bozuk
[sıfat] Bozulmuş olan
BOZUK İLE BENZER OLAN KELİMELER
BOZUK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- acı
- adi
- ağılı
- aşağı
- aynasız
- badem
- bakır çalığı
- bayağı
- bed
- belalı
- berbat
- besbeter
- beş beter
- bet
- beter
- bitik
- bok
- bok üstün bok
- boktan
- bombok
- boru
- bozuk
- cenabet
- çarşaf
- çirkef
- dandik
- dik âlâsı
- dokuncalı
- duman
- düşük
- edna
- ele alınmaz
- evlere şenlik
- facia
- fasit
- feci
- felaket
- fena
- foto
- habis
- hain
- hava
- hazin
- içten pazarlıklı
- iğrenç
- ingin
- iş yok
- ite atsan yemez
- kaba
- kahpe
- kaka
- kan kırmızı
- kara
- kargışlı
- kem
- kırık
- kirli
- korkunç
- kötücül
- lanet
- madara
- mantar
- marda
- mayası bozuk
- mekruh
- melun
- meret
- mezbele
- mikrop
- muzır
- muzur
- nadan
- nahoş
- niteliksiz
- olağanüstü
- olumsuz
- paspal
- pis
- pislik
- rezalet
- rezil
- sıhhatsiz
- şeni
- şirret
- tahripkâr
- tehlikeli
- tiksindirici
- vahim
- yaman
- yavuz
- yengen
- yetersiz
- yıkıcı
- yoksul
- zalim
- zararlı
- zehirli
- zıkkım
- ziyankâr
- adım
- akça
- akçe
- arpa
- asker
- avans
- balya
- banknot
- belde
- beşibirarada
- beşibirlik
- beşibiryerde
- beşlik
- binlik
- bozuk
- bozuk para
- bozukluk
- çakıl
- çarşaf
- çeyrek
- çıkıntı
- çilingir
- çorba
- çürük para
- damgalı
- delikli
- demet
- direk
- dirhem
- dökme
- döviz
- duka
- dünyalık
- efektif
- el kiri
- ellilik
- evlek
- flori
- fon
- fülüs
- harç
- hasılat
- hazine
- Japon
- kafa
- kâğıt para
- kapik
- kayma
- kefen
- kemik
- kene
- kese
- kınalı
- Konyalı
- köprülü
- kuleli
- kurt
- kuruş
- likit
- maço
- madde
- madenî para
- mal
- mandagözü
- mangır
- mangiz
- mavi
- mecidiye
- meskûkât
- metelik
- mevduat
- miza
- mor
- nakil
- nakit
- nukut
- ölümlük
- ömür
- öndelik
- papel
- para pul
- pare
- patpat
- pembe
- peşinat
- pey
- pey akçesi
- pirpiri
- porte
- prim
- provizyon
- pul
- sağ para
- sakallı
- sandıklı
- servet
- sikke
- tahsisat
- taş
- taze para
- tıkır
- tıngır
- tirink
- tüy
- ufaklık
- variyet
- yeşil
- yirmilik
- yol
- züyuf
- ahraz
- akıntı çağanozu
- aksak
- alil
- apışak
- bacaksız
- bastıbacak
- bozuk
- çağanoz gibi
- çalık
- çolak
- çolpa
- davul çalsan işitmez
- dilsiz
- duvar
- duvar gibi
- dümeni eğri
- düztaban
- eksik
- engelli
- felçli
- genzek
- gibi
- harp malulü
- hasta
- inmeli
- kambur
- kambur zambur
- kolsuz
- köskötürüm
- kötürüm
- kulağı tıkalı
- makrosefal
- malul
- malul gazi
- mefluç
- mikrosefal
- muallel
- nüzullü
- oturak
- özürlü
- paytak
- sağır
- sallabaş
- sarsak
- sokur
- sökel
- topal
- yanlış
- yarım
- yarım adam
- yatalak
- yirik
HECELEME
bo-zuk BOZUK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Bozulmuş olanÖrnek: Daracık ve bozuk kaldırımlardan çamurlu sular akıyordu.
- [sıfat] Görevini yapamaz duruma gelmiş (organ)Örnek: Ağzındaki birkaç bozuk dişten şüphe ettim.
- [isim] Madenî para, bozuk paraÖrnek: Hiç olmazsa birkaç kuruş bozuk ver!
- [isim] [mecaz] Kötümser, gergin, huzursuz, karışıkÖrnek: Bozgun sırasında Ankara'da meclisin havası pek bozuktu.
- [isim] [mecaz] Kızgın, sıkıntılıÖrnek: Süleyman'ı adada yüzü o kadar bozuk ve korkunç buldu ki.
- [isim] [müzik] Türk halk müziğinde, bağlamadan biraz büyük ve meydan sazından küçük dokuz telli bir saz
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük