zayıf
Köken: Arapça (żaʿīf)
[sıfat] Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)
ZAYIF İLE BENZER OLAN KELİMELER
- algın
- arık
- bilgisiz
- bir torba kemik
- burnunu sıksan canı çıkacak
- canlı cenaze
- cenaze gibi
- cılız
- cırboğa
- cimbakuka
- çalı
- çelimsiz
- çırpı gibi
- çir
- çiroz
- çöp gibi
- çöpten çelebi
- çürük
- dal gibi
- dayanıksız
- değnek gibi
- enez
- eneze
- etsiz
- fakir
- fasulye sırığı gibi
- gibi
- güçsüz
- ince
- ince kesim
- ince yapılı
- inceden
- incerek
- insan kurusu
- iskelet
- iskelet gibi
- kadit
- kafes gibi
- kak
- kaknem
- kara kuru
- kara maşa
- karga gibi
- kavruk
- kemikli
- kırık
- kimsesiz
- kurada
- kuru
- kuru kemik
- kürdan gibi
- lagar
- maşa gibi
- mezar kaçkını
- mumya
- mumya gibi
- nahif
- püf desen uçacak
- sarartma
- sırım gibi
- sıska
- solucan gibi
- sönük
- süzgün
- süzük
- takatsiz
- tazı gibi
- teneşir horozu
- teneşir kargası
- tirit
- tirit gibi
- verimsiz
- yağsız
- yanık
- yorgun
- zayıf nahif
- zebun
ZAYIF İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
HECELEME
za-yıf ZAYIF KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Eti, yağı az olan, sıska, cılız, arık (insan veya hayvan)Örnek: Uzun boylu, zayıf, ellilik bir hanım.
- [sıfat] Görevini yapacak yeterli gücü olmayanÖrnek: Zayıf bir ordu. Gözleri zayıf.
- [sıfat] [mecaz] Sağlamlığı, dayanıklılığı olmayanÖrnek: Zayıf bir yapı.
- [sıfat] [mecaz] Önemli, güvenilir olmayanÖrnek: Zayıf bir bilgi.
- [sıfat] [mecaz] Çok azÖrnek: Zayıf bir ihtimal.
- [sıfat] Enerjisi, etkisi, yoğunluğu az olanÖrnek: Radyoda uzak bir istasyonun zayıf sesini duydu. Zayıf ışık.
- [isim] Başarısızlığı gösteren not
- [isim] [mecaz] Bilgi yönünden yeterli olmayan, yeteneksizÖrnek: Zayıf bir öğretmen.
- [isim] [mecaz] Kişilik ve ruhsal yönden gereği kadar güçlü olmayanÖrnek: Zayıf ve uydurma bir âşık bu cevaba karşı perişan olurdu.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük