açık

[sıfat] Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtı
AÇIK İLE BENZER OLAN KELİMELER
AÇIK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
akıcı
aleni
aydın
aydınlık
bariz
belirgin
belirli
belli
borç
boş
bulutsuz
celi
çıplak
dekolte
dış
dolambaçsız
duru
eksik
fasih
futbolcu
gedik
geniş
hoşgörülü
kesin
kuşkusuz
malum
münhal
net
ortada
saydam
seyrek
soluk
şeffaf
uçuk
ulu orta
uzak
HECELEME
a-çık
AÇIK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [sıfat] Açılmış, kapalı olmayan, kapalı karşıtıÖrnek: Açık pencereden, pastırma yazının mavi ışıkları girmekte. [Erendiz Atasü]
  2. [sıfat] Engelsiz, serbestÖrnek: Açık yol.
  3. [sıfat] Örtüsüz, çıplakÖrnek: Yolcuların hepsi indikten sonra Mehmet Akif göründü, beni açık başıyla selamladı. [Ahmet Kabaklı]
  4. [sıfat] BoşÖrnek: Kâğıtta açık yer kalmadı.
  5. [sıfat] Görevlisi olmayan, boş (iş, görev), münhalÖrnek: Açık kadro.
  6. [sıfat] Aralığı çokÖrnek: Açık adımlarla.
  7. [sıfat] Çalışır durumda olanÖrnek: Bazı dükkânları açık olan caddeden sola saptılar. [Ömer Seyfettin]
  8. [sıfat] Kolay anlaşılır, vazıhÖrnek: Açık, dobra sualleriyle karşısındakinin en azından keyfini kaçırır. [Emine Işınsu]
  9. [sıfat] Gizliliği olmayan, olduğu gibi görünenÖrnek: Bu adamın her işi açıktır.
  10. [sıfat] Her türlü düşünceyi hoşgörüyle karşılayabilen, etkisinde kalabilenÖrnek: Her çeşit kafa ve gönül fırtınalarına açık bir adamdı o. [Tarık Buğra]
  11. [sıfat] Rengi koyu olmayan, koyu karşıtıÖrnek: Açık sarı saçlı, zayıf bir kadın keman çalıyordu. [Ömer Seyfettin]
  12. [sıfat] Sevişme sahnelerini bütün çıplaklığıyla anlatan (kitap, resim, film vb.)
  13. [zarf] Belirgin bir biçimdeÖrnek: İnsan, mağlubiyetini bu kadar açık kabul eder mi? [Mahmut Yesari]
  14. [isim] Bir gereksinimin karşılanamaması durumuÖrnek: Ülkenin doktor açığı.
  15. [isim] Belli bir yerin biraz uzağıÖrnek: Tren yolu nehrin açığından geçer.
  16. [isim] Denizin kıyıdan uzakça olan yeriÖrnek: Limanda bilinen gemiler, oysa açıklardadır. [Behçet Necatigil]
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: