TÜRKÇENİN KELİME ZENGİNLİĞİ

Türkçenin kelime zenginliği iki şekilde ele alınabilir. Bunlar yazı dili ve konuşma dilidir. Bilindiği üzere Türkçenin ilk keşfedildiği dönemde yazı dili ve konuşma dili farklıydı. Bu da dönem olarak 5. yy'a kadar geri gitmemize olanak sağlar. İlk Moğolistan'da rastlanan bu izler günümüze kadar değişerek gelmiştir. Türkçenin ilerleme döneminin başlangıcıdır.
Aynı zamanda yazılmış olan Orhun Abideleri ve 9 yy'da ortaya çıkmış olan Divan ü Lügati't-Türk'te bu zenginliğe kanıt niteliğindedir. Sadece bu eski dönemde yazıtlarda bulunan kelime sayısı 8624'tür. Üstelik bu kelimeler tek bir metinde toplanmıştır. Bu metin ise Divan ü Lügati't Türk'tür. Çok daha eskiye gidilecek olursak Maya'ların yaşadığı döneme yolculuk ederiz.

Maya'ların bulunduğu Amerika Kıtasında 150’den fazla yer adının Türkçe kökenli olduğu bir tartışma ve derin bir incelemede buluruz kendimizi. Türkçe sadece Anadolu'da değil dünya genelinde birçok iz bırakmıştır. Bunun nedeni Türklerin gezici bir hayatı benimsemesi olarak açıklanabilir. Bunlara hem konuşma dili hem de yazı dili olarak rastlamak mümkündür.

 TÜRKÇENİN KELİME ZENGİNLİĞİ ÜZERİNE

Birçok millette iz bırakarak günümüze gelen Türk dili, Köktürkler'e, Uygurlar'a ve Karahanlılar'a kadar uzanır. Günümüzde bu milletler yok olmuş olsa bile dilimiz kendini bir şekilde korumayı başarmıştır.

Anadolu'da yerleşime başlandığı andan itibaren en çok Arap ve Farsça dillerinden etkilenmiştir. Batı dillerinden çok doğu dillerinin etkisinin görülmesi üzerine yapılan bir araştırma sonucu ortaya çıkan veriler şaşırtıcı değildir. Tarihi, geçmişi ve göçebe yaşam tarzından dolayı Arap ve Farsça dillerine daha yakındır. Bununla birlikte bu durum inançlarından da kaynaklıdır. Müslümanlığı benimseyen Türklerin kutsal kitabının Arapça olması bu dille etkileşime geçmesinde en ön nedenlerden biri olarak söylenebilir.

Bütün sosyolojik ve kültürel faktörler geçmişten itibaren Türk dilini doğu dilleri ile etkileşime itmiştir.
Türk dilinin en büyük üstünlüğü yüzyıllar boyu en köklü edebi dil olmasıdır. Bir edebi dil olmak için çok fazla kelime haznesine sahip olmak gerekir. Cümle ve kelime yapısı benzetmelere ve türetmelere çok açık olması daha da fazla olanak sağlar. Bu sayede kelimeler bilinenden çok daha fazlasını oluşturur. Türkçe, 150'den fazla deyime sahiptir. Coğrafi açıdan çok geniş bir geçmişi olduğundan dolayı da 20 farklı lehçe ile konuşabilme olanağı sağlar. Bunun nedeni büyük bir samimiyet ile yeni kültürleri tanıması ve benimsemesidir.

Türkçenin 60 bin kapasitelik bir kelime havuzu bulunmaktadır. Bununla birlikte benzetme türetmeler ile tek bir kelimeyi birçok anlamda kullanma olanağı da vardır. Bu da kelime sayısı olarak olmasa da konuşma dili hazinesi olarak çok daha fazlası demek oluyor.

 Uygarlıklar Arası Etkileşim

İnsanlar ve uygarlıklar artıkça etkileşim daha da artmıştır bu nedenle de kelime alışverişi başlamıştır. Eğer sadece kendi dilini benimseyip tek bir noktada kalsaydı yok olma tehlikesi daha fazla olurdu. Bunun sonucunda kültürel anlamda ve dil haznesi olarak değişimler yaşasa da özünü ve kendisini korumayı başarmıştır. Yeni kelime ve dilleri içine alması da özellikle ülkeler arası iletişim için çok önemli bir noktadır.

Günümüzde batı dillerinden daha çok kelime almaktayız. Aldığımız ve kullandığımız bu kelimeler aslında anlam açısından çok farklıdır. Bir tek kelime Türkçede farklı bir anlamda kullanılıyorken konuşma dilinde çok daha farklı kullanılmaktadır. Örneğin; idol kelimesi günümüzde şöhreti olan göz önünde olan insanlar için kullanılmaktadır. Oysa kendi dilimiz ve geçmiş zamanlarda sanatçı ve sporcular için kullanılıyordu. Bu ve bunun gibi değişiklikler zamanla kabullenmeye ve benimsenmeye başladı dolayısıyla da kelimeleri anlamları çeşitlendi ve çeşitlenmeye de devam ediyor.
  • Paylaş:
İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR