dinmek
[fiil] [nesnesiz] Sona ermek, bitmek, durmak
DİNMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- ağırlaşmak
- azalmak
- cansızlaşmak
- deniz durmak
- deniz düşmek
- dinginleşmek
- durgunlaşmak
- durmak
- durulmak
- düşmek
- geçmek
- gevşemek
- hafiflemek
- hızını almak
- hızını kaybetmek
- hızını yitirmek
- istop etmek
- kalmak
- kesilmek
- kırılmak
- kısılmak
- kül bağlamak
- limanlamak
- mayna etmek
- ortalık düzelmek
- ortalık yatışmak
- oturuşmak
- sakinleşmek
- sönmek
- stop etmek
- susmak
- suyu kesilmiş değirmene dönmek
- sükûnet bulmak
- yatışmak
- yavaşlamak
- yelkenleri suya indirmek
- yumuşamak
DİNMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- aksamak
- bağlamak
- barınmak
- beklemek
- bitirmek
- bozulmak
- bulunmak
- çakılıp kalmak
- çivilenmek
- demir atmak
- demirlemek
- dinmek
- donmak
- duraklamak
- duralamak
- eğlenmek
- eğleşmek
- fren yapmak
- hitam vermek
- inkıtaya uğramak
- kakılıp kalmak
- kazıklamak
- kesintiye uğramak
- kesmek
- konaklamak
- mıhlanmak
- milim oynamamak
- mola vermek
- nefes almak
- oyalanmak
- park etmek
- put kesilmek
- rahat durmak
- sabit olmak
- son vermek
- sonuçlamak
- sonuçlandırmak
- sürmek
- tamamlamak
- tatil olmak
- tatile girmek
- tevakkuf etmek
- uğramak
- yaşamak
- yerinde saymak
- zınk diye durmak
- açı
- akıl
- alışmak
- amme efkârı
- ana fikir
- anlayış
- apışmak
- âşık olmak
- azaltmak
- bakım
- bakış açısı
- baş aşağı gelmek
- baş aşağı gitmek
- benimsemek
- bilimsel düşünce
- boylamak
- bulunmak
- çakılmak
- çökmek
- damlamak
- devrilmek
- dinmek
- doğmak
- dökülmek
- düşkün olmak
- düşün
- düşünce
- düşünme
- düşünüş
- efkâr
- efkârıumumiye
- eksilmek
- endişe
- fırsat bulmak
- fikir
- fingirdemek
- gelmek
- gitmek
- göçmek
- görüş
- görüş açısı
- göz
- hesap
- içtihat
- ide
- idea
- iki seksen uzanmak
- imgeleme
- inmek
- kamuoyu
- kapaklanmak
- kaygı
- kaymak
- kovulmak
- kötüleşmek
- mezhep
- mülahaza
- mülahazat
- mütalaa
- nakavt olmak
- nazar
- noktainazar
- ölmek
- pencere
- platform
- rastlaşmak
- rey
- sakıt olmak
- sapır sapır dökülmek
- serilmek
- ses
- sukut etmek
- tahayyül
- tefekkür
- teker meker yuvarlanmak
- tekerlenmek
- telakki
- tepesi aşağı gitmek
- tepetakla gitmek
- tepetakla yuvarlanmak
- ters pers olmak
- ucuzlamak
- uçmak
- uğramak
- uğraşmak
- umumi efkâr
- uymak
- ütopya
- varidat
- vurmak
- yağmak
- yansımak
- yenilmek
- yeri öpmek
- yığılıp kalmak
- yığılmak
- yıkılmak
- yitmek
- yuvarlanmak
- zaviye
- zayıflamak
- zihniyet
- züğürtlemek
- alaya çıkmak
- arka kapıdan çıkmak
- artakalmak
- barınmak
- beklemek
- bulunmak
- bürümek
- bütünlemeye kalmak
- çakmak
- çuvallamak
- devam etmek
- dinmek
- diplemek
- dönmek
- gecikmek
- gümlemek
- ikmale kalmak
- kaput gitmek
- konaklamak
- konmak
- kökleşmek
- olanaksızlaşmak
- oturmak
- oyalanmak
- sınıfta çakmak
- sınıfta kalmak
- sürdürmek
- sürmek
- takılmak
- takmak
- top atmak
- topu atmak
- torpillemek
- yaşamak
- yerleşmek
- yetinmek
- yitirmek
- ağız dil vermemek
- ağzı dili bağlanmak
- ağzına kira istemek
- ağzına taş almak
- ağzından çıt çıkmamak
- ağzını bıçak açmamak
- ağzını kapamak
- ağzını kilitlemek
- ağzını kiraya vermek
- ağzını pek tutmak
- ağzını sıkı tutmak
- ağzını toplamak
- ağzını tutmak
- bahsi kapamak
- boğazında düğümlenmek
- çenesini bıçak açmamak
- çenesini tutmak
- çıt çıkarmamak
- dil ağız vermemek
- dili ağırlaşmak
- dili tutulmak
- dili varmamak
- diline kira istemek
- diline sağlam olmak
- dilini bağlamak
- dilini kesip oturmak
- dilini kesmek
- dilini tutmak
- dilini yutmak
- dinmek
- dut yemiş bülbüle dönmek
- es geçmek
- kabız olmak
- kapamak
- kesmek
- ketum olmak
- kısa kesmek
- kısa tutmak
- laf düşmemek
- lafı ağzında kalmak
- mars olmak
- nutku tutulmak
- pusmak
- sakit kalmak
- ses çıkarmamak
- ses etmemek
- ses kesilmek
- ses seda çıkmamak
- ses seda kalmamak
- sesi çıkmamak
- sesi kesilmek
- sesi soluğu çıkmamak
- sesini çıkarmamak
- sesini kesmek
- sessizleşmek
- söz düşmemek
- sözü ağzında kalmak
- sözü kesmek
- suskunlaşmak
- suspus olmak
- sükûtla geçiştirmek
- tahammül etmek
- yekûn çekmek
- yutmak
HECELEME
din-mek DİNMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Sona ermek, bitmek, durmakÖrnek: Gözyaşlarım dindi, ferahladım, eski hayatıma kavuştum.
- [fiil] Kar ve yağmurun yağması, rüzgârın esmesi kesilmek veya durmakÖrnek: Dinmiş lodosların uğultusu içinde / İstanbul'u dinliyorum, gözlerim kapalı
- [fiil] [mecaz] İyileşmekÖrnek: Biraz sevinmek için bekledim dinsin yaram / Anladım, bana gülmek değil yaşamak haram
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük