özür
Köken: Arapça (ʿuẕr)
[isim] Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeret
ÖZÜR İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- afacanlık
- aksaklık
- aksama
- alaca
- arıza
- ayıp
- bere
- bozukluk
- çaparız
- çarpıklık
- çil
- çizik
- çürüklük
- damga
- defo
- dil sürçmesi
- dil tutukluğu
- dilsizlik
- düşüklük
- eğrilik
- eksik
- eksik gedik
- eksiklik
- ezik
- falso
- faul
- galat
- galatımeşhur
- hafiflik
- halel
- hata
- illet
- kalan
- kara
- kir
- leke
- nakıslık
- noksan
- noksanlık
- özür
- sakamet
- sakar
- sakatlık
- sehiv
- sekte
- suç
- şaibe
- taksir
- taksirat
- talaz
- tedbirsizlik
- teltik
- tetir
- tıkanıklık
- tutukluk
- usulsüzlük
- vurgun
- vuruntu
- yalancılık
- yamukluk
- yanılgı
- yanılma
- yanılsama
- yanıltı
- yanlış
- yanlışlık
- yaramazlık
- zühul
- zül
- açmaz
- alt yanı çıkmaz sokak
- arapsaçı
- bardağı taşıran damla
- batak
- bela
- bok
- boşa koysan dolmaz, doluya koysan almaz
- çaparız
- çapraşıklık
- çaprazlık
- çember
- çıkmaz
- çıkmaz sokak
- çor
- dava
- dert
- dilemma
- düğüm
- düğüm noktası
- fasit daire
- felaket
- gedik
- güçlük
- hacet
- iki ucu boklu değnek
- ikilem
- iş
- kabahat
- kaziye
- kolpo
- kördüğüm
- kriz
- kuyu
- külfet
- labirent
- mahzur
- maraz
- mesele
- olay
- özür
- piyango
- pot yeri
- problem
- pürüz
- sinir törpüsü
- şikâyet
- tehlike
- vukuat
- yer demir gök bakır
- zorluk
HECELEME
ö-zür ÖZÜR KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [isim] Bir kusurun hoş görülmesini gerektiren sebep, mazeretÖrnek: Harp tarihi bu saldırı için hiçbir özür bulamayacaktır.
- [isim] Bir kusurun, bir suçun elde olmadan yapıldığını ileri sürme, mazeret
- [isim] Sakatlık, bozukluk, eksiklik veya elverişsizlikÖrnek: Bu evin birtakım özürleri var. Özrüm var, uzun yol yürüyemem.
- [isim] Kusur, defo
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük