dayanmak
[fiil] [-e] Bir yere yaslanmak, kendini dayamak
DAYANMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
DAYANMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- addetmek
- almak
- andırmak
- asılmak
- büzülmek
- cezbetmek
- çekelemek
- çekişmek
- çekiştirmek
- damıtmak
- daralmak
- dayanmak
- eksilmek
- ezmek
- film çekmek
- gitmek
- gol atmak
- göndermek
- götürmek
- hayran etmek
- içmek
- kaydetmek
- kısalmak
- kolan çekmek
- koparmak
- küçülmek
- maruz kalmak
- ölçmek
- sarkıtmak
- sermek
- sıvamak
- sıyırmak
- sündürmek
- sürüklemek
- sürünmek
- taşımak
- tedavi etmek
- uzatmak
- üstlenmek
- vermek
- vurmak
- yazmak
- yedeğe almak
- yedek çekmek
- yedeklemek
- yedekte çekmek
- yısa etmek
- yürütmek
- aleyhe dönmek
- altında kalmamak
- ayak diremek
- azmetmek
- boykot etmek
- cephe almak
- dayanmak
- dayatmak
- dimdik durmak
- dinelmek
- diremek
- direşmek
- diretmek
- eyvallah etmemek
- ferman dinlememek
- göğüslemek
- ısrar etmek
- iddia etmek
- inat etmek
- kafa tutmak
- kafasını kaldırmak
- kafasının dikine gitmek
- kahır çekmek
- kahrını çekmek
- karşı çıkmak
- karşı gelmek
- kuru gürültüye pabuç bırakmamak
- metanet göstermek
- mukavemet göstermek
- pabuç bırakmamak
- palazlanmak
- patırtıya pabuç bırakmamak
- sebat etmek
- sebat göstermek
- sıkı basmak
- sıkı durmak
- taannüt etmek
- tutunmak
- tüylenmek
- ayak basmak
- baliğ olmak
- bulmak
- çıkmak
- dayanmak
- değmek
- eli gitmek
- ermek
- getirmek
- girmek
- gitmek
- idrak etmek
- inmek
- karaya ayak basmak
- kavuşmak
- kendini atmak
- kendini dar atmak
- mazhar olmak
- mevlasını bulmak
- muradına ermek
- murat almak
- muvasalat etmek
- nail olmak
- nasip olmak
- olgunlaşmak
- tutmak
- ulaşmak
- uzanmak
- varmak
- vasıl olmak
- vusul bulmak
- yaklaşmak
- yanaşmak
- yetişmek
- yolu almak
- yolu düşmek
- âdet olmak
- almak
- ardı arası kesilmemek
- ardı arkası kesilmemek
- arkası gelmek
- asıda kalmak
- asıda olmak
- askıda kalmak
- ayakta kalmak
- aylamak
- baki kalmak
- bengileşmek
- bitmek tükenmek bilmemek
- cezalandırmak
- çorap söküğü gibi gelmek
- çorap söküğü gibi gitmek
- daim olmak
- dayanmak
- değmek
- devam etmek
- doldurmak
- durmak
- ebedîleşmek
- gâvur orucu gibi uzamak
- gırla gitmek
- gitmek
- hüküm sürmek
- intikal etmek
- izlemek
- kaim olmak
- kalmak
- kangrenleşmek
- kazmak
- kovmak
- koymak
- muallakta kalmak
- muallakta olmak
- müzminleşmek
- olagelmek
- ölümsüzleşmek
- ömrü uzamak
- para basmak
- sakalı bitmek
- sallantıda kalmak
- satmak
- seyretmek
- sıvamak
- süregelmek
- süreğenleşmek
- sürüncemede kalmak
- sürüp gitmek
- teakup etmek
- temadi etmek
- teselsül etmek
- tevali etmek
- tutmak
- uzamak
- uzanmak
- vurmak
- yaşamak
- yetişmek
- yürümek
- yürütmek
- zincirlenmek
HECELEME
da-yan-mak DAYANMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Bir yere yaslanmak, kendini dayamakÖrnek: Odalardan birinde köşeye dayanmış bir adam, sanki sızmış gibi görünüyor.
- [fiil] Bir şeyin üzerinde kurulmuş olmakÖrnek: Karşılıklı bilmece sormaya dayanan seyirlik oyunlar da vardır.
- [fiil] [mecaz] Zarar görmemek, varlığını korumak, hasar görmemekÖrnek: Bu gemi fırtınaya iyi dayanır.
- [fiil] [mecaz] Varmak, ulaşmakÖrnek: Bu haber ortalığa yayılır yayılmaz banknotlarını kapan bankaya dayanıyor.
- [fiil] [mecaz] Bütün gücünü kullanarak bir işi yapmakÖrnek: İki genç, kırarcasına küreklere dayandılar.
- [fiil] [mecaz] Bir iş sonunda birinin veya bir şeyin üzerinde kalmakÖrnek: Bu proje sonunda bize dayanacak.
- [fiil] [mecaz] Birinden, bir şeyden güç almak, güvenmek, istinat etmekÖrnek: Laikliği korumak için kanun kuvvetine mi, eğitim ve telkin kuvvetine mi dayanmalıyız?
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Uzun süre kullanılmaya uygun olmakÖrnek: Bu kumaş çok dayandı.
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Tutunmak, karşı durmak, karşı koymak, mukavemet etmekÖrnek: Merkezde Akhisar'ın, Bergama'nın da henüz dayandığını öğrendiler.
- [fiil] [nesnesiz] Yetişmek, yeter olmak
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Güç bir duruma katlanmak, çekmek, sabretmek, tahammül etmekÖrnek: Kazılmış mezarın önüne geldiklerinde daha fazla dayanamayıp oracığa çöktü.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük