gerçek

[isim] Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikat
GERÇEK İLE BENZER OLAN KELİMELER
GERÇEK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
asıl
ciddi
doğal
doğru
essah
hak
hakikat
hakiki
has
içyüz
mahiyet
mevsuk
muhakkak
olgu
sahi
sıhhat
vakıa
HECELEME
ger-çek
GERÇEK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
  1. [isim] Yalan olmayan, doğru olan şey, hakikatÖrnek: Esasen bizim için millî varlık ile istiklal ve hürriyet aynı gerçeğin çeşitli cepheleridir. [Mehmet Kaplan]
  2. [isim] GerçeklikÖrnek: Her hâlde o gün imparatorluğun ölümü apaçık bir gerçekti. [Halide Edip Adıvar]
  3. [isim] DoğrulukÖrnek: Bu laflarda gerçek payı ne kadar çoksa duygu payı da ondan az değildir. [Burhan Felek]
  4. [sıfat] Yalan olmayanÖrnek: O yürekler acısı fukara kafile, yüzlerinden gerçek acı aka aka ölü arkadaşlarının namazını kıldılar. [Halikarnas Balıkçısı]
  5. [sıfat] Bir durum, bir nesne veya bir nitelik olarak var olan, varlığı inkâr edilemeyen, olgu durumunda olan, özbeöz, hakiki, reelÖrnek: Kâğıt paranın saymaca değeri varsa da gerçek değeri yoktur.
  6. [sıfat] Aslına uygun nitelikler taşıyan, sahiciÖrnek: Gerçek elmas. Gerçek hikâye.
  7. [sıfat] Temel, başlıca, asılÖrnek: Bir kişinin ahlaklı olması için, o benim dediğim gerçek ahlaka erişebilmesi için bir iç âlemi olmalıdır. [Nurullah Ataç]
  8. [sıfat] Doğadaki gibi olan, doğayı olduğu gibi yansıtanÖrnek: Bu peyzajdaki çiçekler son derece gerçek.
  9. [sıfat] Yapay olmayan
  10. [sıfat] [felsefe] Düşünülen, tasarımlanan, imgelenen şeylere karşıt olarak var olan
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük
  • Paylaş: