oturmak
[fiil] [-e] Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmek
OTURMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- apışmak
- ayağını altına almak
- ayak ayak üstüne atmak
- ayaklarını altına almak
- bacak bacak üstüne atmak
- bağdaş kurmak
- barınmak
- başköşeye kurulmak
- birleşmek
- büzülüp oturmak
- çökmek
- çömelmek
- çömmek
- çöreklenmek
- diz çökmek
- domalmak
- eğreti oturmak
- geçmek
- ıhmak
- ilişmek
- kalmak
- kasılmak
- kaykılmak
- kökleşmek
- kurulmak
- külçe gibi oturmak
- maça beyi gibi kurulmak
- manda gibi yayılmak
- misafir gibi oturmak
- tembellik etmek
- tünemek
- uymak
- uzun oturmak
- yayılmak
- yerleşmek
- yığılmak
- yıkılmak
OTURMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağıllanmak
- anlaşmak
- baş başa vermek
- bileşmek
- bir araya gelmek
- bir olmak
- birikmek
- birlik olmak
- bitişmek
- buluşmak
- bütünleşmek
- çakışmak
- çatışmak
- çöküşmek
- derişmek
- dökülmek
- el ele vermek
- geçinmek
- geçişmek
- girişmek
- halvet olmak
- içtima etmek
- irkilmek
- iştirak etmek
- ittihat etmek
- kalabalıklaşmak
- karışmak
- katışmak
- kavuşmak
- kaynamak
- kaynaşmak
- kenetlenmek
- kervana katılmak
- kucaklaşmak
- kümelenmek
- kümeleşmek
- meclis kurmak
- mülaki olmak
- odaklanmak
- ortak olmak
- ortaklaşmak
- oturmak
- oyulgalanmak
- paylaşmak
- takılmak
- temasa geçmek
- temerküz etmek
- teraküm etmek
- terekküp etmek
- toplanılmak
- toplanmak
- toplaşmak
- toplumlaşmak
- üşmek
- üşüntü etmek
- üşüşmek
- yapışmak
- yaşamak
- yığılıp kalmak
- yığılışmak
- yığışmak
- yuvalanmak
- alaya çıkmak
- arka kapıdan çıkmak
- artakalmak
- beklemek
- bulunmak
- bürümek
- bütünlemeye kalmak
- çakmak
- çuvallamak
- devam etmek
- dinmek
- diplemek
- dönmek
- durmak
- gecikmek
- gümlemek
- ikmale kalmak
- kaput gitmek
- konaklamak
- konmak
- olanaksızlaşmak
- oturmak
- oyalanmak
- sınıfta çakmak
- sınıfta kalmak
- sürdürmek
- sürmek
- takılmak
- takmak
- top atmak
- topu atmak
- torpillemek
- yaşamak
- yetinmek
- yitirmek
- ağzını açmak
- avareleşmek
- aylaklık etmek
- boş durmak
- boş gezmek
- boş kalmak
- boş oturmak
- boşta gezmek
- boşta kalmak
- dalga geçmek
- elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak
- ense yapmak
- erinmek
- gevşemek
- gözünde büyümek
- hamlamak
- hamlaşmak
- hasta olmak
- havyar kesmek
- haylazlaşmak
- haylazlık etmek
- maytap geçmek
- mızmızlanmak
- mızmızlık etmek
- minder çürütmek
- miskinleşmek
- oturmak
- oyalanmak
- ömür çürütmek
- paslanmak
- pineklemek
- rahatına bakmak
- sallanmak
- sırtüstü yatmak
- siftinmek
- sinek avlamak
- sümsükleşmek
- sütçü beygiri gibi ayakta uyumak
- tembelleşmek
- uyuzlaşmak
- üşenmek
- vakit öldürmek
- yan gelip oturmak
- yan gelip yatmak
- yan gelmek
- yanlamak
- yüksünmek
- zaman öldürmek
- zor gelmek
- zora gelememek
- açmak
- adapte olmak
- araziye uymak
- ayak değiştirmek
- bağdaşmak
- cemaate uymak
- denk gelmek
- düşmek
- elvermek
- gelmek
- girmek
- gitmek
- hallihamur olmak
- hava iyi esmek
- hesabına gelmek
- hokka gibi oturmak
- imtisal etmek
- imtizaç etmek
- intibak etmek
- iş görmek
- işe yaramak
- işine gelmek
- iyi gelmek
- iyi gitmek
- iyi olmak
- kabul etmek
- kaldırmak
- kalıp gibi oturmak
- kaynaşmak
- kıyak kaçmak
- milim oynamamak
- milim şaşmamak
- münasebet almak
- müsaade etmek
- olmak
- oturmak
- öğür olmak
- rast gelmek
- sığışmak
- sığmak
- sıkışmak
- suyuna gitmek
- şanına yakışmak
- şanından olmak
- takip etmek
- tam gelmek
- tamam gelmek
- tetabuk etmek
- tevafuk etmek
- tutmak
- uygun düşmek
- uygun gelmek
- yakışmak
- yaramak
- yaraşık almak
- yaraşmak
- yeri olmak
- a
- ağza düşmek
- ağzına sakız olmak
- aksetmek
- alıp yürümek
- ayyuka çıkmak
- bulaşmak
- bürümek
- büyümek
- çalkanmak
- çavlanmak
- çıkmak
- dağılmak
- dal budak salmak
- dallanıp budaklanmak
- dallanmak
- dilden dile dolaşmak
- dile düşmek
- dile gelmek
- dillenmek
- dillere destan olmak
- dillere düşmek
- duyulmak
- dünyayı tutmak
- evrenselleşmek
- gelişmek
- genelleşmek
- genişlemek
- güncelleşmek
- intişar etmek
- işitilmek
- kaplamak
- kol atmak
- kol uzatmak
- kök salmak
- laf çıkmak
- laf olmak
- meydan almak
- moda olmak
- otlamak
- oturmak
- rivayet olunmak
- saçılmak
- serilmek
- serpilmek
- sıçramak
- sızmak
- sirayet etmek
- şüyu bulmak
- taammüm etmek
- tevessü etmek
- yansımak
- yaygınlaşmak
- yemek
- abayı sermek
- aylamak
- demir atmak
- geçirmek
- ikamet etmek
- kapağı atmak
- kapılanmak
- karar kılmak
- kazık kakmak
- kök salmak
- mesken tutmak
- mıhlanmak
- minder çürütmek
- oturmak
- postu sermek
- tavattun etmek
- temel kakmak
- temel tutmak
- tutunmak
- üslenmek
- vatan tutmak
- yerine oturmak
- yerini ısıtmak
- yerlileşmek
- yıllamak
- yurt edinmek
- yurt tutmak
- yurtlanmak
- yuva yapmak
- yuvalanmak
HECELEME
o-tur-mak OTURMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Vücudun belden yukarısı dik duracak biçimde ağırlığı kaba etlere vererek bir yere yerleşmekÖrnek: Bir sandalyenin üzerinde oturmuş, önüne bakıyordu.
- [fiil] [nesnesiz] Bu biçimde yerleştiği yerde kalmakÖrnek: Bakın, hikâye zordur, acımasız ve hoşgörüsüzdür. Oturursunuz ve başından kalkamazsınız.
- [fiil] [-i] Uygun gelmek, ölçüleri tam olmakÖrnek: Ütüsüz ve beli oturmamış pantolonunu çekti.
- [fiil] [-de] Bir yerde sürekli olarak kalmak, ikamet etmekÖrnek: Aynı semtte oturdukları için komşu da sayılırlar.
- [fiil] [nesnesiz] Hiçbir iş yapmadan boş vakit geçirmek, boş durmakÖrnek: Böyle oturacağınıza çalışsanız olmaz mı?
- [fiil] [nesnesiz] Toprak veya yapı çökmek, aşağı inmekÖrnek: Temelin bu tarafı on santim oturmuş.
- [fiil] [-le] Biriyle beraber yaşamakÖrnek: O günden beri enişte beyle oturuyorum.
- [fiil] Bir işi yapmakta olmak, bir işe başlamak üzere olmak
- [fiil] Yer almak, geçmekÖrnek: Valilik makamına oturdu.
- [fiil] [nesnesiz] Benimsenmek, yerleşmek, kökleşmekÖrnek: Gelenekler gün geçtikçe iyice oturdu.
- [fiil] Belli bir yörüngede dönmeye başlamakÖrnek: Uydu yörüngeye oturdu.
- [fiil] Sıvı tortuları dibe çökmek, dipte toplanmak
- [fiil] [nesnesiz] Herhangi bir durumda belli bir süre kalmakÖrnek: Arif gibi bir adamla çene yarışına girmek istememekle beraber susup oturamazdı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük