sürüklenmek
[fiil] [-e] Sürükleme işi yapılmak veya sürükleme işine konu olmak
SÜRÜKLENMEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
SÜRÜKLENMEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- adım adım gezmek
- akmak
- aşağı yukarı yürümek
- avare dolaşmak
- aylanmak
- çalkanmak
- çalmak
- çevrinmek
- devretmek
- doksan kapının ipini çekmek
- dolanmak
- dönelemek
- dönmek
- dönüp dolaşmak
- dört dönmek
- elini kolunu sallaya sallaya gezmek
- fır dönmek
- gezelemek
- gezinmek
- gezip tozmak
- gezmek
- harman çevirmek
- harmanlamak
- incelemek
- kırk kapının ipini çekmek
- kol gezmek
- kol vurmak
- kolaçan etmek
- mehtaba çıkmak
- mekik atmak
- mekik dokumak
- önlemek
- piknik yapmak
- piyasa etmek
- salma gezmek
- seksen kapının ipini çekmek
- seyran etmek
- seyran eylemek
- seyrana çıkmak
- sürtmek
- sürtüp durmak
- sürüklenmek
- tavaf etmek
- temaşa etmek
- tur atmak
- tura çıkmak
- turalamak
- üç aşağı beş yukarı dolaşmak
- volta atmak
- volta vurmak
- yolculuk etmek
- yollara düşmek
- yortmak
- yürüyüş yapmak
- yürüyüşe çıkmak
- zorlaşmak
- at çalındıktan sonra ahırın kapısını kapamak
- ayağını sürümek
- ayak sürümek
- bekletmek
- eğlenmek
- eğleşmek
- ertelemek
- geç kalmak
- geri kalmak
- ikindiden sonra dükkân açmak
- iş işten geçmek
- kaçırmak
- kalmak
- karanlığa kalmak
- lafa dalmak
- sürüklenmek
- sürüncemede kalmak
- uzamak
- üstüne bir iki güneş doğmak
- üzerine bir iki güneş doğmak
- yerinde saymak
- yoldan kalmak
- acından ölmek
- aç susuz kalmak
- açlıktan nefesi kokmak
- çekmek
- çile çekmek
- çile çıkarmak
- değmek
- dokunmak
- dünya başına dar gelmek
- dünya başına dar olmak
- eli dar olmak
- eli darda olmak
- eziyet çekmek
- feryat etmek
- gün görmemek
- iflah olmamak
- iki yakası bir araya gelmemek
- meteliğe kurşun atmak
- parasızlık çekmek
- sefalet çekmek
- sıkıntı çekmek
- sıkıntıda olmak
- sıvaşmak
- sürüklenmek
- yerlerde sürünmek
- yokluk çekmek
- yoksulluk çekmek
- züğürtlemek
HECELEME
sü-rük-len-mek SÜRÜKLENMEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-e] Sürükleme işi yapılmak veya sürükleme işine konu olmakÖrnek: Gönlümü dondurdu kimsesizliğim / Yetişir bu yalnız sürüklendiğim
- [fiil] Kendi kendini sürüklemek
- [fiil] [nesnesiz] Bir iş, sonuçlanıncaya kadar boş yere gecikmelere uğramakÖrnek: Bu dava iki yıl sürüklendi.
- [fiil] [nesnesiz] Tekne, akıntı ve rüzgârın etkisiyle gelişigüzel hareket etmek, ilerlemek veya yol almak
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük