yol
[isim] Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
YOL İLE BENZER OLAN KELİMELER
- arka sokak
- arter
- asfalt
- bulvar
- cadde
- çevre yolu
- çığır
- çizgi
- dar hat
- defa
- dış hat
- ekspres yol
- erkân
- geçek
- gezi
- güzergâh
- hat
- hız
- iç
- iz
- izlek
- kaldırım
- kural
- mahrek
- makadam
- menzil
- metot
- metro
- otoban
- otoyol
- para
- parke
- patika
- pist
- sırat
- sokak
- stabilize yol
- suyolu
- şimendifer
- şose
- tabanvay
- tarik
- tarz
- teamül
- tek yönlü yol
- teknik
- tırmanma
- tutum
- tuzak
- tünel
- usul
- varyant
- yatak
- yaya kaldırımı
- yol bel
- yolak
- yordam
- yöntem
- yörünge
YOL İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- adım
- akça
- akçe
- arpa
- asker
- avans
- balya
- banknot
- belde
- beşibirarada
- beşibirlik
- beşibiryerde
- beşlik
- binlik
- bozuk
- bozuk para
- bozukluk
- çakıl
- çarşaf
- çeyrek
- çıkıntı
- çilingir
- çorba
- çürük para
- damgalı
- delikli
- demet
- direk
- dirhem
- dökme
- döviz
- duka
- dünyalık
- efektif
- el kiri
- ellilik
- evlek
- flori
- fon
- fülüs
- harç
- hasılat
- hazine
- Japon
- kafa
- kâğıt para
- kapik
- kayma
- kefen
- kemik
- kene
- kese
- kınalı
- Konyalı
- köprülü
- kuleli
- kurt
- kurtlu
- kuruş
- likit
- maço
- madde
- madenî para
- mal
- mandagözü
- mangır
- mangiz
- mavi
- mecidiye
- meskûkât
- metelik
- mevduat
- miza
- mor
- nakil
- nakit
- nukut
- ölümlük
- ömür
- öndelik
- papel
- para pul
- pare
- patpat
- pembe
- peşinat
- pey
- pey akçesi
- pirpiri
- porte
- prim
- provizyon
- pul
- sağ para
- sakallı
- sandıklı
- servet
- sikke
- tahsisat
- taş
- taze para
- tıkır
- tıngır
- tirink
- tüy
- ufaklık
- variyet
- yeşil
- yirmilik
- yol
- züyuf
HECELEME
yol YOL KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Karada, havada, suda bir yerden bir yere gitmek için aşılan uzaklık, tarik
- [isim] Karada insanların ve hayvanların geçmesi için açılan veya kendi kendine oluşmuş, yürümeye uygun yerÖrnek: Bahçeleri bahçelere toprak yollar bağlardı.
- [isim] Genellikle yerleşim alanlarını birbirine bağlamak için düzeltilerek açılmış ulaşım şeridiÖrnek: Yolda oynayan çocuklara ne olduğunu sordu.
- [isim] İçinden veya üstünden bir sıvının geçtiği, aktığı yerÖrnek: Su yolu. Sel yolu.
- [isim] YolculukÖrnek: Yola çıkmak. Yoldan kalmak.
- [isim] Gidiş çabukluğu, hızÖrnek: Bu vapurun yolu az.
- [isim] Davranış, tutum, gidiş veya davranış biçimiÖrnek: Celâl Bey'i sakal bırakma yolunda, kim, hangi örnek özendirdi diye çok düşünmüşümdür.
- [isim] Uyulan ilke, sistem, usul, tarz, tarikÖrnek: Duyguların eğitimi de en iyi, sanat yoluyla olur.
- [isim] Kumaşta bulunan çizgi
- [isim] Kez, defa, kere, sefer
- [isim] [argo] Hile, tuzak
- [isim] [halk ağzında] Düğünde, oğlanevinin kızevine verdiği para, mal veya armağan
- [isim] [mecaz] Gaye, uğur, maksatÖrnek: Bu yolda çok emek harcandı.
- [isim] [mecaz] Bir amaca ulaşmak için başvurulması gereken çare, yöntemÖrnek: Bu işi yapmanın bir yolu vardır.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük