çatlak
[sıfat] Çatlamış olan
ÇATLAK İLE BENZER OLAN KELİMELER
ÇATLAK İLE BENZER OLABİLECEK DİĞER KELİMELER
- abla
- acuze
- afet
- ahu
- am
- amazon
- amigo
- avrat
- badem
- ballı
- bayan
- boliçe
- cadı
- canan
- cık
- cici
- çalı
- çarık
- çatlak
- dağ anası
- dağlar anası
- dam
- dilber
- dip
- dişi
- dudu
- duka
- eksikli
- elkızı
- enginar
- eş
- ferç
- fırın
- fıstık
- folluk
- garaj
- gelin
- gömü
- gül
- güzel
- haminne
- hanım
- hanımefendi
- harem
- haspa
- hatun
- hatun kişi
- hazret
- hizmetçi
- hokka
- incir
- kadıncık
- kalıp
- kan
- karı
- kavanoz
- keklik
- kız
- kocakarı
- kokona
- körük
- Kulu
- lal
- madama
- makine
- mazgal
- midye
- motor
- nisa
- ökse
- paça
- peri
- poliçe
- sanem
- saraylı
- sermaye
- şalgam
- şeftali
- taze
- torna
- tüylü
- vajina
- vulva
- yalak
- yazı tura
- yemiş
- zen
- zenne
- ağır yara
- akarca
- apse
- arpacık
- aslanpençesi
- bağa
- bela
- bere
- bertik
- beze
- cerahat
- ceriha
- cıdağı
- cırmık
- çatlak
- çıban
- çıkık
- çizik
- çizinti
- çürük
- dert
- dilcik
- dolama
- döküntü
- egzama
- ergenlik
- etyaran
- ezik
- faça
- fiske
- fistül
- gelincik
- Halep çıbanı
- hıyarcık
- ısırgın
- incik
- isilik
- itdirseği
- kan çıbanı
- kangren
- karha
- kesik
- kızılyara
- kızılyörük
- kist
- köpekmemesi
- köstebek
- köstebek illeti
- kurbağacık
- kurdeşen
- kurlağan
- mayasıl
- nasır
- sınık
- sıraca
- sıyrıntı
- siğil
- sivilce
- Şark çıbanı
- şerha
- şirpençe
- temriye
- tırmık
- travma
- uçuk
- uyuz
- ülser
- ürtiker
- varis
- yağır
- yanık
- yara bere
- yenirce
- yılancık
- yumurcak
HECELEME
çat-lak ÇATLAK KELİMESİNİN ANLAMLARI VE ÖRNEKLER
- [sıfat] Çatlamış olanÖrnek: Çatlak bardak.
- [sıfat] [mecaz] DeliÖrnek: Çatlaksam çatlağım. Çatlak olmasam bunca adama, gözün görmediğini göstermeye kalkar mıydım?
- [isim] Herhangi bir yerde uzunluğuna olan açıklıkÖrnek: Bu testinin çatlağı hiçbir sızıntı göstermemişti.
- [isim] Ara, aralıkÖrnek: İki denizci kara bulutlar çatlağından güneş ışığının güldüğünü sandılar.
- [isim] [mecaz] Değişimin başlangıcıÖrnek: Yaşantımda çatlaklar oluşmaya başlamıştı.
- [isim] [jeoloji] Yer altındaki taş kütlelerinin basınç ve gerilim dolayısıyla yer değiştirmeden çatlayıp yarılması, diyaklazÖrnek: Esmer toprağın yüzünü saran çatlaklar sanki yerin dibine kadar iniyordu.
- [isim] [tıp] Deri, mukoza, kemik veya herhangi bir organ üzerinde uzunluğuna olan açıklık, yarık, fissür
Kelime kaynağı: TDK Güncel Türkçe Sözlük