tezgâh
Köken: Farsça (destgāh)
[isim] Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masa
TEZGÂH İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açıkgözlük
- açıkgözlülük
- afiş
- ağız
- al
- alavere dalavere
- aldatma
- aldatmaca
- anaforculuk
- anlamamazlık
- anlamazlık
- askıcılık
- atlatma
- ayak
- batakçılık
- Bizans oyunu
- boğuntu
- cambazlık
- cerbeze
- çıfıtlık
- dalaverecilik
- dalga
- danışıklık
- dek
- demagoji
- desise
- dolap
- dolma
- dolmacılık
- dolmuşçuluk
- doping
- dubara
- dümen
- düzen
- düzenbazlık
- düzencilik
- düzmecilik
- el çabukluğu
- entrika
- fen
- fent
- fırıldak
- hile
- hilecilik
- hilekârlık
- hinoğluhinlik
- hokkabazlık
- hurda
- hülle
- ispiyonculuk
- iş
- itlik
- kafes
- kalaycılık
- kalpazanlık
- kaltabanlık
- kandırmaca
- kapak
- kapan
- kapanca
- kaparozculuk
- kaşkariko
- katakulli
- kelek
- keleklik
- ketenpere
- kolpo
- kopya
- kulis faaliyeti
- kurnazlık
- külah
- külleme
- künde
- madrabazlık
- makas
- makine
- manevra
- maske
- mizansen
- muskacılık
- nakış
- namussuzluk
- numara
- okus pokus
- oyculuk
- oyun
- oyunbazlık
- oyunculuk
- perdahçılık
- piçlik
- politika
- renk
- rol
- sahtecilik
- sahtekârlık
- sinsilik
- şantaj
- şarlatanlık
- şaşırtmaca
- şeytanet
- şeytanlık
- tavcılık
- telgraf
- temaruz
- tertip
- tezgâh
- tezvir
- tilkilik
- tonga
- torik
- usulsüzlük
- uyduruş
- üçkâğıt
- üçkâğıtçılık
- yalan dolan
- yaldız
- yaldızlı hap
- yeraltı
- yolsuzluk
- atelye
- atölye
- basmahane
- boyacı sandığı
- boyahane
- dokumahane
- dökümevi
- dökümhane
- dükkân
- ekmek kapısı
- el kapısı
- fabrika
- garaj
- geçim kapısı
- imalathane
- iplikhane
- istasyon
- kalhane
- kılıçhane
- kombina
- laboratuvar
- mandıra
- marangozhane
- mutfak
- ocak
- oyunluk
- peynirhane
- plato
- reaktör
- sabunhane
- sahne
- sehpa
- servis istasyonu
- set
- sırmakeşhane
- stüdyo
- şantiye
- şaraphane
- tabakhane
- tamirhane
- tezgâh
- tophane
- tuğla harmanı
- tüfekhane
- üretimlik
- yağhane
- yapımevi
HECELEME
tez-gâh TEZGÂH KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Genellikle dükkânlarda satıcıların önündeki uzun masaÖrnek: Bir tezgâhtan öbürüne koşuyor, bir kumaş topunu bırakıp başkasına saldırıyordu.
- [isim] Kahve, meyhane vb.nde müşterilerin üzerinde yiyip içtikleri uzun masa veya büfeÖrnek: İçenlerin hepsi susmuş, kadına bakıyor, tezgâhın arkasındaki yürüyüşünü seyrediyorlardı.
- [isim] Üzerinde genellikle el veya küçük makinelerle iş görülen yapım aracıÖrnek: Çanak çömlek tezgâhı. Halı tezgâhı.
- [isim] Tersane
- [isim] [argo] Genellikle yasal olmayan bir işi yapmak için tutulan uygunsuz yol
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük