tutuk
[sıfat] Akıcı, rahat konuşamayan
TUTUK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- afyonlu
- ağırcanlı
- ağırkanlı
- atıl
- bezgin
- bıkkın
- canı tatlı
- canına düşkün
- cenaze
- doğduğuna bin pişman
- dümen neferi
- dümenci
- dünden ölmüş
- edilgin
- eli ağır
- eline ağır
- eylemsiz
- gayretsiz
- gevşek
- gibi
- hasta
- haymana
- haymana mandası
- haymana öküzü
- hımbıl
- ihmalci
- ihmalkâr
- kâhil
- kalpazan
- kokmuş
- külkedisi
- lapa
- lapacı
- meleme
- mendebur
- mıymıntı
- mızmız
- miskin
- pasif
- püsür
- ruhsuz
- salpa
- salpak
- savsak
- semirgin
- silik
- sinameki
- sinameki gibi
- sultani tembel
- sümsük
- sünepe
- süngüsü düşük
- sütçü beygiri gibi
- tavuk gibi
- tembel
- tutuk
- usangın
- uykucu
- uyuntu
- uyuz
- üstüne ölü toprağı serpilmiş gibi
- üşenç
- üşengeç
- üşengen
HECELEME
tu-tuk TUTUK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Akıcı, rahat konuşamayanÖrnek: Önce benim sonra kardeşimin elini avuçlarının arasına alıp tutuk ama heyecansız bir sesle yakında yeniden evleneceğini söyledi.
- [sıfat] Eski işlevini göremez duruma gelmişÖrnek: Ne var ki banyo kapısının sürgüsü tutuk, kilidi de kırık olduğundan, kolu indirerek dışarı çıkmayı başarmıştı her seferinde.
- [sıfat] Olması gereken gibi olmayanÖrnek: Millî takım bugünlerde tutuk.
- [sıfat] Bir organ hareket edemez olmuşÖrnek: Geçen gün beni dövdüler. Boynum, omuzlarım hâlâ tutuk.
- [sıfat] Kısılmış, kesikÖrnek: Ağır ağır ve tahtalar arasında boğulan tutuk akislerle yükseliyordu.
- [sıfat] [hukuk] Tutuklu
- [sıfat] Kapalı, tıkalı
- [sıfat] SıkıntılıÖrnek: Bu tutuk hava içinde saat ona doğru Meclisin zili uzun uzun çaldı.
- [sıfat] [mecaz] Durgun, çekingen, sıkılganÖrnek: Bu babadan geçme derviş huyum, hoşgörüm yüzünden tutuk oluşumu anlamıyorlar.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük