TÜRKÇENİN TARİHÇESİ

Türkler 6. yy'dan itibaren taşlara, abidelere, kütüklere, derilere, farklı bölgelere dillerinin izlerini bırakmışlardır. Bu yadigarlar birçok farklı alfabe ile yazılmıştır. Bu alfabeler ve yazılar yaşadıkları döneme inandıkları dine göre değişiklik göstermiştir.
Türkçenin ilk izleri Sümer kaynaklarına dayanmaktadır. Bu izler çok az kelimeden oluşur ve Hunlardan kalmadır. En eski yazılar Moğolistan'da bulunan 5-6 satırlık bir yazıtta bulunmaktadır. İlk bulunan yazılı metindir. Bu metin Çoyr yazıtı olarak bilinir ve 687-692 yıllarında yazılmıştır.

En büyük yazılı metinler ise Köktürkler'den kalmıştır. Bunlar Bilge Kağan, Köl Tigin, Orhun Abideleri ve Tonyukuk anıtlarıdır. Bu anıtlar korunarak günümüze kadar gelmiştir. Dil bilimciler tarafından çevirileri de yapılmış yazılardır. 7-10. yy'lar arasında Türkçe, Göktürk harfleri ile yazılmıştır. Bu yazılar Moğolistan'dan sonra Sibirya'da görülmüştür. Bunun nedeni o dönemde iklim şartlarına göre göçebe bir hayat sürmeleridir.
Köktürkler'den sonra bulunan yazıtlar Uygurlar'a aittir. Bu yazılar 9. yy'dan itibaren gözlemlenmiştir. Bu yazılar Uygur ve Göktürk alfabeleriyle oluşturulmuştur. Bununla birlikte Moğolistan'da bulunan bazı yazıtlar da Uygurlara aittir.

Kâğıda dökülen bu yazıların en erken tarihlisi Moğolistan'da bulunan anıtlardaki yazılardır. Bu yazıtların isimleri Belgü ve Bitig'dir. Daha sonrasında elimize geçen yazıların çoğu Uygur alfabesi ile yazılmıştır. 10.yy'da ortaya çıkan Karahanlı metinleri Kaşgar ve Balasagun'dur yeni bir Türk kültürünü oluşturur. Bu döneme ait olan eserler Kutadgu Bilig ve Divanü Lügat-Türk'tür.

Ortak bir dilin farklı yazımlarının olması Türklerin hayatta kalma çabasından kaynaklıdır. Çünkü gittikleri her yerde yeni bir dil ve kültür ile karşılaşırlar.

13. yy eski ve yeni Türkçe'yi birbirine bağlayan bir dönemdir. Bu dönemde Türk yazı dili Harezm olarak bilinir. Daha çok budizm inancının olduğu bir dönemdir. Devamında ise Çağatay Türkçesi'ne geçilmiştir. 1930'lara kadar süre gelen bu dönemin sonunda hem konuşulan dil hem de yazılan dil aynı olmuştur. Bu çalışmalar sürerken yirmiden fazla Türk yazı dili olduğu öğrenilmiştir. Bununla birlikte, kelime zenginliği ve anlatım şekli sayesinde Türkçe ikinci en büyük edebi dil olmayı başarmıştır.

15 ve 20.yy'lar arası Türkçe'nin gelişim gösterdiği bir dönemidir. Türklerin arasında konuşulan farklı lehçeler ve yazı dili hızlı bir ilerlemeye geçmiştir. Diğer Türk dilleri de devamını sürdürürken, Çağatay Türkçesi Anadolu Selçuklularıyla birlikte asıl yazı dili olmuştur. Belli bir dönem sonra eski Türk dilleri ortadan kaybolup sadece tarihi yazıtlarda kalmıştır. Bunun nedeni kültür ve ülke olarak ayakta kalma çabasıdır ve bunun için dünya geneline ayak uydurması gerekir.

20.yy Türkçe'nin modernleşme çağıdır. Bugün de kullandığımız dil ve alfabe bütünüyle oluşturulmuş ve kullanılmaya başlanmıştır.

 Türk Dilinin Tarihi Dönemleri

  • Altay Dili: Türkçe'nin net bir şekilde ortaya çıkmaya başladığı dönemdir. Aynı zamanda Türkçenin karanlık dönemi olarak da görülür. Çünkü metinler farklı dillerde yazılmıştır. Bu diller Moğolca, Japonca, Mançuca ve Korece'dir. Günümüzde hala net bir şekilde ayrımı yapılmamıştır. Bütün dönemlere bakıldığı zaman dilin en saf kullanıldığı tarihlerdir.
  • En Eski Türkçe Dönemi: Türkçenin tamamıyla diğer dillerden ayrıldığı dönemdir. Bu şekilde ilk Türk dilin kökleri atılmıştır. Bu döneme örnek olarak Köktürk metinlerini gösterebiliriz. En bilinenleri ise Kül Tigin ve Tonyukuk'tur. Bu dönem içine Karahanlılar ve Uygurlular da girmektedir. Bunların ortak özelliği bilgi verici metinlerdir.
  • İlk Türkçe Dönemi: Bulgarlar, Hunlar Hazarlar ve Avarlar zamanına dayanır. Bu dönemde Türkçe dil ayrımı çok yapılmamıştır ancak Türkçe edebi bir dil olma yolunda ilerlemeye geçmiştir ve ikinci edebi dil olmuştur. Bu dönem, aynı zamanda lehçelerin ortaya çıkmaya başladığı zamana denk gelir.
  • Paylaş:
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR