leke
Köken: Farsça (leke, lekke)
[isim] Kirliliği gösteren iz
LEKE İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- balgam
- bokluk
- cibre
- cüruf
- çalkantı
- çapak
- çekirdek
- çepel
- çeper
- çiğit
- çöp
- demir boku
- dışık
- donra
- döküntü
- eğinti
- eşelek
- gübür
- izmarit
- kazıntı
- kepek
- kir pas
- koçan
- konak
- köftün
- kusmuk
- kusuntu
- küf
- kül
- küspe
- leke
- mikrop
- moloz
- müzahrefat
- pas
- pasak
- pesek
- pislik
- posa
- saçıntı
- sandık lekesi
- soyuntu
- sümük
- süprüntü
- talaş
- tarantı
- telve
- toz
- toz bulutu
- toz duman
- toz toprak
- tozuntu
- uykuluk
- zifir
- afacanlık
- aksaklık
- aksama
- alaca
- arıza
- ayıp
- bere
- bozukluk
- çaparız
- çarpıklık
- çizik
- çürüklük
- damga
- defo
- dil sürçmesi
- dil tutukluğu
- dilsizlik
- düşüklük
- eğrilik
- eksik
- eksik gedik
- eksiklik
- ezik
- falso
- faul
- galat
- galatımeşhur
- hafiflik
- halel
- hata
- illet
- kalan
- kara
- leke
- nakıslık
- noksan
- noksanlık
- özür
- sakamet
- sakatlık
- sehiv
- sekte
- suç
- taksir
- taksirat
- talaz
- tedbirsizlik
- teltik
- tetir
- tıkanıklık
- tutukluk
- usulsüzlük
- vurgun
- vuruntu
- yalancılık
- yamukluk
- yanılgı
- yanılma
- yanılsama
- yanıltı
- yanlış
- yanlışlık
- yaramazlık
- zühul
- zül
HECELEME
le-ke LEKE KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Kirliliği gösteren izÖrnek: Adi madenî kol düğmeleri bunları yeşilimtırak bir leke ile kirletirdi.
- [isim] Bir yüzeyde türlü sebepler dolayısıyla oluşan farklı renkÖrnek: Kuyruğunun ucu ile alnının orta yerinde beyaz lekeler vardı.
- [isim] [biyoloji] Vücudun herhangi bir yerinde oluşan değişik renk
- [isim] [mecaz] Yüz kızartacak durum, namussuzluk, kara, şaibeÖrnek: Kendi vicdanında kendi durumunu düzeltmek, geçmişin lekesini yıkamak istiyordu.
- [isim] [gök bilimi] Güneş, ay, yıldız veya herhangi bir gezegenin parlak yüzeyinde görülen karanlık bölüm
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük