yanmak
[fiil] [nesnesiz] Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmak
YANMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
- acımak
- ağrımak
- alazlanmak
- alev almak
- alevlenmek
- alışmak
- âşık olmak
- ateş almak
- ateş çıkmak
- ateşlenmek
- dağlanmak
- değersizleşmek
- harıldamak
- harlamak
- ısınmak
- için için yanmak
- ipilemek
- istemek
- iştial etmek
- kavrulmak
- kıvılcımlanmak
- kor dökmek
- korlanmak
- kömürleşmek
- kül olmak
- mahvolmak
- parlamak
- pavkırmak
- siyahlaşmak
- tutmak
- tutuşmak
- ütülenmek
- ütülmek
- üzülmek
- yalazlanmak
- yıpranmak
YANMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- acılaşmak
- acınmak
- can dayanmamak
- ciğeri parçalanmak
- ciğeri sızlamak
- çürümek
- duygulanmak
- esirgemek
- etkilenmek
- gözleri yaşarmak
- hislenmek
- içi burkulmak
- içi dayanmamak
- içi götürmemek
- içi paralanmak
- içi parçalanmak
- insaf etmek
- merhamet etmek
- sancımak
- tatsızlaşmak
- yanmak
- yazıklanmak
- yüreği cız etmek
- yüreği parçalanmak
- yüreği sızlamak
- yüreği yanmak
- yüreğine dokunmak
- acı çekmek
- acısı içine çökmek
- acısı içine işlemek
- acısı yüreğine çökmek
- acısı yüreğine işlemek
- ağrısı tutmak
- balkımak
- başı çatlamak
- başı tutmak
- başına vurmak
- bıçak gibi saplanmak
- biber gibi yanmak
- burmak
- burulmak
- canı acımak
- canı yanmak
- doğranmak
- iğnelenmek
- kıyılmak
- kıyınmak
- kopmak
- sancılanmak
- sancımak
- sancısı tutmak
- sızlamak
- tütünü tepesinden çıkmak
- uf olmak
- yanmak
- yeri göğü tırmalamak
- zonklamak
- abayı yakmak
- aşka düşmek
- ateşine yanmak
- bağlanmak
- büyülenmek
- çarpılmak
- deli bayrağı açmak
- düşmek
- erimek
- gevşemek
- gönlü akmak
- gönlü çelinmek
- gönlü kaymak
- gönlü takılmak
- gönlünü kaptırmak
- gönlünü pazara çıkarmak
- gönül akıtmak
- gönül bağlamak
- gönül çekmek
- gönül vermek
- kapılmak
- kendini kaptırmak
- mecnun olmak
- meftun olmak
- meyil vermek
- sevdalanmak
- sevişmek
- sevmek
- tutulmak
- üstüne sevmek
- vurulmak
- yanıp tutuşmak
- yanmak
- amaçlamak
- aramak
- arzu duymak
- arzu etmek
- arzulamak
- azmetmek
- beklemek
- can atmak
- can vermek
- canı çekmek
- canı istemek
- canını vermek
- çalmadan oynamak
- dilekçe
- dilemek
- dua etmek
- gerekmek
- gönlü kalmak
- gönlü olmak
- göz dikmek
- göz koymak
- gözle yemek
- gözleri dönmek
- gözü dönmek
- gözünü dikmek
- gözünü hırs bürümek
- heves etmek
- heveslenmek
- hırs bürümek
- içi gitmek
- içi titremek
- içinden gelmek
- istek duymak
- isteklenmek
- istirham etmek
- kıç atmak
- kıvranmak
- kötü gözle bakmak
- meram etmek
- mumla aramak
- murat etmek
- niyaz etmek
- peşinde koşmak
- peşinde olmak
- peşinden koşmak
- peşine düşmek
- rağbet etmek
- rica etmek
- susamak
- talep etmek
- tamah etmek
- tehalük etmek
- temenni etmek
- teşne olmak
- uzanmak
- yalvarmak
- yanıp tutuşmak
- yanmak
- yüreğinden gelmek
- acısı çıkmak
- acısını çekmek
- açık vermek
- açıkta kalmak
- açıkta olmak
- ağzı yanmak
- ağzını havaya açmak
- ağzını poyraza açmak
- ağzının tadı bozulmak
- ağzının tadı kaçmak
- ahengi bozulmak
- alçalmak
- allak bullak olmak
- altüst olmak
- Arafat'ta soyulmuş hacıya dönmek
- baş aşağı gitmek
- başı belaya girmek
- başı derde girmek
- başı nâra yanmak
- başına bir hâl gelmek
- başına taş düşmek
- başına taş yağmak
- başını belaya sokmak
- başını derde sokmak
- başını nâra yakmak
- baştan
- batırılmak
- batmak
- berbat olmak
- bitmek
- boşa gitmek
- bozulmak
- bozum olmak
- ekşimek
- ezilmek
- fena olmak
- gadrolmak
- heba olmak
- köpeklemek
- laçka olmak
- laçkalaşmak
- mahkûm olmak
- perişan olmak
- tekerlenmek
- yanmak
- yıkılmak
- yok olmak
- zararda olmak
- zedelenmek
- ziyan olmak
- züğürtlemek
- addetmek
- anlamak
- atamak
- avlamak
- avlanmak
- ayırmak
- ayırtmak
- başlamak
- beğenmek
- bürümek
- değmek
- depreşmek
- dokunmak
- düşünmek
- el atmak
- el koymak
- elde etmek
- ele geçirmek
- engellemek
- erişmek
- geciktirmek
- gerçekleşmek
- girişmek
- gitmek
- hayran etmek
- izlemek
- kapmak
- kavramak
- kaynamak
- kıstırmak
- kiralamak
- kökleşmek
- mal olmak
- ödeşmek
- önlemek
- sürmek
- tebelleş olmak
- uğramak
- uymak
- vermek
- yakalamak
- yanmak
- yardım etmek
- zapt etmek
- acı duymak
- acılanmak
- acısı içine işlemek
- açıklanmak
- ağlamaklı olmak
- ağlamalı olmak
- ah etmek
- ahlamak
- bayrağı yarıya indirmek
- beli bükülmek
- beyninde şimşekler çakmak
- beyninden vurulmuşa dönmek
- bir hoş olmak
- boş çıkmak
- boşa çıkmak
- bulutlanmak
- burkulmak
- buz kesilmek
- can alıp can vermek
- canı sıkılmak
- cefa çekmek
- cefa görmek
- cız etmek
- ciğeri yanmak
- çenesini bıçak açmamak
- dertlenmek
- dövünmek
- düş kırıklığına uğramak
- efkâr basmak
- efkâr etmek
- efkârlanmak
- ekmeğini kana doğramak
- endişelenmek
- fenasına gitmek
- gam çekmek
- göğüs geçirmek
- gönlü bulanmak
- günleri gece olmak
- harap olmak
- hayal kırıklığına uğramak
- hüsrana uğramak
- hüzne kapılmak
- ızdırap çekmek
- iç çekmek
- iç geçirmek
- içi burkulmak
- içi cız etmek
- içi erimek
- içi içini yemek
- içi kabarmak
- içi kalkmak
- içi kan ağlamak
- içi parçalanmak
- içi sızlamak
- içi yanmak
- içinden kan gitmek
- içine ateş düşmek
- içine hüzün çökmek
- içini çekmek
- içini yemek
- içinin yağı erimek
- içlenmek
- kafasında şimşek çakmak
- kahırlanmak
- kahrından ölmek
- kahrolmak
- kan ağlamak
- kara kara düşünmek
- karalar bağlamak
- karalar giymek
- kasavet çekmek
- kaygılanmak
- keder çekmek
- kederlenmek
- kendi kendini yemek
- kendine dert etmek
- kıvrım kıvrım kıvranmak
- matem tutmak
- muazzep olmak
- neşesi kaçmak
- ölüp ölüp dirilmek
- saçını başını yolmak
- sevinci kursağında kalmak
- tasalanmak
- yanıp tutuşmak
- yanmak
- yara işlemek
- yas tutmak
- yasa gömülmek
- yaşını içine akıtmak
- yeise kapılmak
- yüreği burkulmak
- yüreği ezilmek
- yüreği kan ağlamak
- yüreği sızlamak
- yüreği şişmek
- yüreği yanmak
- yüreğine ateş düşmek
- yüreğine inmek
- yüreğine işlemek
- yüreğine kar yağmak
- yüreğine od düşmek
- yüreğine oturmak
- yüreğinin yağı erimek
- yüreğinin yağları erimek
- zindan kesilmek
- zindan olmak
- açılmak
- akmak
- aşınmak
- atmak
- berbat olmak
- berelenmek
- bozulmak
- buruşmak
- canı çıkmak
- çatlamak
- çentiklenmek
- çürümek
- dağılmak
- deforme olmak
- delinmek
- dökülmek
- elle tutulacak tarafı kalmamak
- elle tutulacak yanı kalmamak
- eprimek
- erimek
- erozyona uğramak
- eskileşmek
- eskimek
- farımak
- fenalaşmak
- gedilmek
- güvelenmek
- harap olmak
- haraplaşmak
- haşat olmak
- hayır kalmamak
- hırpalanmak
- hırtlambası çıkmak
- hışırı çıkmak
- hurdahaş olmak
- hurdası çıkmak
- iler tutar yeri kalmamak
- iler tutar yeri olmamak
- ipliklenmek
- kabaklaşmak
- kabarmak
- kaçmak
- kağşamak
- kalbura dönmek
- karıncalanmak
- kavlamak
- keçelenmek
- keçeleşmek
- kefekiye dönmek
- kelleşmek
- kırılıp dökülmek
- kırış kırış olmak
- kırışmak
- köhneleşmek
- köhnemek
- kötüleşmek
- kül ufak olmak
- lime lime olmak
- miadı dolmak
- oynamak
- örselenmek
- palazlamak
- palazlanmak
- paralanmak
- paramparça olmak
- parçalanmak
- patlamak
- pestili çıkmak
- pul pul olmak
- pullanmak
- rezil olmak
- saçaklanmak
- sağılmak
- sınmak
- sökülmek
- talazlanmak
- tarazlanmak
- tiftik tiftik olmak
- tiftiklenmek
- tirfillenmek
- turşulaşmak
- turşusu çıkmak
- tuz buz olmak
- tuzla buz olmak
- ufalanmak
- un ufak olmak
- viran olmak
- viranlaşmak
- yalama olmak
- yanmak
- yarılmak
- yenmek
- yıpramak
- yırtılmak
- yorulmak
- zedelenmek
- zembereği boşalmak
- zembereği boşanmak
HECELEME
yan-mak YANMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] Birleşiminde karbon bulunan maddeler, ısı ve ışık yayarak kül durumuna geçip yok olmakÖrnek: Yanan ormanların yerine yeni orman yetiştirilir.
- [fiil] Ateş durumuna geçmek, tutuşmakÖrnek: Kömür yandı. Ocaktaki odun yandı.
- [fiil] Isı, ışık veren bir konuma geçmekÖrnek: Gece oldu, ışıklar yandı, yatsı vakti geldi.
- [fiil] Bütünü veya bir bölümü ateş veya sıcaklığın etkisi ile bozulmak, kömür durumuna geçmekÖrnek: Yemek yandı. Ekmek yandı.
- [fiil] Isı etkisiyle vücudun bir yanı yara olmak, kızarmak veya rengi koyulaşmakÖrnek: Ateşe dokundu, eli yandı. Güneşten kolları yandı.
- [fiil] Vücut veya nesnelerin ısısı artmakÖrnek: Odamız yaz günleri çinko damın altında yanar durur.
- [fiil] Parlamak, parıldamakÖrnek: Birkaç batarya top, kızgın güneş altında pırıl pırıl yanıyor.
- [fiil] Birtakım etmenlerin etkisiyle işe yaramaz duruma gelmekÖrnek: Kumaş boyadan yanmış. Ekinler dondan yanmış.
- [fiil] Yanık acısına benzer bir acı duymakÖrnek: Boğazım yanıyor. Biberden ağzım yandı.
- [fiil] Çok istemek, çabalamakÖrnek: Çocuklar, kendilerini beğendirmek için yanıyorlar.
- [fiil] [mecaz] Çok üzülmekÖrnek: Bu yaz tatil yapamayacağıma yanıyorum.
- [fiil] [mecaz] Çok sevmek, büyük bir aşk ile sevmek
- [fiil] [mecaz] Hükümsüz kalmak, değerini yitirmekÖrnek: Vaktinde değiştirilmeyen kâğıt paralar yandı.
- [fiil] [mecaz] Zarara, kötülüğe uğramakÖrnek: Maazallah! Birimize kitaptan rastgele bir şey soracak olsa yandığımız gündü.
- [fiil] [mecaz] Çocuk oyunlarında oyun dışı kalmak
- [fiil] [mecaz] Bir bir sıralamak, dile getirmek, dert dökmek, anlatmakÖrnek: Yazı yazmak, hayatımı anlatmak, kalbimi dökmek ihtiyacıyla yanıyorum.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük