hacet
Köken: Arapça (ḥācet)
[isim] Herhangi bir şey için gerekli olma, ihtiyaç, gereklilik, lüzum
HACET İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açlık
- aman
- aman zaman
- arzu
- azim
- dile getirmek
- dileme
- gıpta
- gönül
- güdülenme
- hacet
- heves
- ısmarlama
- içtepi
- ihtiras
- ihtiyaç
- ikbal
- ilca
- iltifat
- imren
- imrenme
- imrenti
- irade
- istem
- istiğfar
- istirham
- işlek
- iştah
- iştiyak
- izin
- kâm
- kapris
- keyif
- mahzar
- meyil
- mide
- murat
- nefis
- özenç
- özenti
- rağbet
- rica
- sevda
- sipariş
- şehvet
- şevk
- talep
- talepname
- tehalük
- temenni
- umu
- vasiyet
- yakarı
- yakarış
- yakarma
- yalvarış
- yalvarış yakarış
- yalvarma
- açmaz
- alt yanı çıkmaz sokak
- arapsaçı
- bardağı taşıran damla
- batak
- bela
- bok
- boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz
- çaparız
- çapraşıklık
- çaprazlık
- çember
- çıkmaz
- çıkmaz sokak
- çor
- dava
- dert
- dilemma
- düğüm
- düğüm noktası
- fasit daire
- felaket
- gedik
- güçlük
- hacet
- iki ucu boklu değnek
- ikilem
- iş
- kabahat
- kaziye
- kolpo
- kördüğüm
- kriz
- kuyu
- külfet
- labirent
- mahzur
- maraz
- mesele
- olay
- özür
- piyango
- pot yeri
- problem
- pürüz
- sinir törpüsü
- şikâyet
- tehlike
- vukuat
- yer demir gök bakır
- zorluk
HECELEME
ha-cet HACET KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Herhangi bir şey için gerekli olma, ihtiyaç, gereklilik, lüzumÖrnek: Bu kadar külfete hacet yok.
- [isim] Tanrı'dan yerine getirilmesi beklenen dilekÖrnek: Bu devri yüz defa yapabildiniz mi mutlaka her hacetiniz de yerine gelir.
- [isim] İhtiyaç duyulan şey, gerekli şeyÖrnek: Zile basacaktı, hacet kalmadı.
- [isim] İdrar veya dışkı
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük