak
- şiddete başvurmak
- tartaklamak
- taşa tutmak
- taşlamak
- tecavüz etmek
- üstüne çullanmak
- üstüne gelmek
- üstüne varmak
- üstüne yürümek
- üşmek
- üşüntü etmek
- üşüşmek
- üzerine varmak
- yakasına sarılmak
- yürümek
- acıtmak
- ateş etmek
- atmak
- avlamak
- bağlamak
- basmak
- başına geçirmek
- bombalamak
- boş yerine vurmak
- boynuzlamak
- çakmak
- çalmak
- çarpmak
- çekmek
- çelme atmak
- çelme takmak
- çelmek
- çıkmak
- çırpıştırmak
- çırpmak
- çifte atmak
- çiftelemek
- çubuklamak
- darbe indirmek
- darbe vurmak
- darbelemek
- darbetmek
- değneklemek
- dirseklemek
- dokunmak
- dönmek
- dövmek
- dövünmek
- düşmek
- ekleştirmek
- ekmek
- etkilemek
- fiskelemek
- geçirmek
- giydirmek
- göçmek
- görünmek
- gümlemek
- gürültü etmek
- hırpalamak
- içirmek
- içmek
- indirmek
- inmek
- isabet etmek
- kafa atmak
- kafasını kırmak
- kelepçelemek
- kesmek
- kıç atmak
- kondurmak
- konmak
- kötek atmak
- küçülmek
- kütletmek
- leşini sermek
- mıhlamak
- ödül almak
- öldürmek
- patlatmak
- pençe atmak
- pençe vurmak
- pençelemek
- rastlaşmak
- sallamak
- saplamak
- sarkıtmak
- savurmak
- sıvamak
- soymak
- söylemek
- sumsuklamak
- suratına indirmek
- sürmek
- süsmek
- şamar atmak
- şamarlamak
- şaplak atmak
- şaplatmak
- şut atmak
- şut çekmek
- şutlamak
- takmak
- tartaklamak
- tekme atmak
- tekmelemek
- tepiklemek
- tepmek
- tıkırdatmak
- tıklatmak
- tırpan atmak
- tokat aşk etmek
- tokmaklamak
- tokuşturmak
- topuklamak
- tos vurmak
- toslamak
- toslaşmak
- turalamak
- üzengilemek
- vurduğu yerden ses gelmek
- vurunmak
- yanıltmak
- yansımak
- yapıştırmak
- yaralamak
- yerleştirmek
- yumruk atmak
- yumruk indirmek
- yüreği çarpmak
- zımbalamak
HECELEME
bas-mak BASMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymakÖrnek: Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına.
- [fiil] Küçük çocuklar ayakta durabilmek
- [fiil] Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmekÖrnek: Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız.
- [fiil] [-e] [-i] Sıkıştırarak yerleştirmekÖrnek: Peyniri küpe basmak.
- [fiil] [-i] Bası işi yapmak, tabetmek
- [fiil] [-i] [nesnesiz] Örtmek, bürümek, kaplamakÖrnek: Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk.
- [fiil] [-e] [-i] Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb.yle iz yapmakÖrnek: Şuraya başparmağını bas, dediler, ben de bastım.
- [fiil] [-i] Baskın yapmakÖrnek: Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış.
- [fiil] Bir kimse bir yaşa girmekÖrnek: On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım.
- [fiil] [-i] [nesnesiz] Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmekÖrnek: Şehri akşamüstü sis basmıştı.
- [fiil] [-i] [nesnesiz] Basınç yaparak sıvı ve gazları itmekÖrnek: Pompa bozulmuş, suyu basmıyor. Otomobilin lastiğine hava basmak.
- [fiil] [nesnesiz] Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak
- [fiil] [-i] Uygunsuz vaziyette yakalamak
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymakÖrnek: Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük