oturmak

[fiil] [-e] Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
OTURMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
OTURMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
apışmak
barınmak
birleşmek
büzülüp oturmak
çökmek
çöreklenmek
diz çökmek
domalmak
geçmek
ilişmek
kalmak
kasılmak
kaykılmak
kökleşmek
kurulmak
külçe gibi oturmak
tembellik etmek
tünemek
uymak
uzun oturmak
yayılmak
yerleşmek
yığılmak
yıkılmak
HECELEME
o-tur-mak
OTURMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [fiil] [-e] Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmekÖrnek: Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu. [Sait Faik Abasıyanık]
  2. [fiil] [nesnesiz] Bu biçimde yerleştiği yerde kalmakÖrnek: Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız. [Tarık Dursun K.]
  3. [fiil] [-i] Uygun gelmek, ölçüleri tam olmakÖrnek: Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti. [Tarık Buğra]
  4. [fiil] [-de] Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmekÖrnek: Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar. [Burhan Felek]
  5. [fiil] [nesnesiz] Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmakÖrnek: Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?
  6. [fiil] [nesnesiz] Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmekÖrnek: Temelin bu tarafı on santim oturmuş.
  7. [fiil] [-le] Biriyle beraber yaşamakÖrnek: O günden beri enişte beyle oturuyorum. [Sermet Muhtar Alus]
  8. [fiil] Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
  9. [fiil] Yer almak, geçmekÖrnek: Valilik makamına oturdu.
  10. [fiil] [nesnesiz] Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmekÖrnek: Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.
  11. [fiil] Belli bir yörüngede dönmeye başlamakÖrnek: Uydu yörüngeye oturdu.
  12. [fiil] Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak
  13. [fiil] [nesnesiz] Herhangi bir durumda belli bir süre kalmakÖrnek: Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı. [Memduh Şevket Esendal]
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: