yüklenmek
[fiil] [-e] Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmak
YÜKLENMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
YÜKLENMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- âdet edinmek
- alışkanlık edinmek
- alışmak
- boynuna almak
- deruhte etmek
- düşmek
- gelenekleştirmek
- havasına uymak
- hazzetmek
- hoşlanmak
- huy edinmek
- ısınmak
- içselleştirmek
- iş edinmek
- izine uymak
- kabul etmek
- kabullenmek
- karışmak
- kaşarlanmak
- katılmak
- kendine mal etmek
- kopya etmek
- mal etmek
- mal olmak
- mallanmak
- mesuliyet almak
- meydana düşmek
- omuzlamak
- onamak
- ortaya düşmek
- otomatikleşmek
- ödev bilmek
- ödev saymak
- önemsemek
- örnek almak
- örneksemek
- öykünmek
- özenmek
- özümlemek
- özümsemek
- peşinden gitmek
- peşinden yürümek
- razı gelmek
- sahip çıkmak
- sarılmak
- sindirmek
- taahhüt etmek
- taklit etmek
- tekeffül etmek
- tesahup etmek
- tiryakisi olmak
- uhdesine almak
- üstüne almak
- üstüne yatmak
- üzerine almak
- vazife etmek
- vebal altında kalmak
- yük altına girmek
- yüklenmek
- yükümlenmek
- afyonlanmak
- başına vurmak
- beynine vurmak
- burnunun ucunu görmemek
- dalgaya düşmek
- duman altı olmak
- dut gibi olmak
- esirmek
- esrimek
- feleği şaşmak
- fitil olmak
- kafa bulmak
- kafa yapmak
- kafayı bulmak
- küfelik olmak
- matiz olmak
- mest olmak
- olmak
- paşa olmak
- pervaz etmek
- sarhoşlaşmak
- sarkmak
- sızmak
- südremek
- tütsülemek
- uçmak
- yüklenmek
- zıbarmak
- zom olmak
- aceleye getirmek
- aman vermemek
- angaryaya koşmak
- apıştırmak
- bağlamak
- baskı altında tutmak
- baskı yapmak
- baskılamak
- başına çıkmak
- bocalatmak
- boyunduruğa vurmak
- cebir kullanmak
- cebretmek
- cendereye sokmak
- dara boğmak
- dara getirmek
- dikte etmek
- dizginini çekmek
- dizginlemek
- el tutmak
- elini kolunu bağlamak
- emrivaki yapmak
- ensesine binmek
- ezmek
- gem vurmak
- gemini kısmak
- gırtlağına basmak
- göz açtırmamak
- icbar etmek
- iki ayağını bir pabuca sokmak
- ilca etmek
- ipini çekmek
- işkenceye sokmak
- itmek
- kabuksuz yumurtlatmak
- kanırmak
- kanırtmak
- kapana sıkıştırmak
- kapıya dayanmak
- kasmak
- kök söktürmek
- mahkûm etmek
- mecbur etmek
- mecbur tutmak
- nefes aldırmamak
- oldubittiye getirmek
- olupbittiye getirmek
- ot yoldurmak
- sıkı basmak
- sıkılamak
- sıkıştırmak
- sıkıya almak
- sıkmak
- soluk aldırmamak
- susatmak
- sürüklemek
- tahakküm etmek
- tazyik etmek
- tepesine binmek
- tepesine çıkmak
- terletmek
- uğraştırmak
- üstelemek
- üstüne varmak
- üzerine varmak
- yakasına çökmek
- yakasına sarılmak
- yalvartmak
- yorgunu yokuşa sürmek
- yormak
- yüklenmek
- zapturapt altına almak
- zor kullanmak
- zorunda bırakmak
HECELEME
yük-len-mek YÜKLENMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Yükleme işi yapılmak veya yükleme işine konu olmakÖrnek: Daha şimdiden evin bütün işleri Peyker'in üstüne yüklenmiş.
- [fiil] Kendi ağırlığını başka bir şey üzerine vermek, bedeniyle abanmakÖrnek: Araba durdukça önümdekine, kalktıkça arkamdakine yükleniyorum.
- [fiil] [-i] Bir yükü taşımakÖrnek: Bavulları yüklendi.
- [fiil] [mecaz] Üstüne düşmek, zorlamakÖrnek: Hep birden yüklenmişlerdi o zaman Rahmi'ye; saygısızlık ettin, kırdın diye.
- [fiil] [-i] [mecaz] Bir şeyi yapmayı kabul etmek, üstüne almak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük