dökmek
[fiil] [-i] Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmak
DÖKMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
DÖKMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açmak
- ağzından çıkmak
- anlatmak
- bahis açmak
- baklayı ağzından çıkarmak
- buyurmak
- çıtlatmak
- dermeyan etmek
- dikte etmek
- dile getirmek
- dökmek
- eğlence
- eyitmek
- fısıldamak
- fıslamak
- gargaraya getirmek
- girişmek
- göstermek
- gürültü etmek
- hikâye etmek
- iddia etmek
- ifade etmek
- ileri sürmek
- kapı açmak
- kaydetmek
- kulağına koymak
- kulağına sokmak
- kulağına söylemek
- lütfetmek
- mırıldamak
- mırıldanmak
- nakletmek
- ortadan söylemek
- öne sürmek
- öyleyse
- patlatmak
- saçılıp dökülmek
- sallamak
- sayıklamak
- sayıp dökmek
- saymak
- söylemediğini bırakmamak
- söylemek
- söz açmak
- tabir etmek
- üstüne basmak
- yerleştirmek
- aş
- atlatmak
- ayrılmak
- baston francala
- bazlama
- bazlamaç
- bezdirme
- börek
- çavdar ekmeği
- çörek
- dikmek
- dökmek
- ekmek kırıntısı
- ekmek ufağı
- ev ekmeği
- fodla
- francala
- ful
- galeta unu
- glüten ekmeği
- gömme
- gömmek
- görev
- habbe
- israf etmek
- katlama
- kirde
- kömbe
- kurtulmak
- lavaş
- mısır ekmeği
- nan
- nimet
- ödemek
- pide
- sandviç
- sollamak
- somun
- tam ekmek
- tandır
- tandır ekmeği
- tost ekmeği
- üretmek
- vurmak
- yemek
- yenmek
- yitirmek
- yufka
- yufka ekmeği
- aradan kaldırmak
- atmak
- bastırmak
- bertaraf etmek
- bıçak gibi kesmek
- çıkarmak
- çizmek
- dökmek
- eritmek
- geçirmek
- gidermek
- götürmek
- hükümsüz kılmak
- ıskartaya çıkarmak
- ifna etmek
- ilga etmek
- imha etmek
- iptal etmek
- itlaf etmek
- izale etmek
- kaldırmak
- kalem çekmek
- karalamak
- kayıttan düşmek
- kazımak
- kesmek
- kırmak
- kökünü kazımak
- kurutmak
- kül etmek
- lağvetmek
- mahvetmek
- ortadan kaldırmak
- öldürmek
- refetmek
- selbetmek
- silip süpürmek
- silmek
- susturmak
- tasfiye etmek
- tayyetmek
- telef etmek
- temizlemek
- temizlik yapmak
- tırpandan geçirmek
- tırpanlamak
- yakmak
- yürürlükten kaldırmak
HECELEME
dök-mek DÖKMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Sıvı veya tane durumunda olan şeyleri bulundukları kaptan başka bir yere boşaltmakÖrnek: İhtiyar karısı pırıl pırıl kalaylı maşrapa ile ona su dökecek.
- [fiil] Belli bir yere boşaltmakÖrnek: Sigara tablasını dökmek.
- [fiil] Akıtmak, düşürmekÖrnek: Annem bunu sezdiği gün, babamın arkasından döktüğü yaşları unutacak kadar bedbaht olur.
- [fiil] [-e] Saçmak, serpmekÖrnek: Tavuklara yem döktü.
- [fiil] Salmak, bırakmak
- [fiil] Üstünde bulunan bir şeyi düşürmekÖrnek: Yapraklarını dökmüş iki söğüt ağacı...
- [fiil] Teninde kızamık, kızıl, suçiçeği hastalıklarında olduğu gibi kırmızı lekeler çıkmak
- [fiil] Maden, mum eriyiği veya çimento, alçı vb.ni kalıba akıtarak biçim vermek, döküm yapmakÖrnek: Heykel ilkin çamurdan yapılıyor, sonra kalıbını çıkarıp tunçtan dökecekler.
- [fiil] Sulu hamuru kızgın yağ veya tepsinin içine akıtarak pişirmekÖrnek: Lokma dökmek. Kadayıf dökmek.
- [fiil] Bir yere çokça bir şey yığmak, taşımakÖrnek: Sınıra asker dökmek.
- [fiil] [nesnesiz] Çok söylemekÖrnek: Dil dökmek.
- [fiil] Bir şeyi yok etmek için atmakÖrnek: Satılmayan hamsileri denize döktüler.
- [fiil] [-e] Bir işte veya bir konuyu ele alış biçiminde değişiklik yapmakÖrnek: Şimdi maşallah açılmaya başladım diye söylenirsin, işi ahbaplığa dökersin, olur gider.
- [fiil] Yakmak, tutuşturmakÖrnek: Sabah ve akşam kahvaltıları için mangal döktürürdü. Mangal yakmak denmezdi. Mangalı dök, tutuştur denirdi.
- [fiil] Kullanmak, harcamak, sarf etmekÖrnek: Dimağ ve beden cevherlerini döken çocukları hesaplı bir kalori ile beslemek lazımdı.
- [fiil] [mecaz] Çok sayıda öğrenciyi sınavda veya bir üst sınıfa geçirmede başarısız saymakÖrnek: Sınıfın yarısını döktüler.
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Bol bol vermek, ödemek, sarf etmekÖrnek: Para dökmek.
- [fiil] [mecaz] Açığa vurmak, söylemek, ortaya koymakÖrnek: Acaba biraz anlatsan, derdini döksen olmaz mı?
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük