ayak
[isim] [anatomi] Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
AYAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- açıkgözlük
- açıkgözlülük
- afiş
- ağız
- al
- alavere dalavere
- aldatma
- aldatmaca
- anaforculuk
- anlamamazlık
- anlamazlık
- askıcılık
- atlatma
- ayak
- batakçılık
- Bizans oyunu
- boğuntu
- cambazlık
- cerbeze
- çıfıtlık
- dalaverecilik
- dalga
- danışıklık
- dek
- demagoji
- desise
- dolap
- dolma
- dolmacılık
- dolmuşçuluk
- doping
- dubara
- dümen
- düzen
- düzenbazlık
- düzencilik
- düzmecilik
- el çabukluğu
- entrika
- fen
- fent
- fırıldak
- hile
- hilecilik
- hilekârlık
- hinoğluhinlik
- hokkabazlık
- hurda
- hülle
- ispiyonculuk
- iş
- itlik
- kafes
- kalaycılık
- kalpazanlık
- kaltabanlık
- kandırmaca
- kapak
- kapan
- kapanca
- kaparozculuk
- kaşkariko
- katakulli
- kelek
- keleklik
- ketenpere
- kolpo
- kopya
- kulis faaliyeti
- kurnazlık
- külah
- külleme
- künde
- madrabazlık
- makas
- makine
- manevra
- maske
- mizansen
- muskacılık
- nakış
- namussuzluk
- numara
- okus pokus
- oyculuk
- oyun
- oyunbazlık
- oyunculuk
- perdahçılık
- piçlik
- politika
- renk
- rol
- sahtecilik
- sahtekârlık
- sinsilik
- şantaj
- şarlatanlık
- şaşırtmaca
- şeytanet
- şeytanlık
- tavcılık
- telgraf
- temaruz
- tertip
- tezgâh
- tezvir
- tilkilik
- tonga
- torik
- tuzak
- usulsüzlük
- uyduruş
- üçkâğıt
- üçkâğıtçılık
- yalan dolan
- yaldız
- yaldızlı hap
- yeraltı
- yolsuzluk
- ağırlama
- akrostiş
- aksak
- altılı
- ayak
- bağlam
- bahariye
- bent
- beşleme
- beşli
- beyit
- deme
- destan
- deyiş
- ditiramp
- divan
- dize
- dördül
- dörtleme
- dörtlük
- eglog
- epope
- fabl
- fahriye
- gazel
- gazeliyat
- güfte
- güzelleme
- hamse
- hezel
- hezliyat
- hicviye
- idil
- ilahi
- kalenderî
- kantat
- kaside
- kayabaşı
- kıta
- koçaklama
- koşma
- koşuk
- lirik şiir
- makta
- mani
- manzume
- matla
- mensur şiir
- mesnevi
- methiye
- mevlit
- mısra
- muhammes
- murabba
- muvaşşah
- mücevher tarih
- mülemma
- münacat
- müseddes
- müsemmen
- müstezat
- naat
- nazım
- nazire
- nefes
- neşide
- öykünce
- romans
- rubai
- semai
- sone
- şarkı
- şehname
- şitaiye
- taç beyit
- tahmis
- tardiye
- tarih
- taşlama
- terbi
- terciibent
- terkibibent
- tevhit
- tevşih
- türkü
- üçleme
- varsağı
- yedekli
- yedili
- yergi
- yır
- yiğitleme
HECELEME
a-yak AYAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] [anatomi] Bacakların bilekten aşağıda bulunan ve yere basan bölümü
- [isim] Bacak
- [isim] Birtakım şeylerin yerden yüksekçe durmasını sağlayan dayak, destek veya bunlardan her biriÖrnek: İskemlenin bir ayağı kırık. Bu köprünün dört ayağı var.
- [isim] Vücudun belden aşağı bölümüÖrnek: Ayağına bir pantolon çekti.
- [isim] Yürüyüşün ağırlık veya çabukluk derecesiÖrnek: Senin ayağınla köye akşama kadar varamayız.
- [isim] Basamak
- [isim] Futun küpü alınarak hesaplanan değer
- [isim] [halk ağzında] Mayalardan önce, makama uygun olarak çalınan veya söylenen beste
- [isim] Yarım arşın veya 30,5 santimetre uzunluğundaki ölçü birimi, kadem, fit, fut
- [isim] [coğrafya] Göl ayağı
- [isim] [edebiyat] Halk edebiyatında koşuklarda kısa yedekli dizeler
- [isim] [edebiyat] Halk edebiyatında uyakÖrnek: Mânicilerin kafa yormadan buldukları ayaklar Cenap'ı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürükler.
- [isim] [matematik] Bir doğrunun başka bir doğruyu veya bir düzlemi kestiği noktaÖrnek: Dikme ayağı.
- [isim] [spor] Karakucak ve yağlı güreşte pehlivanların ayrıldıkları beş dereceden biri
- [isim] [spor] Altılı ganyanda yer alan her bir koşu
- [isim] [madencilik] Kömür ocaklarında kömürün çıkarıldığı galeri
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük