zorlamak
[fiil] [-i] Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmek
ZORLAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- aceleye getirmek
- aman vermemek
- angaryaya koşmak
- apıştırmak
- bağlamak
- baskı altında tutmak
- baskı yapmak
- baskılamak
- başına çıkmak
- bocalatmak
- boyunduruğa vurmak
- cebir kullanmak
- cebretmek
- cendereye sokmak
- dara boğmak
- dara getirmek
- dikte etmek
- dizginini çekmek
- dizginlemek
- el tutmak
- elini kolunu bağlamak
- emrivaki yapmak
- ensesine binmek
- ezmek
- gem vurmak
- gemini kısmak
- gırtlağına basmak
- göz açtırmamak
- icbar etmek
- iki ayağını bir pabuca sokmak
- ilca etmek
- ipini çekmek
- işkenceye sokmak
- itmek
- kabuksuz yumurtlatmak
- kanırmak
- kanırtmak
- kapana sıkıştırmak
- kapıya dayanmak
- kasmak
- kök söktürmek
- mahkûm etmek
- mecbur etmek
- mecbur tutmak
- nefes aldırmamak
- oldubittiye getirmek
- olupbittiye getirmek
- ot yoldurmak
- sıkı basmak
- sıkılamak
- sıkıştırmak
- sıkıya almak
- sıkmak
- soluk aldırmamak
- susatmak
- sürüklemek
- tahakküm etmek
- tazyik etmek
- tepesine binmek
- tepesine çıkmak
- terletmek
- uğraştırmak
- üstelemek
- üstüne varmak
- üzerine varmak
- yakasına çökmek
- yakasına sarılmak
- yalvartmak
- yorgunu yokuşa sürmek
- yormak
- yüklenmek
- zapturapt altına almak
- zor kullanmak
- zorunda bırakmak
ZORLAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- anlaşmak
- bağdamak
- birleştirmek
- bitirmek
- çatmak
- dağıtmak
- dayandırmak
- durmak
- duşaklamak
- düğmek
- düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm atmak
- düğüm üstüne düğüm vurmak
- düğümlemek
- hayran etmek
- ilgilendirmek
- ilişkilendirmek
- iliştirmek
- ilmek
- ilmik atmak
- ilmiklemek
- kelepçelemek
- köstek vurmak
- kösteklemek
- oluşmak
- önlemek
- sarmak
- sikkelemek
- tedavi etmek
- tutturmak
- tutuşturmak
- ulamak
- vurmak
- zorlamak
- ateş etmek
- bardağı taşırmak
- bastırmak
- başında değirmen çevirmek
- bezdirmek
- bıkkınlık vermek
- bıktırmak
- boğmak
- bunaltmak
- bükmek
- can sıkmak
- canını sıkmak
- esnetmek
- fışkırtmak
- gönlünü karartmak
- gözüne batmak
- içini bayıltmak
- iliğini kurutmak
- izaç etmek
- kabak tadı vermek
- kâfi gelmek
- kaşındırmak
- kavramak
- kurcalamak
- küçülmek
- okşamak
- plak bozulmak
- sıkıntı vermek
- su kaçırmak
- tadını kaçırmak
- tat vermek
- tepesinde havan dövmek
- usanç vermek
- usandırmak
- uyutmak
- yetmek
- zorlamak
- abanmak
- ağızda sakız gibi çiğnemek
- ağzında yaş kalmamak
- ant verdirmek
- ant vermek
- asılmak
- başının etini yemek
- bekinmek
- dalına basmak
- dalına binmek
- dayatmak
- depreşmek
- dili alışmak
- dilinde tüy bitmek
- dilinden düşürmemek
- diline dolamak
- diline pelesenk etmek
- diline takmak
- diline virt etmek
- ekşimek
- ısıtıp ısıtıp önüne koymak
- ısrar etmek
- inat etmek
- katılmak
- sırnaşmak
- tekrar etmek
- tekrarlamak
- tutturmak
- uzun etmek
- üstüne düşmek
- üstüne yüklenmek
- üzerine düşmek
- üzerine yüklenmek
- virt etmek
- yakasını bırakmamak
- yemin verdirmek
- yemin vermek
- yinelemek
- zorlamak
- bitirmek
- can sıkmak
- canına acımamak
- canını çıkarmak
- dayandırmak
- eziyet vermek
- fala bakmak
- gına getirmek
- hamletmek
- haşat etmek
- helak etmek
- iftira etmek
- laçka etmek
- öldürmek
- pestile çevirmek
- pestilini çıkarmak
- soluğan etmek
- soluğunu kesmek
- solutmak
- sucuğunu çıkarmak
- tüketmek
- yüreğini tüketmek
- zahmet olmak
- zahmet vermek
- zahmete sokmak
- zorlamak
HECELEME
zor-la-mak ZORLAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Birine bir şey yaptırmak amacıyla güç kullanmak, boyun eğdirmeye çalışmak, zor kullanmak, mecbur etmekÖrnek: Bir realite hissi ile değil, bir tarih hissi ile kendimizi zorluyorduk.
- [fiil] Açılması, kırılması, sökülmesi gereken şeyler için güç kullanmakÖrnek: Gece kapıyı zorlamışlar.
- [fiil] [nesnesiz] Üstelemek, ısrar etmekÖrnek: Bütün köylü zorladı da bu sefer izin alabildi.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük