fakir
Köken: Arapça (faḳīr)
[sıfat] Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtı
FAKİR İLE BENZER OLAN KELİMELER
FAKİR İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açlıktan ölmeyecek kadar
- az buçuk
- az çok
- beş on
- bir avuç
- bir damla
- bir dirhem
- bir iki
- bir karış
- bir nebze
- bir parça
- bozdur bozdur harca
- çam sakızı çoban armağanı
- çat pat
- çatra patra
- derin
- derinden
- derinlemesine
- derinliğine
- detaylı
- devede kulak
- düşük
- edna
- eksik
- etraflı
- etraflıca
- fakir
- hafif tertip
- iftarlık
- ince
- karınca kaderince
- karınca kararınca
- kırk para
- kıt
- küçük
- küçük çapta
- kürdan
- metelik
- miskalle
- mufassal
- parça pürçük
- tadımlık
- tafsilatlı
- teferruatlı
- tek tük
- tike
- tutam
- tükenik
- ufak
- uzun boylu
- uzun hikâye
- üç beş
- varla yok arası
- yüksük kadar
- abalı
- aceze
- adalesiz
- apışık
- arkası yufka
- beli bükük
- biçare
- bitap
- bitik
- bitkin
- bostan korkuluğu
- burnunu sıksan canı çıkacak
- cansız
- çakal
- çelimsiz
- çökkün
- çöpten çelebi
- dayanıksız
- debil
- dermansız
- dirençsiz
- eksin
- enez
- eneze
- erksiz
- fakir
- gemi aslanı
- gücük
- hâlsiz
- hoşaf
- iktidarsız
- kassız
- kof
- kudretsiz
- kuvvetsiz
- mecalsiz
- pestil gibi
- sapı silik
- savunmasız
- sökel
- takatsiz
- yorgun
- abazan
- aç
- aç biilaç
- batakçı
- batkın
- behresiz
- beş parasız
- bibehre
- bitik
- bitli
- cıbıl
- çıplak
- çulsuz
- dek
- devlet düşkünü
- dişsiz
- donsuz
- ekmeksiz
- eli dar
- ezgin
- fakir
- fodlacı
- fukara
- geda
- hafif
- hasta
- kılkuyruk
- kokoroz
- kokoz
- kösele
- kötü
- kuskunsuz
- kuskunu düşük
- lümpen
- mahrum
- mangırsız
- meteliksiz
- muhtaç
- müflis
- nasipsiz
- ocaksız
- on parasız
- pulsuz
- sersefil
- temiz
- tın tın
- tıngır
- tırıl
- varlıksız
- yetersiz
- yok yoksul
- yoksun
- yoksuz
- yolsuz
- zil
- züğürtlemek
- algın
- arık
- bilgisiz
- bir torba kemik
- burnunu sıksan canı çıkacak
- canlı cenaze
- cenaze gibi
- cılız
- cırboğa
- cimbakuka
- çalı
- çelimsiz
- çırpı gibi
- çir
- çiroz
- çöp gibi
- çöpten çelebi
- çürük
- dal gibi
- dayanıksız
- değnek gibi
- enez
- eneze
- etsiz
- fakir
- fasulye sırığı gibi
- gibi
- ince
- ince kesim
- ince yapılı
- inceden
- incerek
- insan kurusu
- iskelet
- iskelet gibi
- kadit
- kafes gibi
- kak
- kaknem
- kara kuru
- kara maşa
- karga gibi
- kavruk
- kemikli
- kırık
- kurada
- kuru
- kuru kemik
- kürdan gibi
- lagar
- maşa gibi
- mezar kaçkını
- mumya
- mumya gibi
- nahif
- püf desen uçacak
- sarartma
- sırım gibi
- sıska
- solucan gibi
- sönük
- süzgün
- süzük
- takatsiz
- tazı gibi
- teneşir horozu
- teneşir kargası
- tirit
- tirit gibi
- verimsiz
- yağsız
- yanık
- yorgun
- zayıf nahif
- zebun
HECELEME
fa-kir FAKİR KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Geçimini güçlükle sağlayan, yoksul, fukara, zengin karşıtıÖrnek: En fakir köyler taştandır ve üstü kiremittir.
- [sıfat] Olması gerekenden azÖrnek: Seni fakir, soluk bir dekor içinde görmek istemem.
- [isim] Hindistan'da yokluğa, eziyete kendini alıştırmış derviş
- [isim] [mecaz] Zavallı, kimsesizÖrnek: Hey gidi kahpe felek, gençliklerine doymadan gitti fakirler.
- [isim] [eskimiş] [mecaz] Kişinin alçak gönüllülük göstermek için kendisine verdiği sanÖrnek: Fakir dün ziyaretinize geldimse de bulamadım.
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük