harem
Köken: Arapça (ḥarem)
[isim] [tarih] Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtı
HAREM İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abla
- acuze
- afet
- ahu
- am
- amazon
- amigo
- avrat
- badem
- ballı
- bayan
- boliçe
- cadı
- canan
- cık
- cici
- çalı
- çarık
- çatlak
- dağ anası
- dağlar anası
- dam
- delik
- dilber
- dip
- dişi
- dudu
- duka
- eksikli
- elkızı
- enginar
- ferç
- fırın
- fıstık
- folluk
- garaj
- gelin
- gömü
- gül
- güzel
- haminne
- hanımefendi
- harem
- haspa
- hatun
- hatun kişi
- hazret
- hizmetçi
- hokka
- incir
- kadıncık
- kalıp
- kan
- kavanoz
- keklik
- kız
- kocakarı
- kokona
- körük
- Kulu
- lal
- madama
- makine
- mazgal
- midye
- motor
- nisa
- ökse
- paça
- peri
- poliçe
- sanem
- saraylı
- sermaye
- şalgam
- şeftali
- taze
- torna
- tüylü
- vajina
- vulva
- yalak
- yarık
- yazı tura
- yemiş
- zen
- zenne
- aile ocağı
- ana yapı
- apartman
- aşiyan
- baba ocağı
- baba yurdu
- baraka
- barhana
- barınak
- bazilika
- bendehane
- berhane
- beyit
- bina
- bungalov
- cankurtaran kulübesi
- çatı katı
- çekme kat
- daire
- dam
- dam altı
- dar
- devlethane
- dubleks daire
- eklentiler
- ev
- ev bark
- fakirhane
- gecekondu
- gökdelen
- güme
- güzlek
- hanay
- hane
- harem
- haremlik
- huğ
- ikametgâh
- in
- irat
- izbe
- kasır
- kâşane
- kat
- kışlak
- kışlık
- koğuş
- konak
- konak yavrusu
- korugan
- kovuk
- koyut
- köşk
- kule
- kulübe
- külliye
- kümes
- kümültü
- lojman
- mabeyin
- mağara
- malikâne
- mekân
- melce
- mesken
- müsakkafat
- müştemilat
- ocak
- oda
- ortalık
- palas
- pavyon
- rezidans
- salaş
- saray
- sayfiye
- selamlık
- sığınak
- sosyal konut
- stüdyo
- şato
- tekke
- tol
- villa
- yalı
- yapı
- yaylak
- yazlık
- yer yurt
- yurtluk
- yuva
- zaviye
- zemin katı
HECELEME
ha-rem HAREM KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] [tarih] Saray ve konaklarda kadınlara ayrılan bölüm, selamlık karşıtıÖrnek: Harem, ihtiyar hatunların bembeyaz patiska sedirli küçük köşe odalarında kalmıştı.
- [isim] Bu bölümde oturan kadınların hepsi
- [isim] [eskimiş] Karı, eşÖrnek: Gelen doktormuş, bizim doktor Hüsnü Bey. Haremim hastalanmış da.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük