basmak

[fiil] [-e] Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymak
BASMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
BASMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
aldanmak
bürümek
büyümek
çiğnemek
düzmek
gelmek
gitmek
gol atmak
hücum etmek
itmek
koymak
saldırmak
vurmak
yayımlamak
HECELEME
bas-mak
BASMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-e] Vücudun ağırlığını verecek bir biçimde ayak tabanını bir yere veya bir şeyin üzerine koymakÖrnek: Bastığın yerlerde güller açtı, sarıldı ayaklarına. [Cahit Külebi]
  2. [fiil] Küçük çocuklar ayakta durabilmek
  3. [fiil] Bir şeyi, üzerine kuvvet vererek itmekÖrnek: Motor çalıştıktan sonra debriyaja basarsınız. [Halide Edip Adıvar]
  4. [fiil] [-e] [-i] Sıkıştırarak yerleştirmekÖrnek: Peyniri küpe basmak.
  5. [fiil] [-i] Bası işi yapmak, tabetmek
  6. [fiil] [-i] [nesnesiz] Örtmek, bürümek, kaplamakÖrnek: Yollarını ot basmış, çamları yükselip saçaklarına el atmış olan bu büyük köşk. [Memduh Şevket Esendal]
  7. [fiil] [-e] [-i] Bir şey üzerinde kalıp, mühür vb.yle iz yapmakÖrnek: Şuraya başparmağını bas, dediler, ben de bastım. [Sait Faik Abasıyanık]
  8. [fiil] [-i] Baskın yapmakÖrnek: Ölen kızın intikamını almak için köyü basıp yakmış. [Etem İzzet Benice]
  9. [fiil] Bir kimse bir yaşa girmekÖrnek: On dokuz yaşına yeni basmış, ürkek ve utangaç bir kızdım. [Azra Erhat]
  10. [fiil] [-i] [nesnesiz] Duman, sis vb. çevreyi kaplamak, çökmekÖrnek: Şehri akşamüstü sis basmıştı. [Sait Faik Abasıyanık]
  11. [fiil] [-i] [nesnesiz] Basınç yaparak sıvı ve gazları itmekÖrnek: Pompa bozulmuş, suyu basmıyor. Otomobilin lastiğine hava basmak.
  12. [fiil] [nesnesiz] Kümes hayvanları kuluçkaya yatmak
  13. [fiil] [-i] Uygunsuz vaziyette yakalamak
  14. [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Bir şeyin etkisinde kalıp eziklik, üzüntü ve ağırlık duymakÖrnek: Yüreğinin acısını duyuyordu. Sıkıntı basmış, terlemeye başlamıştı. İzin istedi. [Yusuf Ziya Bahadınlı]
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: