hava
Köken: Arapça (hevā)
[isim] Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
HAVA İLE BENZER OLAN KELİMELER
HAVA İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- aşağı
- beş para etmez
- beş paralık
- boktan
- cavalacoz
- çakaloz
- çakaralmaz
- çapsız
- çırçır
- çırnık
- çocuk oyuncağı
- çurçur
- değimsiz
- derme çatma
- döküntü
- düşük
- engin
- fasa fiso
- fos
- gazoz
- gemi aslanı
- hakir
- hava
- havacıva
- havadan
- havai
- havaiyat
- hırdavat
- hırtapoz
- hıyar
- hıyarağa
- hıyarağası
- hor
- hoşur
- ıskarta
- ıspanak
- iki paralık
- işporta malı
- itibarsız
- kaç paralık
- kadük
- kalitesiz
- keten tohumu
- kıçı kırık
- kırtıpil
- kıymetsiz
- kıytırık
- kof
- kofti
- kokmuş
- kokuşuk
- külüstür
- marda
- matah
- metelik etmez
- mıcır
- moloz
- mucur
- müptezel
- naçiz
- osuruk
- önemsiz
- paçavra
- paçavra gibi
- palas
- pestenkerani
- pırpıt
- pırtı
- salatalık
- seviyesiz
- sobalık
- solda sıfır
- sonuçsuz
- süprüntü
- şunun şurası
- tapon
- turfa
- uyuz
- yalancı pehlivan
- zamazingo
- zamkinos
- zelil
- zerzevat
- zımbırtı
- zırtapoz
- zifos
- züğürt tesellisi
- ağırlama
- ahenk
- ana motif
- armoni
- arpej
- barkarol
- beste
- bolero
- çalgı
- düet
- fanfar
- fantezi
- fasıl
- füg
- gam
- gezinti
- göbek havası
- güzelleme
- habanera
- hava
- ırlama
- kalipso
- kapriçyo
- kentet
- keriz
- konçerto
- koral
- köçekçe
- longa
- majör gam
- mambo
- marş
- mazurka
- melodi
- musiki
- müzik
- nağme
- neva
- ninni
- nota
- oratoryo
- oyun havası
- parça
- parti
- peşrev
- polka
- prelüt
- rapsodi
- rumba
- samba
- saz semaisi
- senfoni
- sirto
- sonat
- süit
- taksim
- tango
- teganni
- tem
- tema
- tempo
- terane
- tvist
- uvertür
- üçlü
- üzüntü
- yöntem
- zeybek
- acı
- adi
- ağılı
- aşağı
- aynasız
- badem
- bakır çalığı
- bayağı
- bed
- belalı
- berbat
- besbeter
- beş beter
- bet
- beter
- bitik
- bok
- bok üstün bok
- boktan
- bombok
- boru
- bozuk
- cenabet
- çarşaf
- çirkef
- dandik
- dik âlâsı
- dokuncalı
- duman
- düşük
- edna
- ele alınmaz
- evlere şenlik
- facia
- fasit
- feci
- felaket
- fena
- foto
- habis
- hain
- hava
- hazin
- ıskarta
- içten pazarlıklı
- iğrenç
- ingin
- iş yok
- ite atsan yemez
- kaba
- kahpe
- kaka
- kan kırmızı
- kara
- kargışlı
- kem
- kesik
- kırık
- kirli
- korkunç
- kötücül
- lanet
- madara
- mantar
- marda
- mayası bozuk
- mekruh
- melun
- meret
- mezbele
- mikrop
- muzır
- muzur
- nadan
- nahoş
- niteliksiz
- olağanüstü
- olumsuz
- paspal
- pis
- pislik
- rezalet
- rezil
- sıhhatsiz
- şeni
- şirret
- tahripkâr
- tehlikeli
- tiksindirici
- vahim
- yaman
- yavuz
- yengen
- yetersiz
- yıkıcı
- yoksul
- zalim
- zararlı
- zehirli
- zıkkım
- ziyankâr
HECELEME
ha-va HAVA KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Hava yuvarını oluşturan, bütün canlıların solunumuna yarayan, renksiz, kokusuz, akışkan gaz karışımı
- [isim] Meteoroloji ile ilgili olayların bütünüÖrnek: Hava biraz bozukçaydı, dışarıda serin bir yağmur çiseliyordu.
- [isim] Canlılar üzerindeki etkisine göre hava yuvarının durumuÖrnek: Havanın üşütecek kadar serinlemiş olmasına göre sabah yakın.
- [isim] GökyüzüÖrnek: Havada bir tek bulut yok.
- [isim] Çevreyi kuşatan boşlukÖrnek: Tozlar havada uçuşuyordu.
- [isim] EsintiÖrnek: Bugün hava olursa yelkenli kalkacak.
- [isim] Müzik parçalarında türÖrnek: Kâğıthane havası tutturur, bahriye çiftetellisi çalardık.
- [isim] Müzik aletlerinden çıkan ses perdesi
- [sıfat] [mecaz] Sonuçsuz, anlamsız, boş (durum, davranış, söz)Örnek: Bu sözlerin sonu hava.
- [sıfat] [mecaz] Görünüş, davranış, söz vb. için bir kimsenin durumunu belirten özellikÖrnek: Buna rağmen öyle kibar ve asil havası vardır ki bu damga bile onu çirkinleştiremez, inadına daha bir uçarı, daha bir sevimli yapar.
- [sıfat] [mecaz] Tarz, üslupÖrnek: Namık Kemal'e, Tevfik Fikret'e başarılı nazireler yazmıştır. Onların diliyle, onların sesiyle, onların havasıyla...
- [sıfat] [mecaz] Durum, ortam, çevre, muhit, atmosfer, ambiyansÖrnek: İlk deneme dalış günü gelince, denizcilerde büyük bir coşkunluk, bir tören havası vardı.
- [sıfat] [mecaz] ÇekicilikÖrnek: Kadın güzel değil ama havası var.
- [sıfat] [mecaz] Keyif, âlemÖrnek: Onu kendi havasına bıraksak çalışmaz.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük