uzak
[sıfat] Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtı
UZAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
UZAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açık seçik
- akıcı
- aleni
- apaçık
- aşikâr
- ayan beyan
- aydın
- aydınlık
- bariz
- belirgin
- belirli
- belli
- berrak
- borç
- boş
- bulutsuz
- celi
- çıplak
- degaje
- dekolte
- deşifre
- dolambaçsız
- dolaşıksız
- dupduru
- duru
- eksik
- fasih
- futbolcu
- gedik
- geniş
- gün gibi açık
- hoşgörülü
- kabak gibi
- kesin
- kuşkusuz
- malum
- münhal
- net
- ortada
- sarih
- saydam
- selis
- seyrek
- soluk
- şeffaf
- uçuk
- ulu orta
- uzak
- vazıh
- alakasız
- aldırışsız
- aldırmaz
- amaçsız
- bigâne
- bihaber
- dalgacı
- dalgacı Mahmut
- dalgın
- dargın
- deliye her gün bayram
- duyumsuz
- dünya yıkılsa umurunda değil
- düşüncesiz
- eşek derisi gibi
- fikirsiz
- Fransız
- futbolcu
- fütursuz
- gamsız
- geniş
- gevşek
- hakikatsiz
- havai
- hevessiz
- heykel gibi
- hissiz
- içi geniş
- içine kapanık
- ilişkisiz
- kasavetsiz
- kaygısız
- kayıtsız
- kaytarıcı
- lakayt
- maksatsız
- meraksız
- mesuliyetsiz
- münzevi
- rahat
- sorumsuz
- şambaba
- tasasız
- tevekkel
- tırabzan babası
- umursamaz
- uygunsuz
- uzak
- vefasız
- vurdumduymaz
- yabancı
- yanından bile geçmemiş
- yeleme
- yersiz
- yönsüz
- yüreği geniş
HECELEME
u-zak UZAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Gidilmesi çok süren, çok ötelerde bulunan, ırak, yakın karşıtıÖrnek: Muallâ, uzaklardan bir ses duyar gibi oldu.
- [sıfat] Arada çok zaman bulunanÖrnek: Uzak bir gelecekte neler olacağı bilinmez.
- [sıfat] Eli, gücü veya hükmü yetişmezÖrnek: O böyle işlerden pek uzaktır.
- [sıfat] İhtimali az olanÖrnek: Sevgililerin birbirine kavuşması gerçekleşmeyecek bir uzak umut olarak gözükür.
- [sıfat] Ayrı, birbiriyle yakın ilgisi olmayanÖrnek: Ne iyi! Sizinle birlikte uzak şeylerden bahsedebileceğiz.
- [isim] Yakın olmayan yerÖrnek: Fazla uzağa gitme.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük