okşamak
[fiil] [-i] Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmak
OKŞAMAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
OKŞAMAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- ağılamak
- azdırmak
- başına vurmak
- bozmak
- çarpmak
- değin
- değinmek
- değmek
- dokunum
- etkilemek
- hasta etmek
- hastalandırmak
- içini bayıltmak
- içini kıymak
- ilişmek
- kafasına vurmak
- lamise
- lemis
- mide bulandırmak
- mideye oturmak
- okşamak
- olmak
- sarhoş etmek
- sataşmak
- sıyırmak
- sürtmek
- sürtünmek
- sürünmek
- süt çalmak
- temas etmek
- tutmak
- uyutmak
- üzmek
- vurmak
- yatağa bağlamak
- zarar vermek
- zararlı
- zehirlemek
- ağzını burnunu dağıtmak
- akort etmek
- Allah yarattı dememek
- altı okka etmek
- aşağı almak
- ayağının altına almak
- ayıklamak
- benzetmek
- biçimlemek
- bohçalamak
- bombalamak
- buruşturmak
- canını çıkarmak
- coplamak
- çarpmak
- çekiçlemek
- çenesini dağıtmak
- darbetmek
- dayak atmak
- dayak yemek
- dipçiklemek
- dipçiklenmek
- dövülmek
- düzeltmek
- ele almak
- eşek sudan gelinceye kadar dövmek
- ezmek
- façasını almak
- falakaya çekmek
- falakaya vurmak
- falakaya yatırmak
- falakaya yıkmak
- haddini bildirmek
- hakkından gelmek
- hastanelik etmek
- hastanelik olmak
- hesabını görmek
- hırpalamak
- hırpalanmak
- ıslatmak
- içirmek
- ifadesini almak
- işini görmek
- işlemek
- kafasını kırmak
- kamçı çalmak
- kamçılamak
- kamçılanmak
- karıştırmak
- katlamak
- kemiklerini kırmak
- kırbaçlamak
- kırbaçlanmak
- kırmak
- komalık etmek
- kötek atmak
- kötek yemek
- kuyruğunu tava sapına çevirmek
- leşini çıkarmak
- leşini sermek
- mandallamak
- marizlemek
- meydan dayağı atmak
- muştalamak
- nakavt etmek
- okşamak
- örselemek
- paçavrasını çıkarmak
- paçavraya çevirmek
- parsellemek
- pastırmasını çıkarmak
- pataklamak
- pestilini çıkarmak
- posasını çıkarmak
- pöstekisini sermek
- sıra dayağı çekmek
- silkelemek
- sopa atmak
- sopa çekmek
- sopa yemek
- sopalamak
- Tanrı yarattı dememek
- tartaklamak
- tartaklanmak
- tekmelemek
- temizlemek
- tepelemek
- tokat yemek
- tokatlamak
- tokatlanmak
- toz etmek
- tozunu almak
- tozunu atmak
- tozunu silkelemek
- tozunu silkmek
- vurmak
- yamulmak
- yazmak
- yemek
- yerden yere çalmak
- yerden yere vurmak
- yumruklamak
- yuvasını yapmak
- ateş etmek
- bardağı taşırmak
- bastırmak
- başında değirmen çevirmek
- bezdirmek
- bıkkınlık vermek
- bıktırmak
- boğmak
- bunaltmak
- bükmek
- can sıkmak
- canını sıkmak
- dara boğmak
- esnetmek
- ezmek
- fışkırtmak
- gönlünü karartmak
- gözüne batmak
- içini bayıltmak
- iliğini kurutmak
- izaç etmek
- kabak tadı vermek
- kâfi gelmek
- kaşındırmak
- kavramak
- kurcalamak
- küçülmek
- okşamak
- plak bozulmak
- sıkıntı vermek
- sıkıştırmak
- su kaçırmak
- tadını kaçırmak
- tat vermek
- tepesinde havan dövmek
- usanç vermek
- usandırmak
- uyutmak
- yetmek
- zorlamak
HECELEME
ok-şa-mak OKŞAMAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [fiil] [-i] Sevgi, şefkat belirtisi olarak elini bir şeyin üzerinde yavaş yavaş gezdirmek veya ona hafifçe vurmakÖrnek: Oğlan kızın yanına geldi, saçlarını okşuyor.
- [fiil] Hafifçe dokunmakÖrnek: Esen rüzgâr siliyor alnımdan kaderimi / Okşuyor saçlarımı, yüzümü, ellerimi
- [fiil] [nesnesiz] [mecaz] Hafifçe dövmek
- [fiil] [mecaz] Bir kimseyi hoşnut etmekÖrnek: Mektuplarında onun onurunu okşayacak, endişelerini hafifletecek cümleleri artırdı.
- [fiil] Benzemek, andırmak, hatırlatmakÖrnek: Bu iki sarı birbirini okşuyor.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük