yoklamak
[fiil] [-i] Dokunarak incelemek
YOKLAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
YOKLAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- başına dikilmek
- başında beklemek
- başında durmak
- başını beklemek
- elden geçirmek
- gözünün önünde olmak
- imtihan etmek
- imtihana çekmek
- kolaçan etmek
- kuş uçurmamak
- mihenge vurmak
- murakabe etmek
- müzakere etmek
- nezaret etmek
- sağlamak
- sansür etmek
- sansürden geçirmek
- sansürlemek
- sınamak
- sondaj yapmak
- sondalamak
- soruşturmak
- tahkik etmek
- tahtaya kaldırmak
- teftiş etmek
- yoklamak
- alaka duymak
- alakadar olmak
- alakalanmak
- arayıp sormak
- arkasından koşmak
- aşinalık göstermek
- bakmak
- başına çıkarmak
- büyütmek
- dertlenmek
- devreye girmek
- dikkat etmek
- düşkün olmak
- düşünmek
- eğilmek
- elden düşürmemek
- gönlü takılmak
- göz kulak olmak
- gözüne bakmak
- gözünün içine bakmak
- hâlleşmek
- hatır sormak
- hatırını sormak
- ihtimam etmek
- ihtimam göstermek
- ilgi duymak
- ilgi göstermek
- izlemek
- kapısını çalmak
- karışmak
- keyif sormak
- meşgul olmak
- meyletmek
- mukayyet olmak
- nezaret etmek
- şımartmak
- teveccüh
- tınmak
- uğraşmak
- üstüne düşmek
- üstüne titremek
- üzerine düşmek
- üzerine titremek
- yakınlık göstermek
- yanaşmak
- yoklamak
- yüzüne gülmek
- ziyaret etmek
- açınsamak
- alıcı gözüyle bakmak
- araştırmak
- bakmak
- değerlendirmek
- derinleştirmek
- dolaşmak
- elden geçirmek
- ele almak
- eşelemek
- eşmek
- etüt etmek
- evirip çevirmek
- gezmek
- göz atmak
- gözden geçirmek
- gözlemek
- haddeden geçirmek
- ıcığını cıcığını çıkarmak
- ilerisine gitmek
- irdelemek
- işlemek
- izlemek
- karıştırmak
- kerteriz etmek
- kıraat etmek
- kovuşturma açmak
- kovuşturma yapmak
- kovuşturmak
- kurcalamak
- lambalamak
- muayene etmek
- mütalaa etmek
- neşter vurmak
- neşterlemek
- okumak
- ölçüp biçmek
- sondaj yapmak
- soruşturmak
- şakullemek
- şavullamak
- tahlil etmek
- taramak
- tartmak
- terazilemek
- tetebbu etmek
- tetkik etmek
- üzerinde durmak
- yoklamak
HECELEME
yok-la-mak YOKLAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Dokunarak incelemekÖrnek: Hem kendimi hem etrafımda gördüğüm eşyayı elimle yokladım.
- [fiil] Bakmak, gözden geçirmek, kontrol etmek
- [fiil] Durum, bilgi, niyet vb.ni belirlemeye veya anlamaya çalışmakÖrnek: Kalbimi ne zaman yokladımsa ona dair bir iz bulamadım.
- [fiil] Ziyaret veya sağlığını sormak amacıyla birine gitmekÖrnek: Ara sıra da birimizden biri yukarı çıkarak Sevim'i yokluyordu.
- [fiil] Ara sıra etkisini göstermekÖrnek: İlaç aldığım hâlde ağrılarım yine beni yokluyor.
- [fiil] Aramak, araştırmakÖrnek: Odaların köşe bucağını yoklamaya başladılar.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük