kurtarmak
[fiil] [-i] Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmak
KURTARMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
KURTARMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ablalık etmek
- affettirmek
- ağabeylik etmek
- amcalık etmek
- analık etmek
- annelik etmek
- arka vermek
- askıya almak
- ayağının türabı olmak
- ayakta tutmak
- babalık etmek
- bağışlamak
- bağışlatmak
- bağrına basmak
- barındırmak
- başını bir yere bağlamak
- bel vermek
- boş bırakmamak
- boyun olmak
- çamurdan çekip çıkarmak
- çırak çıkarmak
- çorbada tuzu bulunmak
- destek olmak
- desteklemek
- donatmak
- düğününde elekle su taşımak
- düğününde kalburla su taşımak
- ekmeğine yağ sürmek
- el atmak
- el katmak
- el uzatmak
- el vermek
- elinden tutmak
- elini uzatmak
- fır dönmek
- fırsat vermek
- geçindirmek
- geri almak
- giydirip kuşatmak
- giydirmek
- güçlendirmek
- gül gibi bakmak
- hakkı geçmek
- hamamın namusunu kurtarmak
- hayrı dokunmak
- hırsıza yol göstermek
- hibe etmek
- himmet etmek
- hizmet etmek
- hizmet görmek
- ibate etmek
- iflah etmek
- imdada yetişmek
- imdadına koşmak
- imdadına yetişmek
- imdat etmek
- inayet etmek
- inayet eylemek
- inayette bulunmak
- iyiliği dokunmak
- kaçırmak
- kalkındırmak
- katkıda bulunmak
- kefil olmak
- kerem etmek
- kol vermek
- kolaylık göstermek
- kollamak
- kollarını açmak
- kopya vermek
- korumak
- koz vermek
- kredi açmak
- kucak açmak
- kurtarmak
- lehinde olmak
- lehine olmak
- lehte olmak
- medar olmak
- merhem olmak
- mezardan çıkarmak
- muavenet etmek
- müzaheret etmek
- olanak sağlamak
- omuz vermek
- sıyırmak
- şans tanımak
- şefaat etmek
- takviye etmek
- taraf çıkmak
- taraf olmak
- tarafa çıkmak
- tekeffül etmek
- terviç etmek
- tesahup etmek
- torpillemek
- tutmak
- yamaklık etmek
- yanına almak
- yapmak
- yâr olmak
- yararlı olmak
- yaraya merhem olmak
- yardakçılık etmek
- yardımcı olmak
- yardımda bulunmak
- yardımına koşmak
- yataklık etmek
- yer açmak
- yetişmek
- yüzdürmek
- zekât vermek
HECELEME
kur-tar-mak KURTARMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Bir canlıyı bir felaketten, tehlikeden veya zor durumdan uzaklaştırmakÖrnek: İşte böyle bir eser onları bu külfetten kurtarmış olur.
- [fiil] Kurtulmasını sağlamakÖrnek: Bunlar tahlisiye madalyalarıdır. Geçen sene yangında bir çocuğu kurtardım.
- [fiil] Uzaklaştırmak
- [fiil] Kazandırmak, yeniden ele geçirmekÖrnek: Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.
- [fiil] Bir şeye zarar gelmesini önlemekÖrnek: Bu kız beni ilk defa çevreme karşı isyandan, her şeyi ibrazdan kurtardı.
- [fiil] Birinin cezalandırılmasına engel olmakÖrnek: Baban bana vaktiyle iyilik yaptı, seni kurtaracağım.
- [fiil] [nesnesiz] Bir şeyin değerini karşılamakÖrnek: Beş bin liradan aşağısı kurtarmaz!
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük