taraf
Köken: Arapça (ṭaraf)
[isim] Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biri
TARAF İLE BENZER OLAN KELİMELER
TARAF İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- aile
- aksam
- askat
- aşama
- ayrım
- bahis
- bap
- bent
- birim
- bölme
- bölük
- bölüntü
- cilt
- cüz
- çekmece
- daire
- dal
- departman
- devre
- esna
- familya
- fasıl
- fasıla
- fasile
- fıkra
- fırka
- filum
- göz
- hane
- hücre
- kısım
- kıta
- kolon
- kürsü
- loca
- madde
- mahalle
- modül
- oda
- paragraf
- parça
- parsel
- parti
- pasaj
- perde
- reyon
- sahne
- sayfa
- seksiyon
- sektör
- servis
- set
- sınıf
- sütun
- şerit
- şube
- tabaka
- tablo
- takım
- taksimat
- taraf
- tür
- yarı
- zaman
- aile
- akraba
- al
- anası danası
- asıl
- aslı nesli
- ata
- batın
- cibilliyet
- cins
- çeşit
- çift
- çoluk çocuk
- dış kapının mandalı
- döl
- dünür
- ev
- ev bark
- evlilik birliği
- familya
- fasile
- göbek
- gömlek
- hane
- hanedan
- hasebi nesebi
- hısım
- hısım akraba
- horanta
- ırk
- iyi
- kan
- karı koca
- kız kızan
- kızan
- kuşak
- menşe
- nesep
- nesil
- oba
- ocak
- soy sop
- soylu
- sülale
- taallukat
- taraf
- tohum
- uruk
- uzak akraba
- yakın
- zürriyet
HECELEME
ta-raf TARAF KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Ön, arka, sağ, sol, üst, alt vb. yanların her biriÖrnek: Apartmanın temizliğine azami dikkat edilecek, her taraf pırıl pırıl olacak.
- [isim] Yön, yan, doğrultuÖrnek: Deniz tarafındaki çayırdan bir sürü koyun geçiyor.
- [isim] Yöre, yerÖrnek: Üsküdar tarafındaki evlerin camları kor gibi parlıyordu.
- [isim] İstekleri, düşünceleri karşıt olan iki kişiden veya iki topluluktan her biriÖrnek: Karşı tarafın adamları.
- [isim] Bir kişinin soyundan gelenlerin hepsiÖrnek: Evine görücü gelecek kız tarafı strese girerdi.
- [isim] Bir şeyin belli bölümü, kısmıÖrnek: Tiyatronun ön tarafı konuklara ayrıldı.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük