TÜRKÇENİN KELİME ZENGİNLİĞİ - 2

Türkçede kelime zenginliği çok eski zamanlara dayanır. Kurulan ilk Türk Boylarından bu yana Türkler, birçok devlet ve kabile ile etkileşim içinde bulunmuştur. Orta Asya’dan bu yana gelişen bu etkileşim, dilimizi ve kültürümüzü de etkilemiştir.
Özellikle Türklerin İslamiyet’e girmesiyle Arapça ve Farsça gibi diller edebiyat dilini hatta konuşma dilini bile etkilemiştir. Arapça ve Farsça’dan birçok kelime Türkçeye geçmiştir. Aslında dünya üzerinde var olan diller için başka bir dilden etkilenmek ondan kelimeler alıp kendi dilinde kullanmak kaçınılmazdır.

Oldukça köklü bir geçmişe sahip olan Türkçe de diğer devletlerle ticaret, turizm, kültür alışverişi gibi sebeplerle etkileşim haline girdikçe dillerinden etkilenmiştir. Tabi bu etkilenme karşılıklı olmuş aynı zamanda etkileyerek Türkçeden bazı kelimelerin de diğer dillere geçmesi kaçınılmaz hale gelmiştir.

 Kelime Zenginliğini Belirleyen Kriterler

Bir dilin zengin olduğunu belirleyen bazı kriterler vardır. Bu kriterlerden en önemlisi o dildeki kelime sayısıdır. Diğer dillerle kıyaslandığında eğer kelime sayısı daha fazlaysa o dilin zengin dil olduğunu söyleyebiliriz. En son veriler itibariyle Türkçe’ de 112 bin civarında sözcük bulunmakta. Bunun yaklaşık 15 bini yabancı kökenlidir.

Yukarıda da anlattığımız gibi bu yabancı kelimelerin varlığı Türkçenin çok kökenli ve eski bir dil olup diğer devletlerle etkileşim haline girmesinden kaynaklanmaktadır. Türkçedeki bu kelime sayısındaki diğer dillere göre kıyaslandığında oldukça fazladır. Bu da Türkçenin gerçekten zengin dil olduğunu gösterir.

Türkçe ile doğadaki eşyaları, bir nesneyi, aklınıza gelebilecek bütün araç gereçleri kolaylıkla adlandırabiliriz. Türkçe buna imkân tanır. İnsanların davranış biçimlerinden hayvan ve bitki isimlerine kadar her şeyin bir karşılığı Türkçe’ de vardır. Sizlere bu yazıyı yazarken kelime bulmakta zorlanmıyoruz. Acaba bunun karşılığı nedir nasıl bir kelime yazmalıyız diye düşünmüyoruz. Bu da Türkçe'mizin zenginliğinden kaynaklanır.

Türkçede bir şeyi ifade eden birden fazla kelime bulunabilir. Biz buna eş anlamlı kelimeler diyoruz. Yani bir nesneyi ya da durumu adlandırdığımız yetmiyor ayrıca aynı anlamda bir başka kelime daha kullanabiliyoruz. Bu örnekle Türkçe’ de kelime zenginliği boyutunu kavramış olduk. Örneğin “kirli” kelimesinin bir başka ifade edilme şekli “pis” tir. Veya “sağlık” kelimesini “sıhhat” olarak da kullanabiliriz. Bunun gibi sayısız örnek mevcuttur.

Bir olayı veya durumu farklı kelime ve cümlelerle aynı şeyi ifade edecek şekilde anlatabiliriz. Bir öğretmenin öğrencilerine kısa bir fıkra anlattığını ya da okuduğunu düşünün. Sonra da herkesten anladıklarını kendi cümleleri ile kâğıda yazmasını istesin. Bu kağıtlar incelendiğinde farklı anlatım tarzları ve kelimeler ile aynı fıkrayı yazmış olduklarını göreceksiniz.

Dünya değiştikçe ve teknoloji ilerledikçe Türkçe ’ye yeni kelimeler eklenmekte. Her geçen gün kelime sayısında artış yaşanmaktadır. Bir kelimenin yaşam döngüsü şu şekildedir. Kelimeler doğar gelişir ve ölür. Karamsar anlamına gelen "meyus" kelimesini günümüzde pek kullanmayız. Geçenlerde hayatımıza yeni giren “selfie” kelimesinin yerine TDK “öz çekim” denmesini önermişti. Önemli olan yeni çıkan her yabancı terimin karşılığını kendi Türkçe'mizde bulmak ve özgün kalmaktır. Bir dili zengin dil yapan asıl mesele kelime zenginliğinden çok da bu özgün kalışlarıdır. Türkçe dili sondan eklemeli bir dil olduğu için kelime oluşturmaya oldukça elverişlidir.

Kelime zenginliği kriterinin bir diğer nedeni söz diziminin yıllar boyunca değişmemiş olmasıdır. Türkçe birçok kültürle iç içe olmuş hem etkilemiş hem etkilenmiştir fakat söz dizimi aynı kalmıştır. Türkçede söz dizimi oluşturulurken en başta özne vardır. Bundan sonra nesne gelir ve genellikle en sonda da yüklem olur. Bu söz dizimi değişmemiş ve yapısını hâlen korumaktadır.
  • Paylaş:
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR