kaynaşmak
[fiil] [nesnesiz] [-le] Ayrılmayacak bir biçimde birleşmek
KAYNAŞMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
KAYNAŞMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açık kapı bırakmak
- ahitleşmek
- anlaşmaya varmak
- antant kalmak
- antlaşmak
- aynı ağzı kullanmak
- aynı telden çalmak
- bağıtlaşmak
- bağlamak
- bağlantı yapmak
- bağlaşmak
- barış görüş olmak
- barış yapmak
- barışmak
- bırakışmak
- bir kazanda kaynamak
- birbirinin ağzına tükürmek
- buzlar çözülmek
- elleşmek
- hep bir ağız olmak
- işi tatlıya bağlamak
- itilaf etmek
- ittifak etmek
- kavilleşmek
- kaynaşmak
- kesişmek
- kıyışmak
- kontrat yapmak
- mukavele yapmak
- mutabık kalmak
- mutabık olmak
- ortasını bulmak
- ödün vermek
- ödünlemek
- söz kesmek
- sözleşme yapmak
- sözleşmek
- sulh olmak
- şartlaşmak
- şike yapmak
- tatlıya bağlamak
- taviz vermek
- ağıllanmak
- baş başa vermek
- bileşmek
- bir araya gelmek
- bir olmak
- birikmek
- birlik olmak
- bitişmek
- buluşmak
- bütünleşmek
- çakışmak
- çatışmak
- çöküşmek
- derişmek
- dökülmek
- el ele vermek
- geçişmek
- girişmek
- halvet olmak
- içtima etmek
- irkilmek
- iştirak etmek
- ittihat etmek
- kalabalıklaşmak
- karışmak
- katışmak
- kavuşmak
- kaynaşmak
- kenetlenmek
- kervana katılmak
- kucaklaşmak
- kümelenmek
- kümeleşmek
- meclis kurmak
- mülaki olmak
- odaklanmak
- ortak olmak
- ortaklaşmak
- oturmak
- oyulgalanmak
- paylaşmak
- takılmak
- temasa geçmek
- temerküz etmek
- teraküm etmek
- terekküp etmek
- toplanılmak
- toplanmak
- toplaşmak
- toplumlaşmak
- üşmek
- üşüntü etmek
- üşüşmek
- yapışmak
- yaşamak
- yığılıp kalmak
- yığılışmak
- yığılmak
- yığışmak
- yuvalanmak
- ahbaplık etmek
- ahenk kurmak
- ahenk sağlamak
- araya almak
- arka arkaya vermek
- arkadaşlık etmek
- ayak uydurmak
- barınmak
- baş başa vermek
- bilişmek
- bir kazanda kaynamak
- bir yakadan baş çıkarmak
- bir yastığa baş koymak
- birbiri için yaratılmış olmak
- birbirinin ağzına girmek
- buluşmak
- çıkmak
- dayanışmak
- dost edinmek
- dostluk etmek
- dostluk kurmak
- düşüp kalkmak
- elleşmek
- eşlik etmek
- gebermek
- geçmişi olmak
- gezmek
- görüşmek
- götürmek
- gül gibi geçinmek
- gül gibi yaşamak
- haşır neşir olmak
- insan içine çıkmak
- kavalyelik etmek
- kaynaşmak
- kenet gibi yapışmak
- kilit gibi olmak
- komşuluk etmek
- komşuluk yapmak
- kubaşmak
- mahremiyetine girmek
- muhit edinmek
- münasebete girmek
- münasebette bulunmak
- müşareket etmek
- nöbetleşmek
- öğür olmak
- öğürleşmek
- ölmek
- perileri bağdaşmak
- refakat etmek
- sırt sırta vermek
- taslamak
- tesahup etmek
- uylaşmak
- yağlı ballı olmak
- yakınlaşmak
- yaklaşmak
- yanaşmak
- yararlanmak
- yardımlaşmak
- yüz yüze bakmak
- yüzü gözü açılmak
- ağınmak
- ağnamak
- baş kıç vurmak
- bel kırmak
- bıngıldamak
- bükünmek
- çabalamak
- çarpınmak
- çırpınmak
- çırpışmak
- dalgalanmak
- davranmak
- debelenmek
- deprenmek
- depreşmek
- devinmek
- doğrulmak
- efil efil etmek
- eğilmek
- hareket etmek
- hareketlenmek
- ırgalanmak
- ırganmak
- kalkmak
- kapanmak
- kaynaşmak
- kımıldanmak
- kımlanmak
- kıpırdamak
- kıpırdanmak
- kıpırdaşmak
- kırpışmak
- kıvranmak
- kıvrım kıvrım kıvranmak
- kuş gibi çırpınmak
- oturup kalkmak
- oynamak
- sallanmak
- uğunmak
- yalpa vurmak
- yalpalamak
- yekinmek
- yerinde duramamak
- yerinden oynamak
- yürümek
- açmak
- adapte olmak
- araziye uymak
- ayak değiştirmek
- cemaate uymak
- denk gelmek
- düşmek
- elvermek
- gelmek
- girmek
- gitmek
- hallihamur olmak
- hava iyi esmek
- hesabına gelmek
- hokka gibi oturmak
- imtisal etmek
- intibak etmek
- iş görmek
- işe yaramak
- işine gelmek
- iyi gelmek
- iyi gitmek
- iyi olmak
- kabul etmek
- kaldırmak
- kalıp gibi oturmak
- kaynaşmak
- kıyak kaçmak
- milim oynamamak
- milim şaşmamak
- münasebet almak
- müsaade etmek
- olmak
- oturmak
- öğür olmak
- rast gelmek
- sığışmak
- sığmak
- sıkışmak
- suyuna gitmek
- şanına yakışmak
- şanından olmak
- takip etmek
- tam gelmek
- tamam gelmek
- tetabuk etmek
- tevafuk etmek
- tutmak
- uygun düşmek
- uygun gelmek
- yakışmak
- yaramak
- yaraşık almak
- yaraşmak
- yeri olmak
HECELEME
kay-naş-mak KAYNAŞMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [nesnesiz] [-le] Ayrılmayacak bir biçimde birleşmekÖrnek: Çakılla çimento kaynaşır.
- [fiil] Çok kalabalık ve hareketli olmak, hareket etmekÖrnek: Kumun üstünde bir sürü kadın erkek, oğlan kız kaynaşıyor.
- [fiil] Birbirine iyice uymakÖrnek: Bu iki renk iyi kaynaşmış.
- [fiil] [mecaz] Uyuşmak, yakın ilişki kurmak, derinleştirmek, iyi anlaşmakÖrnek: Ceylanlarla kaynaşan çocuk, onların seslerini tıpkı onlar gibi çıkarmayı öğrenmişti.
- [fiil] [mecaz] Huzursuzluk çıkmak
- [fiil] [kimya] Birleşmek
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük