telaş
Köken: Arapça (telāşī)
[isim] Herhangi bir sebeple acelecilik
TELAŞ İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- alavere
- ana baba günü
- anafor
- anarşi
- arbede
- başıboşluk
- başıbozukluk
- başsızlık
- curcuna
- çalkantı
- çıngar
- dalgalanma
- erksizlik
- fesat
- fetret
- fitne
- gürültü
- gürültü patırtı
- har hur
- hayhuy
- hengâme
- hercümerç
- ifsat
- ihtilal
- istikrarsızlık
- isyan
- kaba kuvvet
- kaos
- karambol
- kargaşalık
- karışıklık
- keşmekeş
- kıyam
- kıyamet
- kızılca kıyamet
- kör dövüşü
- kundak
- mahşer
- miting
- niza
- nizamsızlık
- patırtı
- sertlik
- şiddet
- şiddet olayı
- tedhiş
- telaş
- tepişme
- terör
- teşevvüş
- vurtut
- yürüyüş
- agorafobi
- alan korkusu
- bela
- bozgun
- can korkusu
- cesaretsizlik
- çekingenlik
- çekinme
- dehşet
- endişe
- fobi
- haşyet
- hidrofobi
- içtinap
- ihtiraz
- irkilme
- istinkâf
- kapalı yer korkusu
- karabasan
- keder
- klostrofobi
- kuruntu
- meydan korkusu
- panik
- perişanlık
- perva
- sakınganlık
- sakınma
- su korkusu
- telaş
- telaşe
- tevahhuş
- tevakki
- ürkeklik
- ürkme
- ürkü
- ürküntü
- ürperiş
- ürperme
- ürperti
- vahşet
- yenilik korkusu
- yılgı
- yılgınlık
- yılma
- yükseklik korkusu
- yüreksizlik
- acı
- afakan
- ağırlık
- azap
- badire
- baş ağrısı
- bezginlik
- bıkkınlık
- bitiklik
- bitkinlik
- boğuntu
- boşluk
- buhran
- bun
- can sıkıntısı
- cefa
- cehennem azabı
- cevir
- çarpıntı
- çile
- darboğaz
- darlık
- dert
- doğum sancısı
- efkâr
- ezinti
- eziyet
- felaket
- fenalık
- fütur
- gına
- gönül darlığı
- güçlük
- hafakan
- hâlsizlik
- huzursuzluk
- iğneli fıçı
- kâbus
- kahır
- kambur
- karabasan
- karın ağrısı
- kasavet
- kasvet
- kesiklik
- kırgınlık
- kırıklık
- melal
- meşakkat
- mihnet
- rahatsızlık
- sancı
- sıklet
- sürmenaj
- tedirginlik
- tehlike
- telaş
- trajedi
- usanç
- uyuzluk
- üzgü
- üzüntü
- yokluk
- yoksulluk
- yorgunluk
- yürek çarpıntısı
- zorluk
HECELEME
te-laş TELAŞ KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Herhangi bir sebeple acelecilikÖrnek: Atatürk'ün gelişini göremedik ama koridordaki telaştan meseleyi anladık.
- [isim] Kaygı, tasa, sıkıntıÖrnek: Ben geçerken onun telaşı, sizi dürtmesi gözümden kaçmadı.
- [isim] Şaşkınlıktan doğan karışıklık, kargaşaÖrnek: Herkes yağmur telaşı içindeydi. Islanmış, çamurlanmış, dört bir yanımdan geçiyorlardı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük