eksik
[sıfat] Bir bölümü olmayan, noksan, natamam
EKSİK İLE BENZER OLAN KELİMELER
EKSİK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açık seçik
- akıcı
- aleni
- apaçık
- aşikâr
- ayan beyan
- aydın
- aydınlık
- bariz
- belirgin
- belirli
- belli
- berrak
- borç
- boş
- bulutsuz
- celi
- çıplak
- degaje
- dekolte
- deşifre
- dış
- dolambaçsız
- dolaşıksız
- dupduru
- duru
- eksik
- fasih
- futbolcu
- geniş
- gün gibi açık
- hoşgörülü
- kabak gibi
- kesin
- kuşkusuz
- malum
- münhal
- net
- ortada
- sarih
- saydam
- selis
- seyrek
- soluk
- şeffaf
- uçuk
- ulu orta
- uzak
- vazıh
- açlıktan ölmeyecek kadar
- az buçuk
- az çok
- beş on
- bir avuç
- bir damla
- bir dirhem
- bir iki
- bir karış
- bir nebze
- bir parça
- bozdur bozdur harca
- çam sakızı çoban armağanı
- çat pat
- çatra patra
- derin
- derinden
- derinlemesine
- derinliğine
- detaylı
- devede kulak
- düşük
- edna
- eksik
- etraflı
- etraflıca
- fakir
- hafif tertip
- iftarlık
- ince
- karınca kaderince
- karınca kararınca
- kırk para
- kıt
- küçük
- küçük çapta
- kürdan
- metelik
- miskalle
- mufassal
- parça pürçük
- tadımlık
- tafsilatlı
- teferruatlı
- tek tük
- tike
- tutam
- tükenik
- ufak
- uzun boylu
- uzun hikâye
- üç beş
- varla yok arası
- yüksük kadar
- afacanlık
- aksaklık
- aksama
- alaca
- arıza
- ayıp
- bere
- bozukluk
- çaparız
- çarpıklık
- çil
- çizik
- çürüklük
- damga
- defo
- dil sürçmesi
- dil tutukluğu
- dilsizlik
- düşüklük
- eğrilik
- eksik
- eksik gedik
- eksiklik
- ezik
- falso
- faul
- galat
- galatımeşhur
- hafiflik
- halel
- hata
- illet
- kalan
- kara
- kir
- leke
- nakıslık
- noksanlık
- özür
- sakamet
- sakar
- sakatlık
- sehiv
- sekte
- suç
- şaibe
- taksir
- taksirat
- talaz
- tedbirsizlik
- teltik
- tetir
- tıkanıklık
- tutukluk
- usulsüzlük
- vurgun
- vuruntu
- yalancılık
- yamukluk
- yanılgı
- yanılma
- yanılsama
- yanıltı
- yanlış
- yanlışlık
- yaramazlık
- zühul
- zül
- ahraz
- akıntı çağanozu
- aksak
- alil
- apışak
- bacaksız
- bastıbacak
- bozuk
- çağanoz gibi
- çalık
- çolak
- çolpa
- davul çalsan işitmez
- dilsiz
- duvar
- duvar gibi
- dümeni eğri
- düztaban
- eksik
- engelli
- felçli
- genzek
- gibi
- harp malulü
- hasta
- inmeli
- kambur
- kambur zambur
- kolsuz
- köskötürüm
- kötürüm
- kulağı tıkalı
- makrosefal
- malul
- malul gazi
- mefluç
- mikrosefal
- muallel
- nüzullü
- oturak
- özürlü
- paytak
- sağır
- sallabaş
- sarsak
- sokur
- sökel
- topal
- yanlış
- yarım adam
- yatalak
- yirik
HECELEME
ek-sik EKSİK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Bir bölümü olmayan, noksan, natamamÖrnek: Bu kitap eksik, baş tarafı yok.
- [sıfat] Mükemmel olmayan, kusurlu, muallel, sakat
- [sıfat] Az
- [isim] İhtiyaç duyulan şeyÖrnek: Aynı zamanda, eski dönem edebiyatımızın sohbet ve mülakat türlerinde boşluk olan eksiğini tamamlıyordu.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük